“Uluslararası Silahlara Hayır Konferansı”

Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

Bu başlık Kürt aydın, siyasetçi, Kars ve Şırnak eski milletvekili Mahmut Alınak’a aittir.

Kendi sosyal medyasında paylaştığı kısa metinden alıntı yaptım.

Bu kısa metinle önemli bir mesaj veriyor, önemli bir proje ortaya sunuyor.

Ama ne hikmetse bu proje ne Kürtlerden ne de diğer muhalif kesimlerden, savaş karşıtlarından gerekli ilgiyi ve desteği göremedi.

“Milli gurur diye göklere çıkardığınız KAAN savaş uçağı da diğer savaş uçaklarınız gibi halkı değil, bu kanlı, kirli, talancı rejimi koruyacak. Her kuruşu halkın cebinden karşılanan savaş uçakları ve silahlar sizin için kurşun geçirmez bir zırh, halk içinse kan ve ölüm demektir.

Dünya aydınlarına düşen bir görev var: Tüm kıtalarda milyonları ayağa kaldıracak sivil organizasyonlarla devletler üzerinde baskı kurup silahların üretim ve satışını durduracak çalışmalar yapmak gerekiyor. Tek bir mantar tabancası dahi kalmamalı yeryüzünde. Dünyaya barış ancak böyle gelebilir. Dünya çapında her ülkeden aydın ve siyasetçilerin katılacakları SİLAHLARA HAYIR KONFERANSI ile ilk adım atılabilir.” diyor Mahmut Alınak.

– Uluslararası alanda silahsızlanma çalışmaları ilk defa 1899 ve 1907 yılında yapılan birinci ve ikinci La Haye Barış Konferanslarında görüşülmüş, ancak bir sonuç alınamamıştır.

– 1921-1922 Washington ve Cenevre Konferansı 

– 1925 Uluslararası Silah Trafiğinin Denetlenmesi Konferansı

– 1928 Kellog Paktı 

– 1930 Londra Deniz Konferansı

– 1932 Genel Silahsızlanma Konferansı 

Devletler düzeyinde yapılan bunca önemli konferanslara rağmen silahsızlanmanın gerçekleşememesi bir eksikliği ortaya koymaktadır. Bu da sivil halkın işin bir parçası olmaması STÖ’lerin (Sivil Toplum Örgütü) güçsüzlüğünden kaynaklanmaktadır.

İşte tam da bunun için “SİLAHLARA HAYIR KONFERANSI” düzenlenmeli.

Dünya ekonomisi 4.4 küçülürken, silah satışları 2.6 arttı. Yani halklar fakirleşirken, silah lobileri zenginleştiler.

Savaşı yöneticiler çıkarır ama halk ağır bedelini öder, halkın çocukları ölür.

“Zenginler bedel öder

Askerimiz fakirdendir” diyor şair.

Bugün Ukrayna’da, Gazze’de… olduğu gibi.

Covid-19 sürecinde maske ve dezenfekte sağlayamayan Türkiye, Uluslararası Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü verilerine göre 17.7 milyar dolar savunma harcaması ile 40 ülke arasında 16. sırada yer almıştır. Türkiye’nin silaha harcadığı para gayri safi yurt içi milli hasılasının yüzde 2.8’ini oluşturmaktadır.

Türkiye dünyanın en büyük 11. silah tüccarıdır, aynı zamanda.

2024 yılında savunma ve güvenlik sektörü için ayrılan ödenek “1 Trilyon 133.5 Milyar” TL’dir.

2024 yılı başında en düşük emekli maaşı 7 bin 500 liradan, seçim sathına girildiğinden ve gelen tepkilerden dolayı 10 bin liraya yükseltildi. Aylık net asgari ücret 17 bin 2 lira oldu.

Bir kg etin fiyatının 500-600 TL arasında olduğu.

10 milyonun üzerinde işsizin olduğu ülkede kimse bir merminin fiyatının kaç lira olduğunu halka soramaz.

6 Şubat depremi bölgesinde bir yıl geçmesine rağmen insanlar hala çadırlarda yaşıyor. Ama sözde rezil aydınlar “Milli Kıtalar Arası Tayfun Füzesi”ne bir adım kaldı diye övünüyorlar.

Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması (NPT) 55. yılını doldururken, nükleer silahlar konusunda anlaşmazlıklar sürüyor. 2022 yılında nükleer silahlanmaya yapılan yatırım 82 milyar dolardır.

Dünyada 12.500’den fazla nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Dünya çok ciddi anlamda silahlanmaya doğru gidiyor, halkların üzerinde bunca silah denendi, yetmezmiş gibi sıra beşinci nesil silahlardadır.

Bu silahlarla çocuklar, kadınlar, gençler, yaşlılar yani insanlar, hayvanlar, doğa katlediliyor.

Evet, bütün bunlar için bir şeyler yapılmalı, bunun da önemli ayaklarından biri neden SİLAHLARA HAYIR KONFERANSI olmasın.

Kürt halkı da asırlardır savaşlardan dolayı çok ağır bedeller ödemiştir, kimyasal silahlarda üzerinde denenmiş binlerce Kürt katledilmiş, yaralanmış ve sakat doğmuştur.

Hiçbir şey çözümsüz değildir. 

Bunun için böylesi bir konferansı başta DEM Parti olmak üzere diğer Kürdistani partiler ve savaş karşıtları neden düzenlemesinler ve ev sahipliği yapmasınlar.