Aralarında medya çalışanı, yöneticisi ve yazarların olduğu 17 sanıklı “darbe girişimi” davası başladı. Davada üç defa ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanan Nazlı Ilıcak savunma yapmaya başladı.
Elif Akgül – BİANET
“Fethullahçı Terör Örgütü” (FETÖ) soruşturması kapsamında tutuklanan aralarında Ahmet Altan, kardeşi Prof. Dr. Mehmet Altan, gazeteci Nazlı Ilıcak ile kapatılan Zaman Gazetesi’nin eski genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı‘nın da bulunduğu 17 sanıklı dava başladı.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bugünkü ilk duruşmasını çok sayıda ifade özgürlüğü ve insan hakları örgütü de takip ediyor.
Ahmet Altan SEGBİS ile bağlandı
Tutuklu sanık Ahmet Altan katılmadı. Altan’ın kendi isteği ile duruşmaya gelmediği, bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) sistemi ile savunma yapacağı öğrenildi.
Tutuklu sanıklar Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan, Fevzi Yazıcı, Şükrü Tuğrul Özşengül ve Yakup Şimşek ile tutuksuz sanık Tibet Murat Sanlıman ise duruşmada hazır bulundu.
Uluslararası örgütler izledi
PEN International, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), PEN Norveç, Index On Cencorship, International Senior Lawyers’ Project (ISLP), Article 19, Uluslararası Af Örgütü, İnzan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Ben Gazeteciyim İnisiyatifi bunlardan bazıları.
Çok sayıda izleyicinin takip etmek istemesi üzerine küçük salondan büyük salona alınan duruşmada, açık yargılama olmasına karşın bazı izleyicilerin alınmaması, basın mensuplarının alınmasının ise ancak zorla alınması nedeniyle güvenlik izleyiciler, basın ve güvenlik görevlileri arasında tartışma çıktı.
“Darbenin acısını biz yaşadık”
Duruşmada ilk olarak iddianame okundu. İddianamenin okunmasının ardından 10 aydır tutuklu bulunan Nazlı Ilıcak’ın savunmasına geçildi.
“Benim babam Demokrat Partiliydi, Yassıada’da kaldı. Biz 27 Mayıs darbesinin acısını bizzat yaşadık. Darbe denilen lafa benim herkesten fazla antipatim var. Hayat boyu darbelerde mücadele etmiş Nazlı Ilıcak bugün hakarete uğruyor. FETÖ’cü demek darbeci, hilekar, soruları çalarak kul hakkı yiyerek bir takım insanları bir yere getirmek demek.”
Ilıcak 28 Şubat sürecinden önce Süleyman Demirel’i desteklediğini anımsatarak, “İkinci desteklediğim önemli adam tayip Erdoğan’dı. 28 şubatta kimse yanına yanaşmazken, ben akşam gazetesinde çalışıyordum. Bu yüzden Akşam gazetesinden atıldım, Yeni Şafak’a geçtim. 28 şubat tavrım nedeniyle parlamentodan atıldım” dedi.
Ilıcak, Balyoz ve Ergenekon’un bir dönem iddianamede anlatıldığı kumpas şeklinde nitelendirilmediğini belirterek şöyle devam etti:
“Tayyip Erdoğan buna kumpas demiyordu. Bugün hala tam olarak kumpas demiyor.Askeri vesaitle mücadele diye anlattık. Askeri vesait yoktu diyemezsiniz, iktidarın önünü kesiyordu. Ben de o sırada Erdoğan’ı tutarken milli iradeyle gelmiş iktidarın yanındaydım. Ama iktidar gibi görmüyordum.
“17-25 Aralık’a kadar ben Sabah’ta yazıyordum, iktidarı destekliyordum. Operasyonla ilgili ‘Nedir mesele’ diye yazı yazdıktan sonra kovuldum. Oradan ayrılınca zaman ve bugünden teklif geldi. Zamanı istemedim, Mehmet Barlas müdahaleler olduğunu söylemişti. Bu yüzden bugüne gittim. 2000’lerin başında bugünü oğlum Mehmet Ali Ilıcak’la birlikte kurduk ama yaşatamadık. O dönem Abdullah Gül’e gittik, ‘bir isim tavsiye edin, devretmek için’ dedik. Akın İpek’i bize o tavsiye etti. Akın İpek’i o vesile ile tanıdım.”
