Bahoz Şavata / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Kürtçe dilinin köken bakımından ata ana öbeği olan Hint/İndo-Avrupa dilidir. Bu dil grubunun, Hint-İran/Ariya koluna mensup olan kadim Ariyaca ve Sanskritçe dilleri İran Mezopotamya ve Anadolu’da MÖ 2300 sonrası tespit edilmiştir.
Guti kral adlarının Ariya dil olan Toharcaya benzerliğinden hareket ile Hint Avrupa dil yakınlığı ileri sürülür. *Bkz.Henning, WB (1978). “Tarihteki ilk Hint Avrupalılar”. Ulmen, GL in Karl August Wittfogel’in Onuruna Toplum ve Tarih, Denemeler. Lahey: Mouton. S. 216-230.
Ön Asya’da günümüz Pakistan, Afganistan, İran, Kürdistan, Aşağı Mezopotamya, Arabistan, Suriye ve İç Anadolu’ya uzanan coğrafya genelde MÖ 16. yy Antik Dönemde farklı kültürel görünümlere sahipti. Ön Asya’nın güneybatısında Sami halkların dili olan; Babilce, Aramice, İbranice, orta kısımlarında Aryan halkların dili olan Ariyaca ve bölgenin orta kuzeyinde ise Kafkas halkların dili olan Hurrice dilleri konuşulmaktaydı. *Bkz. “Anadolu Kültürleri “ E. Akurgal.
Bu çağda Anadolu’da Fırat Nehrinin batısında “Anadolu-Kafkas Ariyacası”; Luvice, Palaca, Hititçe dilleri ve Doğu Ariyaca dil olan Mittanice (Sanskritçe veya Doğu Ariyaca) dili vardı. Mitaniler, Kafkas dili olan Hurrice konuşanlar ile iç içe yaşıyorlardı.
Doğu Ariyaca dilin coğrafik yayılımı ise Ön Asya’nın Doğu Bölgelerinde: en doğuda Çin Pamirinde; Tacikce (Soghdca), Afgan (Farsçası ve Paştuca), Baluci, Hazar dilleri, orta bölgelerinde: Persçe, Talişce, Ossetce ve Batı bölgelerinde: Medce, Persçe, İskitçe, Mitannice vs. dilleri şeklindeydi. Ekseri Fıratın doğusunda kalan Ariyaca diller, Ariyaca dilin Doğu Ariyaca kanadından, aynı kökten gelen günümüz Kürtçe, Farsça ve Paştuca dillerinin akraba ata ana dilleriydi.
Diller zamanla başka halklarla karıştıklarında, dini ve diğer siyasal etmenlerle değişime uğrarlar veya tamamen yok olurlar. Bin yıllık zaman aralığında kelime yazılışlarında, okunuşlarında ya da imlâ kurallarında oluşan yavaş ve küçük yenilikler birikerek ve büyüyerek dilde değişimleri oluşturur. Bir dili konuşan ya da kullanan insanlar yeterince uzun bir süre fiziksel ya da kültürel olarak ayrı yaşarlarsa dilleri farklılaşmaya başlar. “Nitekim bir dil grubunun on bin yıl gibi zaman aralığında o dilin kelimelerinin % 20’si kaybolur, % 60 değişime uğrar, muhtemelen % 20’si kendini korur.” Dillerin etimolojik serüvenine dair bu veriler dil uzmanlarının genel kanısıdır. Ayrıca bir lisanı belirgin farklılıklarla konuşan iki insan, birbirlerini anlayabiliyorlarsa ayrı lehçeleri, birbirlerini anlayamıyorlarsa ayrı dilleri konuşuyor olarak kabul edilirler. Dil analizlerinde dillerin birbiriyle ilişkili olup olmadıklarını anlamakta kullanılan göstergelerden biri de ortak anlamlar taşıyan, benzer yapılı kelimelerdir.
Bu bakımdan Doğu Aryanların Ariyaca dili Ön Asya’da yeni değişimlere oldukça maruz kaldı. Doğu Ariyaca; Mitannice, Medce, Persçe, ‘İskitçe’ vs. dillerinin günümüz Kürdistan coğrafyasının Hemadan, Van ve Hewler (Erbil) üçgenindeki coğrafya bölgesindeki Kafkas Hurri dili soylu: Subaru, Lulubi, Guti, Kassit leçeleri olan bakiye kültürün karışımından Kürtçe dili antik çağın sonunda MÖ 5. yy’da geliştiği, Karduk siyasal yapısı ile tanımlanır.
Günümüz İran coğrafyasında yine benzer Doğu Aryan halkların bölgenin yerleşik Hurri kökenli bir kabile olduğu sanılan Elamlılar ve diğer yerel Aryan kabileler ile yaşanan karışımında Fars dili kültürü ortaya çıktı.
Bu yeni dil oluşumları veya başkalaşımları binlerce yıllık zaman aralığında gelişmişti.
Irkların yaratıcılarını bulamayız. Fakat ırkların taşıdıkları kültürel öğelerin yaratıcıları bu toplulukların medeniyetleridir. O halde ırkların dilsel kültürlerinin medeniyet öğelerini nerelerde edindikleri cevabını bulduğumuz coğrafik adresler onların hem coğrafyasını, hem de tarihsel köprülerinin zamansal adreslerini bize sunar.
