Ana SayfaNIVÎSKARÊNNelson Mandela ve mücadelesi 

Nelson Mandela ve mücadelesi 

Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız 

Nelson Mandela 18 Temmuz 1918 tarihinde Güney Afrika’nın Doğu Cape Eyaletindeki Mthatha’ya çok uzak olmayan Mbasha Nehri kıyısındaki küçük bir köy olan Mvezo köyünde doğdu. Bu köy Nelson Mandela’nın doğum yeri olarak bilinir.  

Mandela ailesi Kosa dilini konuşan Tembu kabilesi üyesidirler. Nelson Mandela’nın babası Gadla Henri Mandela kabilenin lideriydi.  

Mandela, Fort Heyr Üniversitesinde okurken siyasi olaylara karıştı. Bir öğrenci boykotunu organize etme gerekçesiyle okuldan uzaklaştırıldı. 

Bir süre madenlerde polis memurluğu görevinde bulundu. Bu sırada yarıda bıraktığı üniversite tahsiline uzaktan eğitim yoluyla devam etti.  

1942 yılında Vitvaterstrand Üniversitesi’nin hukuk bölümünü bitirerek avukatlık yapmaya başladı ve ülkenin ilk siyah avukatı olma unvanını aldı. 

Ocak 1962 yılında ırkçılığa karşı verdiği mücadeleye destek bulmak için ülke dışına çıktı. Afrika ülkeleri ve sosyalist ülkelerden silah ve para yardımı temin etti. 

Ülkesine döndüğünde arkadaşlarıyla birlikte izinsiz yurtdışına çıkmak, halkı kışkırtmak, sabotajlar ve suikastler düzenlemek iddialarıyla yargılandı. 

Halkın tamamının temsil edilmediği ve beyazların temsil edildiği parlamentonun çıkardığı kanunlara uyumak zorunda olmadığını savundu. Beyaz yönetim tarafından 1964’te ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. 

Bu davranışıyla ırk ayrımına karşı mücadele eden Afrikalı siyahların simgesi oldu. 

Nelson Mandela, dünyanın en ünlü siyasi mahkumu olarak anılmıştır. 

Güney Afrika’da Robben adası (Fok Adası)nda 27 yıl hapiste kaldıktan sonra 1980’li yıllarda, ırkçılığa karşı mücadelenin bütün dünyada yoğunlaşması üzerine adı duyuldu.  

1990 yılında devlet başkanı De Klerk, ANC’ye (Afrika Ulusal Kongresi) konan siyasi yasağı kaldırdı, Mandela şartsız olarak serbest bırakıldı. 

De Klerk beyazları, Nelson Mandela ANC’yi ikna etmişlerdi. 

Mandela’nın serbest bırakılmasına Güney Afrika’da siyahların yanında beyazlar da sevindi. 

Mandela’nın “Mücadele benim hayatımdır. Hayatımın sonuna kadar siyahların bağımsızlığı için mücadele edeceğim” demesi, halk arasında onu bayraklaştırdı. 

Bu büyük lider şayet Türkiye’de mücadele etmiş olsaydı, ömrünü ya İmralı adasında ya Silivri’de ya da Diyarbakır zindanında tüketirdi. 

Şayet zindandan kurtulmayı başarsaydı dahi Afrika’daki beyazlar gibi alkışlanmaz, buradaki beyazlar tarafından linç edilirdi. 

Umut hakkı tanınmaz, terörist başı ilan edilirdi. 

Mandela ayrımcılık karşıtı mücadeleyi siyahların özgürleşmesi ile sınırlandırmadı, dünyanın dört bir tarafında ayrımcılıkla mücadele edenlere de destek verdi. 

Türkiye’de Kürtlere yapılan ayrımcılıkları gerekçe göstererek 1992 yılında Atatürk adına verilen Uluslararası Barış Ödülü’nü almayı reddetti. 

Mandela 27 yıllık cezaevi hayatından üç yıl sonra yapılan seçimleri kazanarak iktidara geldi ve Güney Afrika’nın seçimle işbaşına gelen ilk siyah başkanı oldu. 

Dünyada saygı duyulan önemli devlet adamlarından biri olan Nelson Mandela ezilen, sömürülen, ırkçılığa, ayrımcılığa maruz kalan halkların yanında yer alarak mücadelesini sürdürmüştür.  

Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Burundi ve diğer Afrika ülkeleri de barış müzakerelerinde yer aldı. 

Vermiş olduğu mücadele sonucunda 1993 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü. 

Direnişiyle ayrımcılığa, ırkçılığa maruz kalan halklara umut olan Madiba’nın (Nelson Mandela’nın lakabı) ektiği özgürlük tohumları halkların özgürlük bahçesinde yeşermeye devam edecek. 

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights