Ana SayfaÇAND HUNERDİYARBAKIR’A (AMED’E) SEVDALI YAZAR; ŞEYHMUS DİKEN / METİN AKTAŞ

DİYARBAKIR’A (AMED’E) SEVDALI YAZAR; ŞEYHMUS DİKEN / METİN AKTAŞ

“Şeyhmus Diken, Mezopotamya’nın ortasından dünyaya yayılan sesiyle yazmaya devam ediyor ve Gittiler İşte kitabıyla okurla kurduğu yakın ilişkiyi yeni kitabıyla başka bir aşamaya taşıyor. Ahım Var Diyarbakır, yaşadığı topraklardaki hemşerilerin, kirvelerin, apêlerin, ahpariglerin, kekelerin, ciranların, kardeşlerin hikâyesi. Hem yerel hem evrensel şahsiyetleri, tarihle ve kentle birlikte yaşayan herkesi misafir eden 46 denemeden oluşan kitap, Diyarbakır özelinde bütün bölgeyi ve halklarını bu hikâyelerin laboratuvarı gibi kullanıyor.

Asimilasyonu ve yıkımı her zaman ensesinde bir soluk, bir kılıç olarak hissetmiş halkların, dinlerin ve mekânların içinden usul usul, bir masal anlatıcısı gibi konuşan metinler bunlar. Türkçe-Kürtçe-Ermenicenin iç içe geçtiği, zaman zaman birbiriyle yarıştığı ironik dili ve nevi şahsına münhasır anlatıcılığıyla Diyarbakırlı Şeyhmus Diken okura bu ortak dünyayı sunuyor. Diken’in yazarlığının 20. yılında 20. kitabı olarak yayımladığımız Ahım Var Diyarbakır, unutuluşa terk edilmesi istenmeyen herkese ve her yere içten bir selamdır.” Ahım Var Diyarbakır kitabının kapak yazısı.

