Site icon Rojnameya Newroz

KÜRDİSTAN’DA, BUGÜN İYİ Kİ ÖSP VAR!/ SİNAN ÇİFTYÜREK

 

 

Özgürlük ve Sosyalizm Partisinin (ÖSP) Dördüncü kuruluş yıl dönümünde daha güçlü bir ÖSP için mücadeleyi yükseltelim!

21 Aralık 2011’de kuruluşu ilan edilen ÖSP, dört yılı geride bırakarak beşinci yılına adım atıyor. Dönüp geriye baktığımızda birçok açıdan “İyi ki ÖSP’yi kurduk” diyoruz. Dahası kadrolarımızın genel ortak kanaati; “ÖSP’nin kuruluşunda geç kaldık keşke daha önceden kurabilseydik” yönünde!

ÖSP’nin kuruluşunun üzerinden geçen dört yılda neler yaptık-yapamadık bunlar bu yazının konusu değil. Bunları bir ay önce gerçekleştirdiğimiz ÖSP II. Genel Kongre’sine sunulan MYK raporunda özetledik. Burada daha çok Kürdistan’da ÖSP’nin kuruluşunun gerekliliği ve atılan adımın önemi üzerinde duracağız. Ancak önce rejim tarafından yakılıp yıkılan kentlerimizin, yeniden kitlesel göçe mecbur bırakılan halkımızın mevcut durumu üzerine birkaç şeyi belirteceğiz.

I – Daha öncede sıkça belirttiğimiz gibi 7 Haziran seçimleri sonrasında, Türk devlet ve hükümeti Kürdistan’da halkımıza açılan savaş eşliğinde yeni bir konsepti devreye soktu. Devlet de (Ordu başta olmak üzere bürokrasi) AKP hükümeti de 7 Haziran ile açığa vuran sonuçları özellikle Kürdistan boyutunu kabul etmedi. Bu sonucu değiştirmek için de her yol denendi, deneniyor. Sokağa çıkma yasakları eşliğinde tanklarla, TOMA’larla yanı en modern savaş araçlarıyla kentlerimizde askeri operasyonlar yapılıyor. Tankların namluları sokakları, caddeler baskılamakla yetinmiyor evlerin pencerelerinden içeri sokularak operasyonlar sürdürülüyor. Kentlerimiz boşalıyor, ulusal bilincin en yüksek olduğu kentlerimiz tarihi değerleriyle yakılıp yıkılıyor, insanlarımız katlediliyor, devlet hergün ne kadar insanımızı nasıl da öldürdüğünü anlatmakla övünüp duruyor.

Öncelikle bu süreçte yaşamını yitirenlerin anıları önünde saygıyla eğilir ailelerine başsağlığı dileriz. BM ve uluslararası insani kurum ve vakıfları, Türkiye ilerici, demokrat, devrimci kamuoyunu bu vahşete “DUR” diyerek sesini yükseltmeye çağırıyoruz.

Devlet ve AKP hükümetine, 100 yıldır baskı ve askeri yöntemlerle sonuç almadın bundan sonra da almazsın. Bu gerçekten hareketle operasyonları bir an evvel durdurmaya çağırıyoruz.

PKK’ye ise, silahlı özerklik denemelerinin barikatlar eşliğinde ilanını yanlış olduğunu, halkımızın ulusal özgürlük davasına zarar verdiğini ve sonlandırmaya çağırıyoruz. Milyonlarca oy alan ve 100 civarında belediyeyi kazanmış bir siyasal hareketin elini siyaseten güçlendirmek, sivil siyasetle çözümde yol alabilmek için barikatları sonlandırmaya, silahlı özerlik ilanını geri çekmeye çağırıyoruz.

Kuzey Kürdistan’da siyasi statü ve ana dilde eğitim, halkımızın ve diğer ezilen halkların anayasal kabulü gibi adımları devlete attırabilmek için de; Kürdistanlı tüm parti, STK ve bağımsız şahsiyetlerin ortak iradesiyle meydanlarda demokratik tepki ve talep seslendirilmeli diye de çağrıda bulunuyoruz.

II – ÖSP’yi kurduğumuz da, “yazık size ve emeğinize! Siz iyi kadrolarsınız ama artık sosyalizm bitmiştir hele Kürdistan’da hiç mi hiç karşılığı yoktur”  türünden telkinde bulunan epeyce dostlarımız oldu. Bunlar yüzümüze söylenenler kim bilir arkamızda “bunlar keçileri kaçırmışlar” türünden daha neler söylemediler ki! Biz aldırmadık “arkamıza bakmadan yürüyeceğiz” dedik ve bugüne geldik.

