Ana SayfaGIŞTÎSOSYALİZMİN BABASI MAZDEK’TEN MODERNİTEYE KÜRTLER – II

SOSYALİZMİN BABASI MAZDEK’TEN MODERNİTEYE KÜRTLER – II

Tarihte ilk sosyalist eğilimin Medler zamanında Kürtler arasında belirdiği hep söylene gelir. Bu söylentiye eşit, paylaşımcı ve adil bir düzenin temellerinin atılmasının yanı sıra, toplum ve aile düzenine ters düşen anlatımlar da mal edilmek istenir…

Abuzer Bali Han / Tüm yazıları için buraya tıklayın

Tarih boyunca Dicle ile Fırat nehirlerinin arasında kalan Mezopotamya toprakları her açıdan bereketli topraklardı. İlk dinlerin doğuşu, medeniyetlerin oluşumu ve gelişimi hep bu topraklar üzerinde yaşayan kavimlere nasip olmuştur.

Medli Zerdüşt Peygamber, Mani ve Mazdek’in dini ve felsefi görüşleri bu bölgede yaşayan halklara inanç ve yaşam kaynağı olmuştur. Bu üç din adamının her birisinin diğerine göre ayrı düşünceleri olmasına rağmen, Mani ve Mazdek’in Zerdüşt Peygamber’den etkilendikleri bilim adamları tarafından vurgulanır.

Mazdek’in (doğumu ? – ölümü 524? veya 528) yaşamı hakkında kaynaklarda bir hayli değişik bilgiler var. Bilinen bilgi her üç din adamının da Kürt kökenli oluşlarıdır. Mazdek’in bugünkü İran toprakları içinde kalan ve halkının çoğunluğunun bugün de Kürt olduğu Hamedanlıdır. Babasının adı ise Bandad’dı. Mezopotamya tarihine Mazdek’in birçok etkisi olmuş, Güney Kürdistan halkı arasında halen O’nun bir din adamı oluşu, adının söylene gelişinden anlaşılmaktadır.

Mazdek’ın günümüzde de bazı Kürt sosyalistlerine ışık tuttuğunu söylemek yanlış olmasa gerek. Burada vurgulanması gereken Mazdek’in her görüş ve felsefesinin günümüzün toplumuna da uymayışıdır. Bu görüşler belki o dönemde de tartışılmıştır! Mazdek’in felsefesi zamanla Mazdekizm olarak komünist düşünceye yol açarak, dünya tarihinde bir çığır açmasına zemin hazırlamıştır. Bu görüşü sosyalizmin başlangıcı olarak kabul edersek, komünizmin babasının Mazdek olduğunu ve O’nun felsefi görüşlerine dayandığını söyleyebiliriz.

Mazdek’in önemi ilk kez kendi döneminin otoriteye dayanan yönetimlerinde insanlar arası eşitliği savunan, zengin, fakir arasında bir farkın olmadığını vurgulamasıdır. “Dünyadaki tüm mal ve servetin tümü herkese eşit dağıtılmalı; var olan paraların da herkese eşitçe bölüştürmelidir!” sözlerini ilk kez söyleyen yine Mazdek olmuştu…

Mazdek’e göre herkesin servetinin eşit olması gerekir. Yaşadığı dönemde O’nun felsefesi ve toplumsal düşünceleri sadece Hamedan’da kalmamıştı. Bu düşünceler önce Mezopotamya ve Ortadoğu’ya oradan da zamanla tüm dünyaya yayılmıştı. Karl Marks, Engels ve Lenin’in toplumsal görüşleri çağın kapitalizmine, işçi sınıfı ideolojisi olan Bilimsel Sosyalizm’in politik, ekonomik ve sınıfsal teorilerini oluştururken, şüphesiz ki onlar da kendilerine ışık tutan Mazdek ve benzeri filozoflardan da yararlanmışlardır.

Mazdek’in görüşleri bugünkü anlayışla “Mazdekizm“ olarak gelişmiş ve komüncü anlayışı o dönemde halk arasında büyük bir itibar görmüştü. Mazdek hareketiyle zenginlerin haremlerinin içi boşaltmış, malları dağıtılmış, esir cariyeleri ise özgürlüklerine kavuşturulmuştu.

Zamanın şahı Mazdek’e sempati duymuş ve taraftarlarına yardım etmişti. Halk arasında yaygın olan bir söylentiye göre dönemin şahı, eşinin Mazdek ile yatmasına bile razı olduğu söylenir. Doğu toplumlarında yadırganan bu harekete, zamanla şahın gerçek adının yerine  “Şah Kavat“ adının uygun görüldüğü tarihi kaynaklara not olarak düşürülmüş! Şah Kavat, başlangıçta Mazdek’in komüncü mülkiyet fikrine saygı göstererek O’nu desteklemişse de sonraları şahı esir alan Mazdek yanlıları O’na eziyet etmişler. Mazdek’in doğru düşüncelerinin yanı sıra taraftarlarının yaptıkları hatalar, halkın isyan etmesine kadar neden olur. Yapılan isyan sonunda Mazdeklilerin sonu getirilir! Mazdek ve taraftarları kurmak istedikleri adil düzenin altında kalarak yok olurlar. Fakat onların tarihe bıraktıkları davaları ise şu veya bu şekilde dünyanın birçok yerinde halen bir sınıfsal mücadele olarak devam etmektedir.

