Türkiye, Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı’nın (COP27) dokuzuncu gününde Uluslararası İklim Eylem Ağı tarafından Günün Fosili Ödülü’nü aldı.
950’den fazla uluslararası sivil toplum kuruluşunun üye olduğu Uluslararası İklim Eylem Ağı (CAN), Günün Fosili Ödüllerini iklim müzakerelerini tıkayan ülkelere ve kuruluşlara veriyor.
İklim zirvelerinde sivil toplum kuruluşlarının en önemli etkinlikleri arasında gösterilen Günün Fosili Ödülleri, 1999 yılından beri veriliyor.
Bu yıl düzenlenen COP27 boyunca Günün Fosili Ödülleri, Rusya, Amerika Birleşik Devletleri ve Mısır gibi ülkelere verildi.
Güzel bir haberle nasıl Günün Fosili Ödülü alınır?
Türkiye, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanı (NDC) açıklamasıyla bunu başardı. Güncellenen ulusal katkı beyanında 2030 azaltım hedefi yüzde 21’den yüzde 41’e yükseltildi.
Kulağa hoş geliyor değil mi? Ancak Türkiye, hedeflerini dayandırdığı baz senaryodaki (BAU) emisyon miktarını arttırdığı için bu yeni 2030 azaltım hedefi esasında 2020 seviyesinden yüzde 30’luk bir artış anlamına geliyor.
Daha önce de ülkeler iklim değişikliğini körüklemeye devam ederken kağıt üzerinde iyi görünmek için referans değerlerle veya başka sayılarla oynadılar. Hemen hemen yapılabilecek tüm dalavereleri gördük ve bu son göz boyama girişimine de aldanmayacağız.
Türkiye, 2021 yılında Paris Anlaşması’nı onayladığında Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefini açıkladı. Fakat maalesef bu güncellenen ulusal katkı beyanı 2053 net sıfır hedefi patikasıyla uyumlu değil.
“Türkiye’nin sayılarla oynaması”
İklim konusunda çalışan sivil toplum örgütleri ve düşünce kuruluşlarının hesaplamalarına göre, Türkiye 2030 yılına kadar 2020 seviyeleri üzerinden yüzde 35’lik mutlak emisyon azaltımı gerçekleştirebilir ve böylece 2053 net sıfır hedefine planlı ve daha az maliyetli bir şekilde ulaşılabilir.
Bakan Kurum yaptığı açıklamada, Türkiye’nin iklim ve çevre politikalarında lider olmak istediğini söyledi. Rakamlarınız konusunda dürüst olmak bu hedefe yönelik atılacak ilk adım olacaktır.
Gerçek iklim liderliğine giden bir patika var. Türkiye’nin bu patikayı seçip fosil yakıt bağımlılığının neden olduğu yüksek faturalar, artan hava, su ve toprak kirliliği ve sağlık sorunların üstesinden gelmek veya sayılarla oynamaya devam etmek arasında bir karar vermesi gerekiyor.
Ne olmuştu?
COP27 kapsamında düzenlenen Üst Düzey Liderler Zirvesi’nde dün (15 Kasım) konuşma yapan Türkiye Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanı’nı açıkladı.
2030 yılı için yüzde 21 olarak açıklanan emisyon azaltım hedefini yüzde 41’e yükselttiklerini açıklayan Kurum, Türkiye’nin 2038′i de emisyon tepe noktası (pik yıl) olarak belirlediğini duyurdu.
Yüzde 41 emisyon azaltım hedefi 2030 yılına kadar yaklaşık 500 milyon ton sera gazı azaltımı anlamına geliyor.
Yapılan açıklamaya göre bu hedef, Türkiye’nin enerji dönüşümünü geciktirecek ve 2021 yılında AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşmanın da maliyetini artıracak.
Yani aslında yeni hedef “artıştan azaltım”ı öngörüyor, bu da emisyon oranında azaltımdan ziyade 2030’a kadar yüzde 30’dan fazla artış anlamına geliyor.
Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı (COP27), 6-18 Kasım tarihlerinde Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentinde düzenleniyor. Zirveyle ilgili Uluslararası İklim Eylem Ağı’nın (CAN International) koordinasyonu ile sivil toplum örgütlerinin BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) toplantılarında yayımladığı ECO haber bülteninin başlıklarını bianet ve Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) iş birliği ve Ayşe Bereket’in çevirisi ile sizlerle paylaşıyoruz. |
(TY)
BİANET