Ana SayfaNIVÎSKARÊNÖzelleştirme soygunu üstüne

Özelleştirme soygunu üstüne

TEMEL DEMİRER / Yazarın diğer makaleleri

“Gelecek umutsuz oldu mu,

şimdiki zaman

korkunç derecede acılaşır.”[1]

Küreselleşmeden, piyasaların etken çalışmasından, serbest pazar ekonomisinin üstünlüklerinden, kapitalizmin yaratıcılığından, sanayileşmede yeni bir evreye girişten, neo-liberalizmden söz edilirken özelleştirme felaketi göklere çıkartıldı.

Ezenler/ egemenler elbette “haklıydılar”(?!) Çünkü kamuculuk arkaik bir görüştü, “dinozorluk” idi onlar için…

KİT’leri özelleştirerek tekelci kapitalist soygunun önünü açanlar; 1980’lerde katma bütçeli iktisadi kuruluşlar dahil KİT’lerin GSYH’nin yüzde 10’unu yarattığını, yatırımların yüzde 25.0’inden fazlasını gerçekleştirdiğini, tarım dışı istihdamın yüzde 15.0’ini sağladığını “es” geçmişlerdi.

* * * * *

Özelleştirmeyi göklere çıkaranların ya da özelleştirme tartışmalarının manipülatif alanı, bu uygulamanın “kârlılık”, “verimlilik” ve “etkinlik” kavramlarına hapsedimesine mündemiçtir. Bu kısır değerlendirme, özelleştirmenin toplumsal etkilerinin göz ardı edilmesine neden olurken, adını doğru koymak gerek: Özelleştirme tekelci kapitalistler lehine bir sermaye transferidir. Kamuya ait varlıkların özel sektöre devredilmesidir. Daha yalın bir deyişle, halka ait değerlerin sermayeye aktarılmasıdır.

Özelleştirilen eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, enerji, haberleşme gibi alanlar, toplumun en temel ihtiyaçlarıdır. Bu hizmetlerin özel sektöre nakli eşitsizliği katmerlendirirken; insan ve yurttaş olmaktan kaynaklanan temel haklar sadece parası olanların, zengin azınlığın “hakkı” olup çıkar. Dolayısıyla da toplumun büyük bir kısmı da yoksullaş(tırıl)ır, vergilerle yaratılan kaynaklar tekelcilere peşkeş çekilir.

Coğrafyamızda devasa çaplı özelleştirilmeler devreye sokulurken, temel haklardan birisi olan eğitim de özelleştirilip özel okullar aracılığıyla satılan bir hizmet hâline geldi. Eğitim Sen’in verilerine göre özel okul sayısında yaşanan 10 kat, özel okula giden öğrenci sayısında ise tam 12 kat arttı.[2]

Öte yandan, “şehir hastaneleri”yle sağlıkta dönüşüm programı zaten başlı başına bir özelleştirme değil mi?

* * * * *

Coğrafyamızda AKP iktidarı döneminde devlet (ve kamu sektörü) hızlı bir biçimde özelleştirildi. Kamu sektörünün elindeki tarımsal, ticari, mali, endüstriyel içerikli hemen hemen tüm kurumlar (ve şirketler) özelleştirildi. Yabancılara satıldı, yandaşlara ve dini örgütlere devredildi ya da kapatıldı.

Kamunun ve yerel yönetimlerin elinde bulunan taşınır ve taşınmaz mallar da aynı çevrelere devredildi ya da sembolik fiyatlarla satıldı.

1985’ten 2015’e geçen 30 yılda, 67 milyar dolar özelleştirme geliri elde edildi. 271 kuruluş, 1677 taşınmaz özelleştirme kapsamına alındı. Özelleştirme uygulamalarının başladığı 1985’den 2015’e özelleştirme geliri olarak 66.8 milyar dolar elde edildi. Türk Telekom, Tüpraş, Erdemir, Petkim, Bedaş, Ayedaş gibi yüzlerce kurum ve kuruluşun özelleştirildiği 30 yıllık süreçte, yılda ortalama 2.2 milyar dolarlık özelleştirme geliri elde edildi.[3]

Özellikle hükümet 2018’de de varı yoğu satışa çıkardı. Özelleştirme hedefinde 320 ihale varken; 17 kuruluşun yanı sıra 938 taşınmaz, 40 tesis, 10 otoyol ile 2 boğaz köprüsü de özeleştirilme kapsamına alındı.

