Askeri darbelerin temellerini oturttuğu faşizmin kurumsallaşıp kurumsallaşmayacağı 16 Nisan referandumunda belli olacak.
AKP-MHP faşist ittifakı yarattıkları kanlı düzenin sonunun gelmemesi için tüm enerjisini bu referanduma harcamaktadır.
Hasan Işık / Tüm yazıları için buraya tıklayın
Bu uğurda binlerce insanın canına hiç acımadan kıydılar. Kürt illerini besledikleri IŞİD canileriyle cehenneme çevirdiler. IŞİD’in kolunun uzanamadığı yerleri bizzat kendi kolluk kuvvetleriyle cehenneme çevirdiler. Ama yine de tüm yıkım ve Kürt düşmanlığı referandumda Evet çıkmasına yetmiyor.
Yine bu Newroz’da bir serhildana tanık oldular. Çünkü egemenler hala Dehak olduklarında Kürtlerin de defalarca Kawa olacağını anlamadılar.
Kürt düşmanlığından istediğini elde edemeyen faşist iktidar ve lideri yönünü batıya çevirdi. Hedefine batıyı koydu. Elbette ki batıyı bilinçsiz olarak hedefine koymadı. Saltanat özentisi içinde olan Erdoğan saray oyunları kurguladı. Bir taşla bir sürü kuş vuracağını düşündü.
Birincisi, Haçlı-Hilal çatışmasını sıcak tutup Türkiye’de bir İslami cephe oluşturup oyları batıya karşı Evet’e kanalize etmek istedi.
İkincisi, batıyla devamlı çatışarak Müslüman özellikle de Sünni İslam’ın silahşorluğuna soyunduğunu göstererek güya halife sıfatlarını üstünde topladı.
Üçüncüsü, Erdoğan ve yoldaşları altından kalkamayacakları o kadar insanlık suçları işlediler ki bunların bir gün batı tarafından önüne konacağını gördü. Bu sebeple Erdoğan, batıyla bütün bağlarını koparıp bağımsız bir diktatörlük inşa etmek istiyor. Ancak Ortadoğu’nun yeniden şekillendiği bu dönemde Kürt soykırımı hayali kuran, IŞİD ve diğer cihatçılarla abi kardeş olan, şehirleri bombalayıp insanları işkenceden geçiren, Batıyı cihatçılarla tehdit edenlerin hesap verme günü yaklaşmıştır.
