Yeniden merhaba!
Öncelikle Lübnan halklarına başsağlığı ve yaralılara acil şifalar diliyoruz. Dileriz halen ulaşılamamış olan kayıplarla can kayıpları daha fazla artmaz. Beyrut tarihinde özellikle son iç savaşta çok patlamalar yaşadı ama böylesini hiç görmedi. Görgü tanıkları “Hiroşima’ya atılan atom bombası etkisinde” patlama olarak nitelendiriyorlar.
Editör / Hejmar – 10 KARKERÊ SOSYALÎST Ê WELATPARÊZ
Beyrut’un en büyük limanında 2 bin 750 ton amonyum nitratın 6 yıl boyunca bekletildiği depoda patlaması beraberinde bir dizi soruyu da gündeme taşıdı? Bölge düzeyinde ciddi sonuçları olacağı görülüyor. Ve Lübnan’ın iç siyasal dengelerini yeniden şekillendireceğini gösteriyor. Macron’un Beyrut ziyaretinde ayağının tozuyla “yetkililere yeni bir siyasi anlaşma önereceğini” açıklaması bunun ilk ciddi işareti. Lübnan daha fazla Batı’ya yaklaşacak? İran ve Hizbullah’a yansıması ne olacak… Kısacası Beyrut’ta patlayan bomba, bütün Ortadoğu’da patlamış oldu.
Cumhur İttifakının “İstanbul Sözleşmesi’nden imzamızı çekeceğiz” açıklaması ellerinde patlayan bomba etkisini yaptı ve devam ediyor. Çok geniş yelpazede kadın dinamiklerini harekete geçirdi. Cumhur İttifakının tabanında dahi kadınlardan sınırlı da olsa İstanbul Sözleşmesine destek çıkması iktidarın imza çekmesini zorlaştırdı ama tümüyle engellenmiş değil. İstanbul Sözleşmesi tartışılırken kadın cinayetleri en kanlı en dehşet verici haliyle tırmanarak devam etti. Kadın cinayetlerini lanetliyoruz.
YSİ bu sayısı hazırlanırken, Koronavirüs koşullarında işçileri ve çığ gibi büyüyen işsizlerin ekonomik, sosyal koşulları hızla ağırlaşıyor. Bir yandan çalışan işçilerden Koronavirüs nedeniyle günlük işçi ölümleri haberleri gelirken, diğer yandan ağır yaşam koşulları altında gelen intihar haberleri… Bu köşeden sıkça tekrarladık, intihar içe dönük çöküş ve işçilerin yoksulların asla başvuracakları bir fiil olamaz. İşçileri, yoksulları, özellikle bunalan işsizleri içe dönük değil dışa dönük patlamaya yani demokratik zeminde hakları uğruna mücadele etmeye öfkesini sermayeye ve siyasal iktidarlarına yöneltmeye çağırıyoruz. Çıkış, çözüm intiharda değil örgütlü mücadeledir.
Altını çizerek belirtiyoruz ki işçileri, işsizleri, yoksulları önümüzdeki süreçte çok daha zor günler bekliyor. Bunu büyüyen işsizler kitlesinden, artan enflasyon ve zam yağmurlarından, tırmanan dövizden, bütçe açığını işçi kıdem tazminatlarına el koyarak kapatmak isteyen iktidarın yöneliminden ve bütün bunları derinleştirecek olan Irak-Kürdistan-Suriye-Libya’da sürdürülen savaş siyasetinden çıplak görebilirsiniz. Çare, çözüm bellidir; sermayeye ve kapitalizme karşı örgütlü mücadele.
Bu sayıda Yaşar Kazıcı, “Kürt İşçilere Yönelen Irkçı Saldırıları Durdurmak Zorundayız!” başlıklı yazısında; Kürdistan Türkiye metropollerine her yıl kitlesel olarak çalışmaya giden inşaat ve mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarını ve çözümlerini ele alıyor. Gerek yollarda her yıl tekrarlanan trafik cinayetleri, gerekse gittikleri çalışma yerlerinde artan ırkçı saldırıları irdeliyor. Çözüm olarak önerilerini beş şık altında belirtmiştir.
Mustafa Korkmaz, “İşçi dertli, üretici dertli, tüccar mutlu” başlıklı ilk yazısında, KKP heyetinin Diyarbakır, Adıyaman, Viranşehir, Suruç, Cizre, Nusaybin, Şırnak gibi bölgelerden Malatya’ya çalışmaya gelen mevsimlik işçilerle yaptıkları görüşmeyi ve işçilerin sorunlarını ele almış.
“Ne bayram dinliyorlar ne yasak” başlıklı kısa haberinde ise hem bayramda hem de Koronavirüs kaynaklı yasağı görmezden gelerek işverenlerin işçileri işten nasıl attıklarını ele alıyor.
Sinan Çiftyürek ise “Kapîtalîzm di navbera ked a zindî û Jîrî ya çêkirî (robotan) de ketîye tengijînê!” başlıklı Kürtçe yazısında kapitalizmin nasıl da canlı emek gücü (işçi) ile nesnelleşmiş emek olarak yapay zeka (robot) arsında sıkıştığını ele alıyor.
Gelecek sayımızda görüşmek üzere!
Tüm sayıların PDF formatı için aşağıdaki bağlantılara tıklayın