Bugün, tüm imkânsızlıklara rağmen İkinci Genel Kongresi’ni, gerek Kürdistan’ın dört parçasından gerekse Türkiye sosyalist hareketinden temsilcilerin katılımıyla zamanında gerçekleştirmiş bir ÖSP var! Artık sadece Kuzey’de değil Kürdistan’ın diğer parçalarında da Kürdistanî bir komünist parti olarak politikalarıyla tanınmaya başlanan bir ÖSP var. Elbette uluslararası komünist hareketle ilişkilenme yönünde atmamız gereken adımların dolayısıyla ciddi eksikliklerimizin bilincindeyiz.

Bugün, Birinci Kongre sonrası yaşanan kimi parti içi sorunlara rağmen, İkinci Genel Kongresi’nde Parti Meclisini ve Kongre sonrası Merkez Yürütme Kurulu’nu büyük oranda yenileyerek yoluna devam eden bir ÖSP var! ÖSP’nin kuruluşunda ve örgütlenmesinde emeği olan ama kendi iradesiyle ÖSP ile yollarını ayıran kimi yoldaşlara emeklerinden dolayı teşekkür eden, dahası kendilerine kapılarını açık tutan bir ÖSP var! Çünkü ÖSP, herhangi bir kadro ya da kadroları safındayken “iyi, yetenekli” ayrıldığı gün ise derhal “kötü, işe yaramaz” şeklinde nitelenen kimi sol grupların anlayışını asla benimsemedi.

Bugün, İkinci Genel Kongre sürecine sunulan yazılı-sözlü tartışmalar ışığında iki gün süren Malatya ÖSP Birinci Genel Konferansı ile de parti iç demokrasisini güçlendiren bir ÖSP var! Saflarında iç demokrasiyi güçlü işleten, işletecek olan bir ÖSP’nin Kürdistan siyasetinde de iç demokrasi çıtasının yükseltilmesine katkıda bulunacağı muhakkaktır.

Bugün, kuruluşundan günümüze kadar Kürdistan parçalarında, ulusal özgürlük mücadelesinin bileşeni olan partilerimize takım tutar gibi yaklaşmayan, hepsine doğrusuna “doğru” yanlışına “yanlış” diyebilen bir ÖSP var! ÖSP,  dışındaki ulusal demokratik tüm partilerimize eşit mesafede yaklaştı. Birini diğerine karşı “benim takımım” tavrıyla tutmadı, yanlışlarına “evet” demedi. ÖSP, 1990’lı yıllarda küresel çapta siyasette hâkim eğilim haline gelen sol liberalizme nasıl kendini kaptırmadıysa, Kürdistan siyasetinde de güçlü/etkin olanın gölgesine de asla sığınmadı.

Önemlisi bugün; Kuzey Kürdistan’ın tek komünist partisi olarak tüm sosyalist/komünist kadro ve gruplara “Kürdistan’da güçlü bir Ülke komünist partisini yaratalım” hedefiyle birleşmeye/ortaklaşmaya” çağıran bir ÖSP var!

Bu çağrı gereği, II. Genel Kongrenin, “birey veya grup Kürdistanlı tüm komünistlerin, sosyalistlerin ortak kongresine dönüştürülmesinde yeni bir hamle olması” hedefi belirlendi.  Bu hedef uğruna çabamız Kongre öncesinde olduğu gibi sonrasında da devam edecek.

Somutta da; Cigerxwin’dan Yılmaz Güney-Dr. Şıvan (Sait Kırmızıtoprak)-Avni Gökoğlu-Urfan Alpaslan-Mazlum Doğan’a uzanan ulusal özgürlük ve sosyalizm değerlerini kucaklayan, sentezleyen ÖSP’ye ulaşma hedefimiz devam ediyor. Dolaysıyla Marksizm, Leninizm içi ideolojik farklılıkları bağrında taşıyan, 19. ve 20. yüzyıl komünist, devrimci, ilerici tüm değer ve birikimine sahip çıkan ama hiçbirini birebir aynen tekrarlamadan kendisi olmayı hedefleyen Ülke komünist partisinde ortaklaşalım diye çağrımız var!

III  ÖSP, dün küresel çapta esen ve Kürdistan’da da etkisini derinden hissettiren neoliberal  siyaset rüzgârına karşı durarak kuruldu. SSCB ve Sosyalist Blok yıkılmış, bu yıkım ile birlikte insanların hayalleri/ütopyaları önemli ölçüde darbe almış; ideolojiye hayır, ideolojik parti evresi kapandı” neoliberal söylemin Kürdistan’da da güçlü estiği süreçte “ben ideolojik partiyim” diye haykıran ve Marksizm-Leninizm’i savunan bir ÖSP gerçeği var. Bugün artık mızrak çuvala sığmadığından ekonominin patronlarının bile kapitalizmi eleştirmeye başlaması karşısında acaba dün bizi alaya alanlar ne düşünüyorlar?

