Eyüy Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
“Bir millet düşünmeye başlarsa
onun zaferini hiçbir güç engelleyemez.”
Voltaire
Suriye 15 Mart 2011’de başlayan ve ülke sathına yayılan iç savaşla, yaşadığı kaosla ülke topraklarının yüzde 60 – 70’ini kaybetti, neredeyse ülke nüfusunun yarısı topraklarını terk etmek zorunda kaldı. Kalan mevcudu elde tutmanın en büyük sebebi Rusya ve İran’ın sunduğu destekti.
Irak Şam İslam Devleti (DAİŞ) Kobani civarındaki 350 köyü ele geçirmişlerdi. ABD ve Fransa’nın havadan, Peşmergenin karadan PYD/YPG’ye destek vermeleri ile Rojava Özerk Kürt Bölgesi kuruldu.
27 Kasım Çarşamba günü Heyet Tahrir eş-Şam ve Türkiye destekli muhalif gruplar, Özgür Suriye Ordusu, Esad hükümetine ikinci büyük kaosu yaşattılar.
Artık Esad’ın yanında Ukrayna ile uğraşan Rusya ve İsrail’in yorduğu İran yok.
Türkiye’nin Suriye’de sürdürdüğü vekalet savaşındaki amaç,
a-) Kürtlerin Rojava’da elde ettikleri siyasi statüyü yok etmek.
b-) İnançsal olarak karşı olduğu Esad rejimini yıkarak, kendilerine yakın uydu bir Sünni rejim kurmak.
c-) Suriye’yi İran’dan koparmak. İran yayılmacılığının önüne geçmek.
Bu vekalet savaşının kaybedeni ve kazananı her kim olursa olsun bir kazananı da birinci kaos sürecinde olduğu gibi yine kazanan Kürtler olacaktır.
Kürtler 21. yüzyılı lehlerine çevirecek tarihsel bir dönemeçten geçiyorlar.
ABD ve Batı ülkeleri cihadist, terörist olarak gördükleri IŞİD zihniyetli HTŞ’ye karşı seküler PYD/YPG’yi dün olduğu gibi bugün de destekleyeceklerdir.
Avrupa Parlamentosu Kürt Dostluk Grubu içerisinde yer alan Parlamenter Andreas Schieder “Amacımız Kürt halkıyla dayanışmayı güçlendirmek ve Kürtlerin sesini Avrupa Parlamentosu’na taşımaktır” dedi.
Avrupa Parlamentosu’nda yer alan beş ayrı ülkeden beş parlamenter, Avrupa Parlamentosu Başkanlığı’ndan Türkiye’nin Rojava Kürdistan’ı ve Kürdistan Bölgesi’ne yönelik saldırılarını kınamasını istedi. (RUDAW)
Çözüm süreci bugün yaşananlardan bağımsız değildir.
Türkiye Rojava’daki Kürtlere namluyu doğrultarak buradaki Kürtlerle barış ve diyaloğa giremez.
Giremez, çünkü Rojava’da Kürtlerin kırmızı çizgisidir.
Kadı Muhammed’in dediği gibi 2+2=4 etmiyor. Kürtlere göre bu toplama işleminin sonucu 1’dir. Yekvücuttur.
Kimse artık Kürde “Martaval okuyamaz”.
Martaval okuyamaz çünkü buna en güzel cevabı “Kardeşiz demek yetmez, Habil misin Kabil mi? Onu netleştirmek lazım” diyor. Sezai Karakoç.
Habil ile Kabil’in hikayesi: İlk doğan Kabil bir çiftçi, kardeşi Habil ise bir çobandır. Tanah’a göre Kabil, kardeşi Habil’i kıskandığından dolayı ona karşı kin ve nefret beslemiş, en sonunda da kardeşini öldürerek insanlık tarihindeki ilk cinayeti işlemiştir. Bunun üzerine tanrı Kabili cehennem azabıyla cezalandırmıştır.
Dünkü DAİŞ rolü, bugün HTŞ’ye verildi. Dün DAİŞ nasıl çağdaş dünyaya yenildiyse, bugünde HTŞ, diğer cihadist muhalif örgütlerde bu yenilgiden kurtulamayacaklar.
Birleşmiş Milletler, Arap Birliği, İslam Birliği gibi uluslararası örgütlerin bir üyesi olan Suriye devleti yine Birleşmiş Milletler örgütüne üye devlet veya devletlerin vekalet savaşı sonucu haritadan silinmek üzeredir. Bu uluslararası kurumlar, üyeleri olan yasal bir ülkenin yok olmasını bir tiyatro sahnesi, bir savaş sahnesini izler gibi izliyorlar.
Sonuç olarak HTŞ ve diğer cihadist örgütler şayet Suriye’ye hakim olsalar bile, Afganistan’daki Taliban örgütü gibi hiçbir çağdaş devlet bunları tanımaz.