İngilizcede control freaks denilen ve de 1960’lardan sonra özellikle psikanalistler tarafından kullanılan control freaks (kontrol delisi) Fransız psikanalistler tarafından da maniaque du contrôle (kontrol etme manyaklığı) olarak görülmektedir.
Her şeye karışan, kontrol edemeden duramayan bazı kişilerdeki bir tutkunluk hali olarak belirtilmektedir günümüz modern psikanalistleri tarafından da…
Psikanalist Roland GORI’ye göre “Control freaks n’ont rien de créatures effrayantes. Des gens monstrueusement pris dans une obsession compulsive du contrôle”. (Kontrol manyağı bir şey korkutucu yaratıklardır. Kontrol delisi canavarca kontrolü ile compulsive (zorlayıcı) olarak saplantıya yakalanırlar. Fazlaca Fransızca alıntı yapmadan Türkçe olarak yazayım. Roland GORI’nin belirttiğine göre “Kontrol delisi kendini kayıp ettiğinde – çığırdan çıktığında tamamen tehlikeli bir ortama girer…”
RTE’nin konuşmaları, davranışları, hal ve hareketleri, mimikleri vb. gibi iyice incelendiğinde bir control freaks göze çarpmaktadır diye düşünüyorum. Çünkü RTE kadınların kaç çocuk yapacağına emrivaki davranışlar içerisinde kalarak karışıyor, genç kadınlarımıza dans edeceğinize [AB’ye girmeye de yok demiyor(!) Putin’e bizi de BRICE paktı oluşumuna alın diyor. Çinlilerin ve Rusların da dans etmeye yatkın toplumlar olduğunu biliyordur herhalde ..?(!) ‘Kır atın yanında duran ya huyundan ya da suyundan alır’. Avrupa’da bazı insanlar hem kiliseye gidiyor hem de dans ediyor, hem dans eden hem de fatiha okuyan genç Müslüman kızlarımız da yok değil herhalde..? Çünkü bu dünyada yok yok. Yunus EMRE’nin şu şiirinde dediği gibi “(…) Geçmedi mi intikamın öldürüb / Çürütüb, gözüme toprağ doldurup / Hiç Yunus’tan değdi mi sana ziyan? Bir elde kadeh, bir elde Kuran; / Bir helaldir işimiz, bir haram, / Şu yarım yamalak dünyada / Ne tam kâfiriz ne tam Müslüman!”] fatiha okuyun diyor. A’dan Z’ye her şeye karışıyor, hoşuna gitmeyen davranışlara kızıyor ve azarlıyor, hatta hapse attırıyor, öğretmenleri tehditle mitinglerine gelmeye zorluyor. Eğer şu benzetmeler uygun düşerse ‘Bana benze! Benim gibi ol ! Benim gibi ye, iç (…) yat, kalk! ‘içerikli emir kipli emir cümlelerini çok çok kuruyor…
Çankaya Köşkü yetmiyormuş gibi günlük masrafı bilmem kaç yoksulun karnını doyurabilen sarayından “99. Allâh” olmaya aday(!) bir hayalperestliğe sevinerek havalar atıyor… Özetle korkunç ve tehlikeli davranış, hal ve gidişat manevraları yapıyor. Tarafsız olması gereken bir cumhurbaşkanı gibi davranmıyor, kendi onayladığı anayasada belirtildiği halde ve de yemin ettiği halde… Vatandaşlık kavramını beğenmediği ve kulluk, ot gibi bir ot oğlu [1] ot insan tipi istediği apaçık ortada ki iş kişinin aynasıdır. Mesleğim psikanalist olmadığından bu konuyu psikanalistlere bırakıyorum.
Sondan söyleyeceğimi baştan söylersem; bu saray meraklısı Hypere controleur (aşırı derecede kontrolcü) hemen gitmelidir ki eğer gitmez ise çığırından çıkarak çok çok tehlikeli olacaktır. “Maazallâh” (Allah korusun) coğrafyamız insanlarını çok çok kötü günlere sürükleyecektir…
“”Bu saray mukimi hemen gitmelidir, Abbas yolcu olmalıdır”. Edi bese! Yeter artık! Dense iyi olacak. Ki, umarım böyle olur. 7 Haziran’da bakalım, görelim! Gerçekten kul muyuz yoksa vatandaş mı..? Böylesi bir zihniyet nasıl olurda on yıllarca “sırtımızda boza pişirir”?!
“Yetmez ama yinede” RTE’yi destekleyenler ve de bu kontrol delisini iktidara taşıyanlar YANILDIKLARINI görmeliler. ‘Biz ettik siz etmeyin’! Diyerekten çağrı yapmalılar.
Tarihsel olarak incelendiğinde bütün diktatörlerin ruhi hallerinin kaynağı control freaks’tır.
Ülkeyi torba yasalarla, iç güvenlik yasaları ile adeta cehenneme çeviren, “Yakın geçmişe kadar askeri vesayetin güdümünde olan, bugün ise direk hükümete bağlı, yargı ve yasamayı bir kenara atarak, yani yürütmeye bağlı polis devletinin şiddetinde olan, MİT’e sınırsız yetkiler tanıyarak”, Recebiye Cemhariyesi’nden Recebiye İstihbarat Cumhuriyeti’ne gitmek isteniliyor.
Bu Kral-Sultan’a bu günde yarına kalmadan, YARIN ÇOK GEÇ KALINMIŞ OLUNUR, DUR! Demek olmaz ise olmaz coğrafyamız her adült (yetişkin) insanının bir vatandaşlık borcu olarak kabul edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Eğer gerçekten kul ve kullaşmış değil isek; bir vatandaş isek; Ot gibi bir vatandaş olmak istemiyor isek, bu 7 Haziran 2015’te yapılan seçimde bir kıral-sultan olmak isteyen RTE’nin partisi AKP denilen KARA partiye oy vermemek olmalı.
Tek bir seçenek önümüzde durmaktadır ki, bu seçenekte olmaz ise olmaz olarak önümüze gelmiştir. HDP’ye oy vererek %10 barajını aşmak olmalı. Başkada bir seçenek olduğunu hiç kimse ileri süremez diye düşünüyorum..? Tam tersi bir durum felaketin habercisidir. Eğer ‘amacımız üzüm yemek bağcıyı dövmek değil’ se… CHP’ye oy vermekle bu askeri vesayetin adamı RT Erdoğan’ın ve AKP şürekasının yapmak istediklerini önlemek mümkün değildir… CHP’nin de askeri vesayet rejiminin sözde “siyasi partiler”den birisi olduğu her an akılda tutulmalıdır… CHP ve MHP koalisyonu da felaketin habercisidir.
[1] “Devlet bir tasmadır ki, amacı etobur bir hayvan olan insanı zararsız hale getirmek ve onu bir ot obur gibi davranmaya zorlamaktır”. – Arthur Schopenhauer’den alıntı yapan Fikret BAŞKAYA – Özgür Üniversite