12 Eylül’de de hapis yattım
17-25 yolsuzluk operasyonunu kendisi yazarken MHP ve CHP Genel Başkanı’nın bu konuda konuştuklarını ifade eden Ilıcak, “Şimdi yazıldığı zaman gazeteciler kaos ortamı yaratmakla suçlanıyor. Kimi de yazıyor ama FETÖ’yle irtibatlandırılmıyor” dedi.
12 Eylül döneminde Sağmalcılar’da kaldım, adli koğuşta. O zaman gençtim. Şimdi tahammül seviyem de kalmadı.
İddianamede Temmuz 2006 ile Aralık 2015 arasındaki beş kişiyle telefon irtibatı nedeniyle suçlandığını söyleyen Ilıcak “Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Harun Tokak ile görüştüğüm söyleniyor iddianamede. Başbakanından Cumhurbaşkanına kadar herkes görüştü” dedi ve devam etti:
“Akın İpek Marmaris’teki otelinde bütün hükümet üyelerini ağırladı. Ekrem Dumanlı dış seyahatlere devlet erkanıyla giderdi, herkesten daha fazla ayrıcalığı olan bir insandı. 10 senede toplam 5 kere görüşmemişimdir. Ben görüşürken örgüt üyesi değildi bu kişiler. Öyleyseler bile nereden bilebilirim? O zaman FETÖ diye terör örgütü bilinmiyordu.”
Kartopu oynayarak aklamışım
Ilıcak iddianamedeki Ergenekon savcısı Zekeriya Öz ile birlikte çektirdiği kartopu fotoğrafıyla “Öz’ü aklamaya çalıştığı” iddiasına değindi, “Öz, o sırada açığa alınmıştı. Bir kar topuyla nasıl akladım” diye sordu.
Duruşma yarın, Ilıcak ve Altanların savunması ile devam edecek. (EA)
Ne olmuştu?
“FETÖ” soruşturması kapsamında açılan davada yazar Ahmet Altan, kardeşi Mehmet Altan ile gazeteci Nazlı Ilıcak, Zaman gazetesi eski genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı, eski Taraf yazarı Emre Uslu, gazeteci Tuncay Opçin, Samanyolu Televizyonu’nun Washington temsilcisi Şemseddin Efe, Today’s Zaman gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Bülent Keneş, Profesör Osman Özsoy, Zaman gazetesinin İsrail muhabiri Abdulkerim Balcı, genel yayın yönetmen yardımcısı Mehmet Kamış ile yönetici Faruk Kardıç, gazetenin görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı, Polis Akademisi’nde öğretim görevlisi olan Şükrü Tuğrul Özşengül, Zaman gazetesinin marka müdürü Yakup Şimşek ve gazetenin kültür sanat sayfasında çalışan Ali Çolak ile iddianamede Zaman Gazetesinin 10 Ekim 2015’de yayınlanan ve darbe çağrışımında bulunduğu iddia edilen reklam filmini çektiği tespit edilen ajansın sahibi şüpheli Tibet Murat Sanlıman yargılanıyor.
6 sanık tutuklu
Altanlar ve Ilıcak’la birlikte Fevzi Yazıcı, Şükrü Tuğrul Özşengül ve Yakup Şimşek tutuklu olarak yargılanırken Tibet Murat Sanlıman ise tutuksuz olarak yargılanıyor. Geri kalan 10 kişi hakkında ise yakalama kararı bulunuyor.
Erdoğan davacı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Can Tuncay’ın hazırladığı 247 sayfalık iddianamede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanlığı ve 65. Hükümet suçtan zarar gördükleri gerekçesiyle davacı olarak yer alıyor.
İstenen cezalar
Altanlar ile Ilıcak için “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” suçlamasıyla ayrıca 7,5 yıldan 15’er yıla kadar hapis; Dumanlı, Uslu ve Opçin için “darbe teşebbüsünden” üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, “örgüt yöneticiliğinden” 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis, Uslu için ayrıca “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” suçlamasıyla da üç yıla kadar hapis;Sanlıman için “örgüte yardım”dan 7 buçuk yıldan 15 yıla kadar hapis; geri kalan sanıklar içinse “darbeye teşebbüs”ten üç kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istendi. (EA)
BİANET