Mazdek’in görüşleri olan Mazdekizm, Zerdüşt ve Mani’nin görüşlerinden etkilendiği söylenir. Zerdüşt ve Mani’nin geride bıraktığı kitaplarda onların düşünceleri yazılı olarak halen dünya kütüphanelerinde olmasına rağmen, Mazdek geride bir yapıt bırakmamıştır. Ya da yazdıkları yapılan isyan ile birlikte yok edilmiştir.

Mazdek hareketinin tümüne komünist bir açıdan bakmak da doğru değil. Bilinen odur ki bu olaydan yüzyıllar sonra 15. yüzyılda Simavnalı Şeyh Bedrettin, Anadolu’da dil, din, ırk, toplumsal mevki gibi ayırıcı olgulara karşı çıkarak, Mazdek’in görüşlerine yakın fikirler ortaya atmıştı. Şeyh Bedrettin, bu görüşleriyle kendisine sempati duyan büyük bir taraftar kitlesi kazanır. Yeni bir düzeni kurmak için harekete geçen Simavnalı Şeyh Bedrettin ve taraftarlarının isyanını bastırmada Osmanlı padişahları zorlanır. Sonunda bu hareket de Osmanlılar tarafından kanla bastırılır.

Mazdek’in ”Yarenin (yarin) yanağı dahil her şey ortak!” görüşü belki de halkı isyan ettiren O’nun en önemli zayıf görüşüydü. Simavnalı Şeyh Bedrettin yüzyıllar sonra Mazdek’in yaptığı hataya düşmemiş, Mazdek’in söyleyişini O: “Yârin yanağından gayrı her şeyde” diyerek, kardeşliği, birlik ve beraberliği savunmuştu!

Eski yazı ile söylenilmiş bir deyim var. „Z“ harfinin üstüne nokta konulmazsa „Z“ harfi „R“ olarak okunur ve denilir ki: “Bir nokta gözü kör eder!”. Bu nedenledir ki sosyalistler halka ters düşen, örf ve adetlerin kabul etmediği söz ve kavramlara çok dikkat etmelidirler!..

Nerde ise 40 yıldan beri dağlarda yaşayıp kendilerine dağ kanunlarınca yaşam tarzı yaratanlar, ovaya indiklerinde kafalarındaki yaşam tarzını halka zorladıklarında Mazdek’e yapılan isyanı da akıllarına getirmelerinde yarar var. Gerçi Sovyetlerde de kapitalistler kapıya şapka asma dedikodusunu yıllarca uydurmuşlardı. Bu dedikodu belki de Mazdek için uydurulan deyişle eş değerde olan bir kavramdı. Sovyetlerdeki yıkımı hazırlayan sebepler arasında Lenin’den sonra gelen idarecilerin O’nun yolundan gitmediklerinden kaynaklanır. Ayrıca gelişen dünya kapitalizmine sosyalist ülkelerdeki üretime dayalı rekabet geliştirilmediği için, halkın zaruri ihtiyaçları karşılanmadığından dolayı sosyalizm kendi kendini bitirmişti…

Yüzyıllar boyunca evliliğin hemen hemen tüm dinlerde kurumsal olarak hassas bir yapı olduğu bilinir. Sosyal düşünceler ileri süren bazı filozoflar ise evliliği karşılıklı esaslara dayanan ”aşk” orijinli bir ilişki olarak değerlendirmişler. Yani burada vurgulanan esas rızaya dayalı bir ilişkiyi toplumsal düzende sürdürülmesi düşüncesi esas alınır…

Toplumlarda çarpık ilişkileri  sosyalizme veya sosyalistlere mal etmek yanlış bir kanıya dayanır. Tüm toplumlarda bir aile birliği vardır. Maderşahi ailelerde ise aile reisi kadındır. Sosyalist ve gelişmiş toplumların çoğunda kadın ya erkekle tamamen eşit veya kadın, erkekten biraz daha itina edilen bir değerdedir. Erkek ve kadın eşitliğini insani temel değerlerde aramak gerekir. Erkek ve kadının özgürlükleri birlikte özgür olmalarına bağlıdır. Büyük Alman filozofu  Nietzsche (1844-1900)  kendisini eleştirenlere ve sözlerini anlamayanlara: “Benim bu dediklerimi yüz yıl sonra gelecek olan insanlar daha iyi anlayacak. Ben onlar için yazıyorum!“ der.

Kürdistanlı bir sosyalist kişinin günümüzde çıkıp : “Kürdler Devletsiz, Karısız ve Kocasız bir dünya düşünmelidir“ derken bunu çok iyi düşünüldükten sonra söylenilmesi gerekirdi. Zira bu sözler iddialı büyük bir felsefeyi içermekteler! Günümüzdeki insanların yüz yıl sonrakiler için söylenecek sözlerden çok, yarın için geçerli olan doğru tespitlere ihtiyaçları var!..

Yazının 1. bölümünü okumak isterseniz

http://rojnameyanewroz2.com/sosyalizmin-babasi-mazdekten-moderniteye-kurtler-i-11439.html

Not: Bu yazının üçüncü ve son bölümünde tüm Kürtlere düşen acil görev, ulusal birliklerini nasıl oluşturacaklar. Tek bir ses olarak ezildiklerini tüm dünyaya nasıl kabul ettirecekler!.. Ezilen halkların kurtuluş mücadelesi terörizmle eşdeğer tutulduğunda Kürtlerin de buna karşı taktik ve stratejilerinin değişmesi gerekmez mi? konusuna yer verilecek.

 

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights