Son yayınlanan KHK ile 484 akademisyen ihraç edildi. Marmara Üniversitesi’nden ihraç edilen Yrd.Doç. Dr. Özgür Müftüoğlu, “OHAL’i gerekçe göstererek rejim değişikliği sürecinde üniversiteleri bilimsel ve evrensel anlayışından koparıp bir medrese anlayışına dönüştürmeyi amaçlıyorlar” dedi.
Olağanüstü hal kapsamında dün gece iki Kanun Hükmünde Kararname (KHK) daha çıkarıldı. Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayınlanan 689 ve 690 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile çok sayıda kişi kamudan ihraç edildi. İhraç edilenlerin 484’ü akademisyen. KHK ile evlilik programları yasaklanırken 14 dernek 8 vakıf ve 1 gazete kapatıldı. 731 kamu personeli ise göreve iade edildi.
KHK’larla kamudan toplam 3 bin 939 kişi kamudan ihraç edildi.
İhraç edilen akademisyenler arasında Marmara Üniversitesi’nde görev yapan Yrd. Doç. Dr. Özgür Müftüoğlu da buluyor. Müftüoğlu, ihraç listelerini hazırlayan rektörlerin de birinci dereceden sorumlu olduğunu dile getirdi.
‘AKADEMİ SERMAYEYE BİAT EDEMEZ’
Müftüoğlu ihraç sonrası, “Bundan önceki ihraçlarla aynı durumdayız. Barış İçin Akademisyenler bildirisinde imzacı ve demokrat olduğumuz için ihraç edildik. Bunu dar anlamda akademiye yönelik bir saldırı olarak düşünüyorum. Bunun, YÖK ile başlayan ve akademiyi biat ettirmeye çalışan anlayışın son kertesi olduğunu düşünüyorum” dedi.
Müftüoğlu sözlerine, “Üniversitelerde muhalif bir kesim olmasını istemiyorlar. Onlar için özgür düşünce ve bilimin önemi yok. OHAL’i gerekçe göstererek rejim değişikliği sürecinde üniversiteleri bilimsel ve evrensel anlayışından koparıp bir medrese anlayışına dönüştürmeyi amaçlıyorlar.
Bütün bu süreç hukuk ve insan haklarına aykırı bir şekilde yürütüldü. Rektörler de bunun bir parçası oldular. İsimleri onlar verdiler. Meslektaşlarını ihbar ettiler. En büyük sorumluluk üniversite rektörlerinde… Yöneticiler özerkliklerini koruyamadılar. Bu durum çok acı…
Bunca hukuksuzluğun yanında üniversitelerden ses çıkmadı. Akademi, siyasi iktidar ve sermayeye biat etmemelidir. Maalesef sessiz kalan akademisyen arkadaşlarımız da bu işin bir parçası olmuşlardır. Nasıl ki basın emekçilerine yönelik saldırılar, hapis cezaları bir toplumun haber alma hakkına saldırıysa akademilere yapılan saldırılar da aslında topluma karşı bir suçtur. Bu ihraçların hedefinde toplum vardır” diyerek devam etti.
Müftüoğlu son olarak, “Hukuka ve insan haklarına geri dönebilmek için topyekun bir mücadeleye ihtiyacımız var. Bu noktada halk ve sivil toplum örgütleri yan ana durmalıdır” dedi.
duvar