14 yıl boyunca 101 kuruluşta bulunan kamu payları ile 10 liman, 85 elektrik santrali, 40 işletme, 11 otel/ sosyal tesis, 3 bin 631 taşınmaz, 37 maden sahası, 3 gemi, 6 bin 808 kalem makine-teçhizat, 155 adet isim hakkı/marka ve araç muayene hizmetlerini özelleştiren AKP, özelleştirme hedefini daha da büyüttü. 2018’de aralarında maden ocakları ve şeker fabrikaları özelleştirilmelerinin de olduğu 320 ihaleyi devreye soktu.[4]

İktidarın kamu kaynaklarını birbiri ardına elden çıkarttığı özelleştirmelerin yanı sıra, özelleştirmenin “yeni” bir modeli olan Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinin büyüklüğü de 60.7 milyar dolara ulaştı.[5]

Böylelikle özelleştirmelerle kamusal yarar ortadan kaldırıldı; kliyentalizm (kayırmacılık) ve toplumsal eşitsizlikler derinleşerek yaygınlaştı. AKP bu mevzuda müthiş mahirdi!

AKP ÖZELLEŞTİRİRKEN
AKP VE ÖZELLEŞTİRMETürkiye’de 1986’da başlayan özelleştirme sürecinde 2021’ye kadar 70 milyar dolarlık satış gerçekleştirildi. 2002’ye kadar geçen 16 yılda 8 milyar dolarlık özelleştirme işlemi tamamlandı. AKP iktidarının 19 yılında ise özelleştirme miktarı 62.3 milyar dolara ulaştı.
HİSSELERDEN 39 MİLYAR DOLARÖzelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) verilerine göre, 400’e yakın kuruluşun özelleştirme adı altında sermayelerindeki kamu payları satıldı. 1986’dan 2019’a kadar yapılan 46 milyar dolarlık satışın 39 milyar dolarlık bölümü AKP döneminde gerçekleşti.
ÖZELLEŞTİRİLEN TAŞINMAZLARÖİB verilerine göre, 1986-2021 arasında özelleştirilen kurumlara ait 3 bin üzerinde taşınmaz satıldı. Aralarında TEDAŞ, Sümer Holding, PETKİM, TEKEL, Şeker Fabrikaları’nın taşınmazlarının da yer aldığı 3.9 milyar dolarlık satışların 3.7 milyar dolarlık bölümü AKP döneminde gerçekleşti.
HAZİNE’DEN ÇAĞRILARHazine Bakanlığı’na bağlı ÖİB tarafından Resmi Gazete’de yer alan “Yatırımcıya Duyuru” adı altında arazi satışları sürüyor. 2021’in ilk dört ayında 11 ayrı günde özelleştirme kararları yayımlandı. Geçmişte özelleştirilen 75 arazinin satışı da onaylanarak büyüklükleri 861 bin 898 metrekareye ulaştı. Büyük kısmı turizm bölgelerindeki arazilerin satışından 798 milyon 59 bin 500 TL gelir elde edildi.
272 TRİLYON METREKAREMilli Emlak Genel Müdürlüğü 2020 sonu verilerine göre, Hazine adına tescilli 4 milyon 121 bin 681 adet taşınmaz bulunuyor. Bu taşınmazlarının toplam yüzölçümü 272 trilyon metrekare. Yüzde 77.65’ini ormanlar, yüzde 11.8’ini araziler, yüzde 6.8’ini tarlalar, yüzde 0.37’sini bağ-bahçe, yüzde 0.05’ini maden ve ocak alanları, yüzde 0.03’ünü de tarihi ve kültür alanları oluşturuyor.  
15 YILDA 309 MİLYON METREKARE2005-2020 arasında 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’na göre toplam 309 milyon metrekare genişliğinde 72 bin 53 adet taşınmaz satışı yapıldı. Kurumlara yapılan devirler, trampa (takas), hibe ve teşviklerle elden çıkarılan alan ise 1.5 milyar metrekareye ulaşıyor.
GELİRLER SATIŞTAN5 yılda satışlardan 12 milyar 414 milyon 784 bin TL gelir elde edildiği açıklandı. 2016’da 1.8 milyar TL, 2017’de 2.3 milyar TL, 2018’de 2.2 milyar TL, 2019’da 2.5 milyar TL, 2020 yılında da 3.3 milyar TL değerinde satış geliri elde edildi. Sadece 2020 yılında 8 bin 300 açık artırma ihalesi yapılarak 5 bin 780 adet, 17.3 milyon metrekare taşınmazın satışı tamamlandı.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, özelleştirmeler hakkında, “Tayyip Erdoğan böyle bir yola bugüne kadar tevessül etmemiştir, bundan sonra da etmez” ifadelerini kullandıktan üç gün sonra 209 milyon 456 bin TL’lik özelleştirmeye daha imza attı.[6]

1986’dan 2021’e yaklaşık 78 milyar dolarlık özelleştirmenin yüzde 96’sını tek başına gerçekleştirmeyi “başarı” olarak nitelendiren AKP,[7] 2021’de 413 milyon dolarlık özelleştirme yaptı ve 19 yılda, 62.7 milyar dolarlık satışla AKP iktidarı, “özelleştirme şampiyonu” oldu.[8]

2023’de 3 milyar 914 milyon TL’lik kamu taşınmazını elden çıkaran AKP iktidarı, 2024’ün Ocak ve Şubat’ında toplam 218 milyon 775 bin TL’lik kamu taşınmazını sattı.

2003-2023 döneminde toplam 21 milyar 219 milyon 303 bin TL’lik kamu taşınmazı elden çıkarılırken; Yıllara göre satış tutarları da şöyleydi: 2010’da 135 milyon 994 bin TL; 2012’de 564 milyon 645 bin TL; 2014’de 2 milyar 289 milyon 161 bin TL; 2016’da 615 milyon 324 bin TL; 2018’de 399 milyon 316 bin TL; 2020’de 144 milyon 592 bin TL; 2022’de 7 milyar 597 milyon 244 bin TL; 2023: 3 milyar 914 milyon 583 bin TL.[9]

* * * * *

Özetle Türkiye’nin can damarı tesisleri satan AKP toplam 60 milyar dolar gelir elde ederken;[10] kamunun maden sektöründeki payı yüzde 80’den yüzde 8’e düştü.[11]

19 yılda 62.3 milyar dolarlık özelleştirme yapan AKP’nin ihaleyle sattığı Hazine arazileri 300 milyon metrekareye ulaştı[12], üretime ve istihdama yönelik bir tek çivi çakılmadan 14 şeker fabrikası yok pahasına birilerine peşkeş çekildi.[13]

“Nasıl” mı?

AKP, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi işleminde de kamuyu büyük zarara uğrattı. 14 şeker fabrikasındaki işçilerin tümünü, verdiği söze rağmen mağdur eden hükümet, 14 fabrikanın 13’ünü belirlenen ve gerçek değerin altında olduğu bilinen satış fiyatlarına göre 2 milyar 382 milyon TL daha düşük bir rakama sattı. 11 bin işçi ve yaklaşık 50 bin çiftçi mağdur edildi. Ve bu süreçte firmalara yapılan “peşkeş”in en somut örneği Çorum’da yaşandı. 10 TIR ürünün sözleşmede yer almamasına karşın fabrikayı satın alan şirkete verildiğinin kamuoyuna yansıdı.[14]

