Yalan mı yani? Kendisine yaptırdığı sarayla birlikte önce tarihsel süreçler içerisinde büyük Türk devletleri dediği devletlerin tek tek sembollerini, bayraklarını sıra ile sarayının kapısına dizdi. Sanal bir darbe kalkışması ile bütün muhalifleri mahpushanelere doldurdu, sıradan bir eleştiriyi tehdit saydı ve eleştiri yapanları içeri doldurdu, sosyal medyadan dahi eleştirenleri tehdit unsuru olarak görüp tutuklama yoluna gitti, hukuk, insan hakları onun için bir hiçti…
Fevzi Kartal / Yazarın Diğer makaleleri için tıklayınız
Daha sonra Suriye’yi bir vuruşta ezip, kardeşim dediği Esad’ı düşman ilan edip, Şam’da Emevî camiinde hayali namaz kıldı. “A be kardeşim namazınızı Allah kabul etsin!” Ama egemen bir devleti bir vuruşta (…). Ne BM sizi bırakır ne de 12 yy. sonrası Osmanlısı ya da diğer imparatorluklar böyle hemen bir vuruşta bir yöreyi bile kolay kolay ele geçiremiyorlardı. Kaldı ki dünyanın günümüzdeki gidişatını küresel güçler yönlendiriyor, ne Rusya’sı ne ABD’si ne de AB’si hemen öyle sessiz kalmazlar.
Hızını alamayan RTE bir ara Arap ve giderek İslâm aleminin liderliğine soyundu ama; ne Araplardan ne de İslâm dünyasından hayal ettiği umuduna bir taraftar bulamadı.
Rusya ile kapıştı, olmadı geri yarı küskün yarı barışık Rusya ile Avrasyalaştı. Putin’den hezimete uğradığında domates satmak için Rusya’dan silah almaya girişti, Rusya’dan turist çekeyim derken bir milyon Türkiyeli vatandaş Yunanistan’da turizm özgürlüğü ve turiste ilgi var diyerekten Yunanistan’dan turizm yaptılar. Türkiye’de çıkan bazı gazeteler Ege ve Akdeniz kıyılarımızda yerli turistlere ev sahipliği yapmıyor dercesine haber yaptılar.
Yaptığı controlfreaks, (psikanalist alanında kontrol etme manyağı olarak ifade edilir. Ki,
bir çeşit hastalık, eğer zamanında önlem alınmaz ise çok çok tehlikeli olabilir ), çıkışlarla Ege’deki kayalıklarla uğraştı. [Kardak kayalıklarının pek bir statüsü yok ki, Lozan,1923, Anlaşmasında iki arada bir derede uluslar arası kara sularının sınırında kalmış. Küçücük bir taş parçası olduğu için herhalde gözlerden uzak kalmış olsa gerek]. Daha sonraları bazı sözlü saldırganlıklardan sonra Yunanistan’a barış eli uzatıldı, ki arifesinden Yunan başbakanı Türkiye’ye geldi. Daha sonra RTE Atina’ya gitti. Atina‘da hükümet erkanının gözüne tebessümle bakarak diplomatik dilden uzak bir eda ile Lozan’ı yeniden gündeme getiririm dedi. Onların cevabı kendimizi savunmaktan aciz değiliz oldu. Sonra Kılıçtaroğlu’na cevaben yiğitsen gel cevabı verildi. Bir kere Yunanistan’a saldırmak NATO’yu ve AB’yi karşısına almış olacak. Kıbrıs’a dahi NATO’nun onayı ile girildi çünkü Yunanistan’ın NATO’nun Güney Kanadına dönmek içindi ki, siz öyle başka yalanlara inanmayın diye düşünüyorum ? Ayrıca o zamanın koşulları bu kadar küreselleşmemişti…
Bir bakmışız RTE Sudan’a kardeşim dediği Beşir’in yanına gitmiş, basının yazdığına göre, doğru anımsadımsa, bir ada için bizim demiş.
Arifesinden Tunus’a gitti ve de Rabia işareti yaptı. Tunusien Numérique Gazetesi’nin yazdığına göre Tunus’ta ilgi görmemiş.
RTE, AB ile yeniden nasıl başarabilirim diye, umudu ile, Paris’e geldi, sondan söyleyeceğimi baştan söylersem, Şöyle Türkiye’de yandaş basına da baktım, yandaş basının yazdıkları gibi değil ki, ayrıca hangi basın ahlakına ve gazetecilik objektiflik normlarına uyar demeden insan edemiyor. Hadi diyelim köşe yazılarında elbette sübjektiflik vardır. Amma velakin; haber niteliğindeki gazete yazılarının objektif olması gerekir, ben Avrupa’da gazetecilik basın sarı kartı almak için böyle öğrendim. Gerçektende iyi öğretiyorlar ve de öyle emin olmadan size kart vermiyorlar.
RTE’nin Paris’e geliş öncesi ve sonrasını incelediğimizde Türkiye’den gelmezden önce Dostum Macron’dan, AB ile ilişkileri yeniden canlandırmaktan ve ikili ilişkileri güçlendirmekten söz ederek büyük bir umutla Paris’e gelmeye karar kılmıştı. Paris’e gelmezden önce ve arifesinde Fransızlar tarafından RTE aleyhine konferanslar verildi ve geldiğinde de İnsan Hakları Örgütünden, Sınır Tanımayan Gazetecilere(…) varıncaya kadar katılımlı bir protesto gösterileri ile karşılandı. Fransız halkının bütün farklı kesimleri sağdan, sola hep bir ağızdan RTE’yi istenmeyen, non grata, adam ilan ettiler.
Le Syndica de la Magistrature bizdeki karşılığı Yargı Birliği Sendikası başkanı Katia Dubreuıl Macron’a hitaben yazdığı açık mektupta “Türk halkı ile ilişkileri keselim demiyorum ama; 4000 hukukçunun tutuklandığı 2500 hukukçunun mahpushaneye konulduğu bir devletin reisine karşı tavrımız açık olmalı, bu yapılanlar hukuk ilkeleri ile bağdaşmaz (….)”
5 Ocak 2018 Tarihli gazetelerden alıntılar;
L’Humanité Gazetesi: “Erdoğan’ın sınavındaki Macron diplomasisi (…)”.
Le Monde Gazetesi: “Macron için, Türkiye’deki son gelişmeler AB ile olan ilişkilerinde her hangi bir gelişime izin vermiyor(…)”.
Le Figaro Gazetesi: “Macron, Erdoğan’ın karşısında, AB kapılarını kapalı tuttu (…)”.
LAnticapitaliste Gazetesi : «Erdogan Paris’te arkadaşı Macron tarafından Kabul edildi(…)”.
Libération Gazetesi: «Paris’e cazip görünme operasyonuna gelen Erdoğan, yakayı ele verdi(…)”.
Bazı duyumlarıma göre “Erdoğan’ın Lahey’de yargılanması gündeme gelebilirmiş” ?
Her şeye rağmen tıcarete dayalı ilişkiler yine devam edecek çünkü ekonomik alan zenginler sınıfının elinde ve de o tarafa kimse dokunamaz Macron’da dahil.
07 /01/2018