Doğu Aryanca dilin bir uzantısı olan Kürtçe dilini konuşan Kürtlerin ataları dünyanın en karmaşık coğrafyasında yaşıyorlar. Dünyada üç kıtanın birleştiği tek coğrafya Kürdistan topraklarıdır. Yine aksi ispatlana kadar, yazılı tarihin ve medeniyetinin ilk oluşum alanı yine bu coğrafyadır. Bu coğrafya dünya buzul çağından (Neolitik Çağ MÖ 13. bin yıl öncesi) çıktığı günden beri sürekli göç almıştır. Çünkü insanoğlunun yaşamı için en yaşanabilir dünyanın nadir mıntıkalarından biridir. Nitekim aynı coğrafya dünyanın bilinen en eski medeniyet kalıntı örgenlerine sahiptir: Göbeklitepe (Çanak-Çömleksiz kültür MÖ 12.000-8.000), Tel Halaf, Hassuna (Çanak Çömlekli Kültür MÖ 8000-6000) ve Sümer (Şehir Devlet MÖ 4.500-2.700).
Dünyanın ilk siyasal devletleri de bu coğrafyada kurulmuştur. Sümer şehir Devletleri, Akad, Asur, Babil, Hitit, Luvi, Kaşka, Mitanni, Kizzuwatna, Kassit, Ugarit, Kenan, Mısır (Devlet 2700-612) bölgedeki ilk antik devletlerden öne çıkan isimlerdir. Yine dünyada ilk imparatorluklar: Med Karkaşi Hanedanlığı, Pers Ahameniş Hanedanlığı, Büyük İskender İmparatorluğu, Selevkos, Part, Sasani ve Roma kıtalar arası imparatorlukları gibi büyük devlet kurumları bu coğrafyada oluşmuştur.
Bu yüzden bölgenin kültürel başat örgenleri diller ve dinler emperyal bir mutfakta yeni harmanlanmalar yaşamıştır.
Göçler sonucu dünyanın her yerinden aynı zamanda beslenen bu coğrafya en çok doğusunda ulaşımı kolay olan Hint İndus Vadisi/Harappa medeniyetinden kültürel olarak en fazla beslenen bölge olarak görülür.-Harappa medeniyeti Kuzey İndus Hint medeniyetidir. MÖ 2400-1400 yılları arası görünür.
Nitekim benzer dil yapılarına sahip olan Hint Avrupa dil grubunda yer alan Aryan halklar geçmiş bu kadim medeniyet tarihleri gözlendiğinde dini olarak Hindui Vedic tanrılara sahip olanlar ile olmayanlar arasında itikat ve ritüel ortaklıklarına rağmen dini alanda farklı tanrı soylu görünürler. Aryan halklarda Hindui Vedic soylu tanrı “Mitra’ya” tapanlar ve eski Aryan tanrı “Zeus’a (Deus)” tapanlar şeklinde iki grup bilinir. Doğu Aryan halklarda Hindui kültürel görünüm oldukça baskındır. Mesela Reenkarnasyon, Kast Sistemi ve Pagan Tanrılar çoğu ortaktır. Tanrı Mitra tüm Doğu Aryan toplulukların ortak tanrısıdır. Kültürel olarak bu ayrım halkların etnik kökenlerinin hangi medeniyetlerden gıda aldıklarını göstermek bakımından oldukça önemlidir. Bu nedenle “Mitra” tanrı kültürlü Aryan halklara; “Doğu Aryan” ve “Zeus” tanrı soylulara “Batı Aryan” tanımını kullanmayı yaptığım tarih çalışmalarımda uygun buldum.*Bkz.“Kürtlerin Tarihi”, Cilt:1. Bahoz Şavata, s.33. İBV. Kasım-2015.
Doğu Aryan halkın Antik Dönemde kullandığı dili de “Doğu Ariyaca” olarak tanımladım. Aslında yazılı tarihte “Ariyaca” ismini Kral Darius “Bihistun Yazıtlarında” zaten 2550 yıl önce ilk defa kullanmıştı. -Bihustun Yazıtı, “(70) King Darius says: By the grace of Ahuramazda this is the inscription which I have made. Besides, it was in “Aryan script”, and it was composed on clay tablets and on parchment.… /Tanrı Ahura Mazda’nın lütfuyla bir yazıt yaptım. Ayrıca kil tabletlere ve parşomöne de Aryan tarzda ilk defa yazdığımız yazı budur. * Bkz. ”http://www.livius.org/bebm/behistun/behistun04.html… “
“Aryanca dili” tanımı dünya dil litatürüne de “Bihustun Yazıtı” tarihi belge ile konmuştur.
Diğer yandan hiçbir köken çalışmasında kültürel bütünsellikten kopmamak şartı oldukça önemlidir. Etnik çalışmalarda doğru tespitler yapmak için kültürel öğe olarak din ve dil kültürel öğeleri olmazsa olmazdır. Buna azami dikkat verilmelidir.
Güncelleme:
06. 06. 2023