“Kapitalizm, artık sadece işçilerin, sömürülenlerin, sosyalistlerin bilincinde değil giderek insanlığın bilincinde ve vicdanında da yargılanır hale geldikçe; sınıflar arası eşitsizlik olağanüstü büyüdükçe; küremiz, dolu dizgin geliştirilen tüketim toplumunun yükünü kaldıramaz hale geldikçe … Gates’ler, Stiglitzler, Koçlar, Eczacıbaşılar bile kapitalizme karşı tepki vermeye başladılar. Örneğin;

Dünyanın en zenginlerinden Bill Gates, ‘kapitalizm bizi iklim değişikliğinden kurtaramaz. Çare sosyalist politikalar’ diyecekti.

Dünya Bankası eski Baş ekonomisti ve Clinton’ın ekonomi danışmanı Joseph e Stiglitz’de ‘Küreselleşmede Büyük Hayal Kırıklığı’ adlı kitabında, kapitalist düzeni özellikle serbest piyasa iddialarını ağır bir şekilde eleştirerek serbest piyasa iddialarına “hikâye” demişti.

Peter F. Drucker, Alvin Toffler gibi bir dizi liberal yazar ve araştırmacı da Stiglitz benzeri görüşlerle mevcut kapitalizmi eleştirerek kapitalist düzeni savundular! Şimdi Türkiye’de de bu kervana en büyük sermaye grubunun temsilcileri Koç, Eczacıbaşı, Bodur grupları katıldı.

Ali Koç,  ‘Eşitsizliğin ortadan kalkması için kapitalizmin ortadan kalkması gerekir. Ben en azından eşitsizliğin minimum seviyeye indirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Gerçek sorun kapitalizmdir’ (15 Kasım 2015) dediği iddia ediliyor.

Bülent Eczacıbaşı, ‘Geleceğimizi tehlikeye düşüren sonuçlar var. Bunu bugünden fark etmemiz gerekiyor. Değişme zorunluluğu yine karşımızda. Bir değişimin olması gerektiği kesin. Ancak bu değişimin ne yönde olması gerektiği konusunda çok tartışmalar var. Kapitalizm insanlık için istenen sonuçları vermedi, veremedi. Ne şekilde değişmesi ve yerini neyin alması gerektiği konusunda dünyada tartışmalar sürüyor derken;
Kale Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Bodur Okyay’da, ‘Bir türlü azaltılamayan gelir adaletsizliği, terörün yolculuğunu hızlandırdı. Ya vahşi kapitalizme bir dur deyip refahı yeryüzüne yayacak bir kapsayıcı büyüme dönemine geçeceğiz ya da terörün yarın hangi başkentin kapısını çalacağına dair papatya falı açmaya devam edeceğiz’ açıklamasını yaptı.” (Kapitalistlerin, Kapitalizm Eleştirisi ve Sosyalist Alternatif! 22-11-2015 Sinan Çiftyürek başlıklı yazımdan)

IV – Artık bir ÖSP gerçeği var, mesele bu gerçeği ulusal özgürlük ve sosyalizm mücadelesinde büyütmemizde!

Şimdi, sokakta, işyerlerinde halkımızın ulusal özgürlük talepleri, işçi emekçilerimizin ekonomik sosyal talepleri uğruna mücadeleleri içerisinde ÖSP’yi büyütmemizde. İkinci Kongremizin de önümüze koyduğu en önemli hedef budur.

Şimdi, ÖSP’yi ulusal özgürlük bilincinin güçlü olduğu iç Kürdistan’da örgütleme zamanı.  İkinci Kongre’den Üçüncü Kongreye bu alanda mutlaka adım atmalıyız.

Şimdi, ülkede ve yurtdışında kadrolarımız arasında parti programı, kongre kararları ve Parti Meclisi kararları doğrultusunda ortak siyaset dilini yakalama zamanıdır. Ortak politik dilin oluşumunda pratiğin katacağı içeriğin yanı sıra parti içi eğitime de önem vereceğiz. Mevcut kadro yapımızla kan ter içerisinde kalacağız ama daha güçlü bir ÖSP yaratarak III. Genel Kongreye varacağız.

İyi ki ÖSP’yi kurduk, iyi ki arkamıza bakmadan yürüdük!, yürüyoruz!18-12-2015

canbegyekbun@hotmail.com

 

 

Exit mobile version