Kentler sadece beton ve demirden oluşmuş cansız varlıklar değildir. Kentler canlı organizmalar gibidir. O kentin içerisinde geçmişten bu güne kadar yaşamış bütün halkaların kültürlerini içerisinde saklar, korur. Tarihte en katı, en zalim yönetimler bile kentin bu dokusunu yok edememiştir.  Kültürel katliam yağma ne kadar acımasız, ne kadar ağır olursa olsun kentler içerisinde yaşamış halkların kültürlerini bir ana şefkatiyle korur gelecek kuşaklara taşır. Farklı kültürlerin inkârı ve imhası üzerinde varlıklarını sürdürmeye çalışan insanların yaşamlarına, kentin taşına, toprağına, havasına, suyuna, ağacına siner bu kültür. Diyarbakır (Amed) kenti 1915 Ermeni tehcirine kadar farklı kültürlerden Türk, Kürt, Ermeni, Süryani, halkların iç içe bir arada yaşadığı bir kentti. Bu kadım kentin her taşında, toprağında, sokağında, çevresini saran surlarında bu halkların emeği alın teri, inancı, aşkları, acıları vardır. Bu kent tarih boyunca yağmacıların, talancıların istilasına uğradı yakılıp yok edildi, her istilacı kendisinden önce yaşamış halkların kültürlerini silmek istedi ama başaramadılar. Bu kadim kent vefalıdır. Korudu, toprağına alın teri düşmüş halkların kültürlerini, sakladı yeninin içerisinde varlığını sürdürdü; binlerce yıldır bu topraklarda bir arda yaşayan farklı etnik kimliklerden, kültürlerden halklar entegrasyona uğrayarak ortak bir kültür, ortak bir ruh oluşturdular. Bir arada yaşarken hem farklıydılar, hem de onları bir arda tutan ortak kültürleri vardı. Bir zamanları kadim Diyarbakır kentinin sakinlerinden olan Ermeniler, Süryanileri, Keldaniler yok edildi ama onların kente sinmiş kültürleri tümden yok olmadı. Bütün baskıları, asimlasyonlara rağmen bu kültür kentin taşında, toprağında, ağcında, kuşunda, otunda, çiçeğinde, sokağında kendini gelecek kuşaklara taşıdı. Bu gün Diyarbakır’da bir zamanlar kentin sakinleri olan Ermenilerden geriye kalmış insanlar çok zor bir hayat sürüyor. Bu kentin kadim halklarından olan Ermeni halkından geriye hiçbir şey bırakmak istenmiyorlar. Evleri, sarayları, kiliseleri, manastırları yok ettiler ama onlardan geriye kalan şimdi bu topraklarda yaşan Kürt ve Türk halkının yaşamının bir paçası olmuş kültürü yok edemediler. Bakmayın siz farklı kültürlerin düşmanlığı, inkârı, imhası üzerinde yaşam kurmaya çalışan insanlara, iktidarlar ne geçmişte ne bu gün hiç kimse asla insanlığı, kentleri, ülkeyi bir kültür içerisine hapis edemedi. Bundan sonrada başaramayacaklar. Bu haksız, zalim hane çaba zaman ve insan kaybından başka bir şey değildir. Ülkemizde sağ, milliyetçi iktidarlar yüzlerce yıldır başka kültürlerin düşmanlığı inkârı ve imhasını amaçlayan bir insan yetiştirdi. Bu insan tipi hem birlikte yaşadığı farklı kültürlerden, etnik kimliklerden insanların yaşamını tehdit ediyor hem e kendi yaşamını. Global dünya önüne geçilmez bir şekilde dünyada yaşayan farklı kültürlerden, etnik kimliklerden, ırklardan insanları iç içe serpiştiriyor. Bu gerçeği anlayamaz bu gerçeği anlamış bir insan tipi yaratamazsak hem biz sıkıntı yaşarız hem de bildikte yaşadığımız halklara yaşatırız.  Bu gün yaşadığımız ülkede, bölgede yaşamı tekleştirmeye çalışan farklı yaşam tarzlarını, kültürleri baskıyla yok etmeye çalışan bir insan tipi yaratıldı. Bu insan tipi toplumu, ülkeyi bir zindana dönüştürmektedir; kendi hayat tarzı dışındaki bütün hayat tarzlarına düşman olan kendi hayat tarzı, düşüncesi, inancı dışındaki her şeyi sindirip yok etmeyi amaçlayan insan ve iktidarlar öyle görünüyor ki bu ülkeye bu ülkede yaşayan halklara, farklı hayat tarzındaki, kültürlerdeki insana daha çok acı çektirecektir. Siyasal iktidar ve bu ülkede egemen kültürden insanlar sık sık üstün hoşgörü meziyetleriyle övünürler. Irkçılıkla, dinsel fanatizmle uyuşturulmuş, softalaştırılmış insanlar bir koyun sürüsü gibi akıp gidiyor. Bu gidişata dur diyen Donkişotlardan biridir Şeyhmus Diken; bir kentle bütünleşmiş o kentin acılarını sevinçlerini, ruhun derinliklerinde his eden e insanlardan biri. Diyarbakır’ı diliyle anlatmaz Şeyhmus Diken ruhuyla haykırır. Diyarbakır çok şanslı bir kent belki de bir kentle bütünleşmiş böyle bir insanı, yazarı başka yerde bulmak imkânsız. Bu anlattıklarım sakın sizi yanıltmasın. O bir damladan yola çıkarak okyanusu anlatan bir yazar. Diyarbakır şehrini, insanlarını, hayvanlarını, dağlarını, ovalarını,nehirlerini anlatırken bütün bir coğrafyayı anlatır bize. Severek okuduğum bütün kitaplarında Diyarbakır kentini bu kente yaşayan farklı inançlardan etnik kimliklerden, farklı sosyal yaşamlardan insanların, kuşun, çiçeğin ağacın toprağın suyun öyküsünü anlatırken bütün bir coğrafyada yaşayan halkların hayatını anlatır bize. Anlatmaz yüzümüze bir ayna tutar. Kendimizi daha iyi görmemizi ister bizden. Bütün kitaplarını okudum; Diyarbekir  Diyarım Yitirmişem Yanarım, Gittiler İşte, Ula Fille Hoş Geldin, ŞehrAmed, İsyan Sürgünleri, Kürdistanda Sivil Toplum, Amidalılar? Sürgündeki Diyarbekirliler, Amida Ana, Sırını Surlara Fısıldayan Şehir Diyarbakır, Bir İnsan Hakları Delisi Rıdvan Kızgın, Bir Kürdün AKP Okumaları, Kürdilihicazkar Metinler

Ahım Var Diyarbakır kitabı onun bu yolculuğunda vardığı son durak. Biliyorum bu yazar bu durakta durmayacak yolculuğuna devam edecek. Ve ısrarla bize sevmeyi, farklı kültürlerde, ırklarda, inançlarda, düşüncelerde olsakta barış içerisinde birarada yaşamanın erdemlerini anlatacaktır. Bu yazarı okuyun! Onun bu yolculuğunda vardığı son durakta anlattıkları sizi derinden etkileyecektir. O yüz yıllardır baskılarla yok edilen halkların, aylarca yanan ormanların, ormanlarda yanan hayvanların, toprağın, suyun çığlığını haykırır.

 

Kitabın adı: Ahım Var Diyarbakır

Yazar: Şeyhmus Diken

Yayınevi: Aras Yayıncılık

 

Sahife:222

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights