Ana SayfaNIVÎSKARÊNRezerv yapı alanı ve iktidar 

Rezerv yapı alanı ve iktidar 

Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız 

Rezerv alan kavramı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından “6306 sayılı Kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının veya İdarenin talebine bağlı olarak veya resen Bakanlıkça belirlenen alanlar olarak kabul edilir.” 

Yani bakanlık veya belediyeler, mahkeme kararına gerek duymaksızın, aldıkları karar doğrultusunda istedikleri yerlere çökebilecekler. 

Yeni düzenleme ile rezerv yapı alanı tanımındaki yeni yerleşim alanı ifadesi yasadan çıkarılarak, meskun mahal şartı kaldırıldı.  

Yine bakanlık veya belediyeler, meskun mahal şartı aranmaksızın şehrin, ilçenin, mahallenin veya tarım arazisi, orman alanları, zeytinlikler, yeşil alan gibi yerleri kamulaştıra bilecekler. 

Bakanlığa bağlı Kentsel Dönüşüm Başkanlığı, Bakanlık makamına gönderdiği 14 Kasım tarihli kararla, 6 Şubat depreminden en çok etkilenen Hatay ve ilçeleri Antakya ve Defne’de 207 hektarlık bölgeyi içeren sekiz mahallenin rezerv yapı alanı ilan etmişti. Hatay Barosuna göre bu kararla elli bin kişi mülksüzleşme riskiyle karşı karşıya gelecek. 

Ülke artık Anayasa ile kanunlarla, yasalarla değil, Kanun Hükmünde Kararnamelerle yönetildiği için, 6306 sayılı “Afet Riski Altında ki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a dayandırıldı. 

Bu sadece deprem bölgesi illerine değil, deprem kuşağında yer alan ülkenin her ilini, ilçesini, mahallesini de rezerv alan ilan edebilecekler. 

Bazı devlet kurumlarının sosyal tesislerini, lojmanlarını, okul bahçelerini, spor kompleksi gibi yerleri ranta dönüştürerek rezerv alan ilan ediyorlar. Bütün bu yerlerle ilgili, bilim insanlarına danışılmadan, fikir alışverişinde bulunulmadan kararlar veriyorlar. 

Kentler cazibe merkezleri haline getiriliyor, artan nüfusa ve yükselen gökdelenlere paralel ormanlar, yeşil alanlar azalıyor, altyapı ve sosyal tesisler yetersiz hale geliyor. 

Rezerv alan yapılaşmalarında kentsel dönüşüm ve estetiğe önem verilmiyor, sadece dayanıklı yapılar olduğu söyleniyor. 

6 Şubat 2023 depreminde ağır hasar gören illerde barınma sorunu hala çözülemedi, hala insanlar konteynerlerde yaşıyorlar ve bu yetmezmiş gibi “rezerv yapı alanı” ilanları da depremzedeleri daha fazla mağdur etmektedir. 

Depremzedelerin “Deprem bizi yıktı şimdi malımıza mülkümüze de el koydular” diye feryat ediyorlar.  

Bazı depremzedeler: Benim 180 metrekarelik evimi yıktılar, yerine 90 metrekarelik ev veriyorlar. 

Benim 58 metrekarelik dükkanımı yıktılar, bana 18 metrekare dükkan veriyorlar. Bunca haksızlık yetmezmiş gibi bir de evin, dükkanın yarı parasını da bizden alıyorlar ve bizi ölene kadar taksit ödemeye mahkum ediyorlar. 

Rezerv alanı bölgelerinde yaşayan vatandaşın haberleri olmaksızın tapuları hazineye geçiyor, yöre halkı demografik yapının değiştirileceğinden söz ediyorlar.  

Rezerv yapı alanı yağmasına, müteahhitlerde nemalanmaktadırlar. Bu yağmaya, talana birileri hayır demeli. 

Rezerv yapı alanı, birilerini fakirleştirip birilerini de gayrimenkul zengini yapmamalıdır. 

Devlet, sosyal hukuk devleti anlayışı ile yaklaşarak başta depremzedeler olmak üzere vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamalı, depremde canını kaybedenlerin malına el uzatmamalıdır. 

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights