Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Ortadoğu devletlerinin sınırlarını cetvelle çizen kadın olarak bilinen Gertdude Margaret Lowthian Bell önemli bir İngiliz ailesine mensuptu. İlk ve orta öğrenimini Londra’daki çeşitli okullarda tamamlayan Bell, tarih okumak için Oxford Üniversitesi’ne gitmeye karar verdi. Bu üniversiteden birincilikle mezun olmayı başaran ilk kadın oldu.
Bell çok yönlü bir kadındı, yazar, arkeolog, kaşif, dilbilimci, fotoğrafçı, dağcı ve seyyahtı.
Avrupa ve Ortadoğu’ya çok sayıda seyahatlerde bulunmuştur. Daha sonraki süreçlerde dağcılık sporuyla ilgilenmiş, dünya turuna çıkmıştır. Bell, 1897- 1898 ve 1902- 1903 olmak üzere iki kez dünya turuna çıkmıştır.
Bell 1899 yılında Kudüs’e yaptığı ziyaretten sonra Arap kültürüne karşı büyük bir sempati ve ilgi duymaya başladı. Araplar da bu ilgisine karşın kendisine “Çölün Kızı” ve “Irak’ın Taçsız Kraliçesi” isimlerini verdiler.
Türk yazar, çizer ve tarihçilerine göre Bell, Osmanlı – Türk düşmanı ve İngiliz casusuydu.
Yine Türk tarihçilerine göre “Bell’in aşık olduğu Binbaşı Dick Doghty-Willie, Çanakkale Savaşı’nda vatanını müdafaa eden bir Türk askeri tarafından vurulmuştur. Hayatının en acı haberlerinden birini o dönemde alır.
Bell Gelibolu yarımadasına özel izinle girer ve sevdiğinin mezarı başında intikam yemini eder. Hayatı boyunca hiç evlenmemiştir. Sevgilisinin intikamını Türklerden almak isteyen Bell’in artık tek amacı Osmanlı Devleti’ni dağıtmak olmuştu. 1915’te Osmanlı’ya karşı ayaklanma başlatmak üzere Kahire’de kendisi gibi ajan olan T.E. Lawrense ile çalışmaya koyuldu…
Osmanlı Devleti var olduğu sürece içeride ve dışarıda birçok düşmanla karşılaştı. Bunlar arasında bir isim vardır ki Türk milletine beslediği kini ve yaptıklarıyla tarihe geçen tek başına koca imparatorluğu parçalayan Ajan Gertrude Bell’dir. Gertrude Bell elinde cetvelle Ortadoğu ülkelerinin sınırlarını çizen, ülkelere kukla krallar oturtan bir kadın olarak tanındı.
(Yeni Çağrı – Necati Aydın)
Fransızca, Almanca, İtalyanca, Arapça, Farsça, Türkçe, Kürtçe bildiği için Türkiye, Kürdistan, Irak ve Suriye’yi boydan boya dolaşarak halklarla ilişki kurdu, aşiretleri, nüfus gruplarını, kervan yollarını yeraltı ve yer üstü kaynaklarını, su yollarını, su kuyularını tespit ederek haritalarına işledi.
Mezopotamya bölgesinin bereketli toprakları, yeraltı ve yerüstü zenginlikleriyle, sömürgeci güçlerin her dönem ilgi alanları olmuştur ve bu vesileyle büyük emperyalist güçler tarafından bu coğrafyada yapay devletler oluşturulmuştur.
İngiltere bu yapay ülkelerin sınırlarını çizerek hegemonyası altına aldı.
Türkler sınırlarının cetvelle değil kanla çizildiğini söylüyorlar.
Madem ki sizin dediğiniz gibi ise neden yüzyıldır seksen iki, seksen üç plaka kodu verdiğiniz Musul ve Kerkük misakı milli sınırları içerisinde değildir, Kırcaali, Sofya, Silistre, İskeçe, Gümülcine, Dedeağaç, Selanik,… daha nerelere sahip çıkıyorsunuz ama Bell’in çizdiği haritanın dışına çıkamıyorsunuz.
Balkan kökenli bir imparatorluk olan Osmanlı’nın mirasçısı Türkiye’nin Balkanlar’da esamesi okunmuyor.
Ortadoğu’nun yeniden paylaşımının gündemde olduğu bu günlerde II. Sykes Picot anlaşmasıyla günümüz büyük emperyalist güçleri Ortadoğu haritasını sanki bir kez daha değiştirecekler ve taşlar yerine oturacaktır.
Halkları, inançları, aileleri bölen bu fay hattında patlamaya sebep olacak kadar enerji birikti.
20. yüzyılın başında genelde dünyayı özelde Ortadoğu’yu Sykes Picot ve Sevr antlaşmalarıyla İngiltere ve Fransa şekillendirirken 21. yüzyılda bu görevi Amerika, Büyük Ortadoğu Projesi ile şekillendirecek.
Ortadoğu’da yaşayan herkes önümüzdeki aylarda ve yıllarda hesabını ona göre yapmalı, kendini ona göre konumlandırmalıdır.