Ayrıca dönemin başbakanı Binali Yıldırım, 14 şeker fabrikasının özelleştirilme kapsamına alınmasına karşı yönelen eleştirilere “Özelleştirilecek ama kapatılmayacak” yanıtını verirken; 15 Mart 2018’deki açıklamasında, “Her şeyden önce bilen de konuşuyor bilmeyen de konuşuyor. Şeker fabrikaları özelleştirilince kapatılacakmış, üretim azalacakmış bütün bunlar yalan dolan. Bu fabrikalar daha fazla kapasiteyle çalışacak,” dese de AKP iktidarının özelleştirme uygulamaları bunun tersini gösteriyordu.

2002 öncesinde toplam 8 milyar dolarlık özelleştirme yapılmıştı; AKP’nin iktidara gelmesinin ardından geçen 16 yıllık süreçte sayısız fabrika ve şirket özelleştirilirken bu şirketlerin bir kısmının kapısına kilit vuruldu. Bazı fabrikalar ve işletmeler satın alan kurum tarafından kapatılırken bazıları ise daha özelleştirilemeden kapandı.

2003 Eylül’ünde TEKEL Alkollü İçkiler biriminde çalışan işçi sayısı 3 bin 631’di. Bu birimin de özelleştirilmesi kararının ardından şartnamede tüm işçilerin kıdem ve ihbar tazminatı ile diğer ödemelerinin TEKEL Alkollü İçkiler birimi tarafından karşılanacağı, devrolunacak işçilerin yeni hizmet sözleşmesi ile işe başlayacağı ifade edildi. Ancak özelleştirmenin ardından yapılan hisse devri sonrası bin 700 işçinin görevine son verildi. Özelleştirmeden 6 yıl sonra çalışan sayısı 323’e kadar geriledi.[15]

İlaveten Telekom özelleştirmesiyle Türkiye’nin 21 yılda gördüğü zarar, 97 milyar 800 milyon lirayı buldu ve 20 bin çalışan da işten atıldı.[16]

Konuya ilişkin olarak Haber-Sen eski genel başkanlarından Kemal Keleş, “Türk Telekom’un özelleştirilmesinin esası Türk Telekom’un altyapısına konmaktı. 2005’li yıllarda Türk Telekom’un özelleştirme yoluyla 28-38 milyar dolarlık altyapısına konuldu. Satıştan önceki son üç yıllık kârı 5 milyar dolar, 2004 kârı 1.2 milyar dolar, sahip olduğu 2500 bina ve gayrimenkul ile çok değerli bir kuruluştu. Bu kurum 6.5 milyar dolara yani 4 yıllık kârı karşılığı Hariri ailesine peşkeş çekildi. Üstelik Hariri ailesi bu paranın önemli bir kısmını Türk bankalarından kredi olarak aldı”; Esin Yelekçi, “Türkiye’nin en stratejik, en kârlı kurumlarını özelleştirerek, uluslararası sermayeye ve onun yerli işbirlikçilerine hızlıca peşkeş çekti,” derlerken yine Haber-Sen eski MYK üyesi Osman Köse de ekliyordu: “Türk Telekom’un özelleştirilmesi Türkiye’deki özelleştirmeler arasında en büyük vurgunun, soygunun, talanın yapıldığı özelleştirmedir.”[17]

Bir şey daha: 2004’de Türk Telekom’un özelleştirilmesiyle Türksat AŞ’ye kalan ve 2017 rakamlarıyla döviz karşılığı 260 milyon TL’ye çıkan borç 15 yıldır ödenmedi. Ürdünlü Hariri ailesine yok pahasına satılan Türk Telekom’dan Türksat AŞ’ye kalan ve 15 yılda 260 milyon TL’ye ulaşan borç Hazine’ye “zarar” olarak yazıldı.[18]

Türk Telekom’un yüzde 55’lik hissesinin, 1.6 milyar dolara Varlık Fonu tarafından yeniden satın alınmasını değerlendiren Mehmet Özdağ, “Kârın büyük kısmı yurt dışına çıkarıldı, geride kalan borçları vatandaş ödeyecek,”[19] dedi.

Ve SEKA’nın özelleştirilmesi!

Özelleştirme öncesi SEKA’ya yatırım yapılmayarak üretim ve kapasite kullanım oranları geriletilmişti. Dahası 23 ay işletmeye hammadde bile verilmeyerek Türkiye’nin en ileri selüloz üretim teknolojisi atıl hâlde bekletildi.

SEKA’nın bilanço zararı konusunda da benzer bir yöntem izlenmiş, özelleştirme dolayısıyla işten çıkartılan işçilere ödenen kıdem tazminatları “zarar” olarak gösterilmiştir.[20]

Oysa kamu yatırımları açısından sosyal fayda yaklaşımı esastır. SEKA soygununun görünmez kıldığı buydu!

* * * * *

Türkiye’yi krize sürükleyen AKP iktidarının halının altına süpürdüğü sorunlar görünür hâle geldikçe devletin harcamaları da çoğalıyor. Bu nedenle oluşan büyük kaynak ihtiyacı kapsamında özelleştirme de önemli bir araç olarak kullanılmaya devam ediyorken; yurtdışından kaynak bulamayan iktidar özelleştirmelere sarıldı.

Böylece kamu kaynaklarını hızla haraç mezat satışa çıkarıp özelleştirerek tekelci sermayeye peşkeş çeken hükümet özelleştirme yağmasını sürdürürken; “Amaç rezervleri yerine koymak. Halk kaybetti, Körfez ülkeleri kazanacak,”[21] diyen ekonomist Güldem Atabay, kuşkusuz haklıydı.

Yağma yerel yönetimler eliye de sürüyor. Örneğin AKP’nin İstanbul ilçe belediyeleri 2024’ün ilk üç ayında 1.2 milyar TL’lik araziyi özelleştirdi. Ayrıca AKP’li 10 belediye taşınmazlarını satılığa çıkardı. Belediyelerin öne çıkan arsa satışları şöyleydi: Başakşehir Belediyesi 270 milyon TL, Kâğıthane Belediyesi 72 milyon 952 bin TL, Tuzla Belediyesi 10 milyon 369 bin TL, Pendik Belediyesi 75 milyon 203 bin TL.[22]

Özelleştirme İdaresi, Fenerbahçe Kalamış Yat Limanı için bir kez daha ihale tarihi belirlerken toplamı 107 bin metrekareden fazla 10 değerli taşınmazı da satışa çıkardı.[23]

Bunlar böyle olunca…

Şekerde özelleştirme yokluk ve zam getirdi. 2022’de şekerin kilogram fiyatı, kamu fabrikalarında yüzde 64, özel fabrikalarda ise yüzde 100’ün üzerinde zamlandı.[24]

Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin ardından iflas ve icra pancar çiftçisinin kaderi oldu. Yozgat’ta pancarı tarlada kalan bir çiftçi borçlu olduğu kişiye ödeme taahhüdünü yerine getiremediği için hapis cezası aldı.[25]

2017’deki ihalede 20 milyon TL teklif edilen Akhisar Sigara Fabrikası 12 milyona satıldı. 2019 Ağustos’unda Erdoğan’ın onayladığı özelleştirmeyle fabrika değerinin altında el değiştirdi.[26]

Kütahya Şeker Fabrikası’nı 23.8 milyon TL’ye devletten satın alan Kiler/ Torunlar ortaklığının Ocak-Eylül 2023 dönemi kârı belli oldu. Fabrika, şirketlere 9 ayda toplam 197.5 milyon TL’lik kâr getirdi. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imam hatipten arkadaşı Aziz Torun’un sahibi olduğu Torunlar ile eski AKP Milletvekili Vahit Kiler’e devredilen Kütahya Şeker Fabrikası, şirketlerin yüzünü güldürdü.[27]

Özelleştirme soygunu özetle buydu, böyleydi!

18 Mart 2025 23:38:59, İzmir.

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights