Site icon Rojnameya Newroz

İŞÇİ GÖKHAN GÜNEŞ’İN KAÇIRILMASI VE NİHAYETİNDE “FAİLİ MEÇHUL” KAÇIRMALAR

Kaçırılıp öldürülmediğinde kaçırılma denilir, eğer öldürülüp de failleri belli olmasaydı faili meçhul cinayet sayılacaktı. Peki ya “faili meçhul” sayılan kaybetmeler, cinayetler hem de 1990’larda sayısı 20 binlere ulaşan bir rakam nasıl olur da “faili belirsiz” olur? Buna kim inanır? Biraz aklı, hukuku, merhameti, vicdanı olan inanabilir mi?

Fevzi Kartal / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

Yurtsever Sosyalist İşçi – 14

Teşkilat-ı Mahsusa’nın faili meçhul cinayetlerinden tutunuz günümüze varıncaya kadar yapılan faili meçhul cinayetlerin nasıl olur da failleri bulunamaz? Bir gece ansızın Sabahattin Ali kaçırılır, Uğur Mumcu… ve daha nicelerinin belli olan failleri bulunamaz.

Sıradan insanlar, kapkara cehalet dolu ve psikolojik bozukluktan kaynaklı bazı adam kaçırma ve yok etme eylemleri düzenlenebiliyor ama bu sıradan cahiliye olayları az denecek kadar azdır. Güneş’in polis tarafından kaçırılması ve Güneş’in anlatımları sırandan bir grubun kaçırma olayına benzemiyor. Hele de cumhurbaşkanının ve içişleri bakanının tehditler savurduğu bir iktidar erkinde bu kaçırma olayları sıradan bir kaçırma sayılamaz. Cinayet şebekelerinin muhalefet partilerinin sözcülerini, başkanlarını açık açık tehdit ettiği bir devlette bu kaçırma ve kaçırılanlar sıradan olabilir mi?

Araştırmalar bize gösteriyor ki TC kurulduğundan bu yana özellikle Kürdistan’da kaçırılarak infaz etmeler sonucu “faili meçhul” sayılanlar on binlercedir. Bu cinayetlerin özellikle politik atmosferin ısındığı dönemlere rastlaması bir sıradanlık sayılabilir mi? Bunları görmek için kör olmaya gerek var mı? Kaldı ki aklını kullanan kör bile anlar. Aşık Veysel’in dediği gibi “gozlerim gormuyo emme ben iyi anlayıp idrak edebiliyorum”.

Demokrasi ve hukuk devleti olmayınca bir grup poliste bunları yapabiliyor “emme” diktatöryal, baskıcı rejimlerde devletin bekası için devletin haberi olmadan bir kuş bile uçmaz. 1990’lardaki 20 bin civarındaki faili meçhul cinayetlerden devletin nasıl haberi olmaz ve sorgulamaz? Ciddi ciddi sorgulama yok ise bu “faili meçhul” cinayetlerin altında devletin olduğu apaçıktır.

Açık ve “meçhul” cinayetlerin bir tarihsel devlet geleneği silsilesi içerisinde ele alınması gerekiyor.

Emevi, Osmanlı devlet geleneğinin TC’de de sürdüğünün bilinip sorgulanması gerekiyor.

Bence devleti ele geçirmiş milliyetçi, ırkçı, muhafazakâr bir devlet yapılanmasının sonuçlarıdır bunlar. Değilse, neden bütün bu cinayetler devlet eli ile sorgulanmıyor ve de ortaya çıkarılmıyor?

Demokratik bir toplum ve demokratik bir devlet asgari düzeyde olmadıkça çok yazık oluyor bu hallere.

Devlet işine geldiği her türlü cinayetleri ortaya çıkarabiliyorsa neden bunları ortaya çıkaramıyor?

Devlet geleneği Topal Osman’a vur diyor ve de amaç hasıl olunca Topal Osman da yine bu devlet geleneği tarafından ortadan kaldırılıyor. Aksini söyleyenleri beni iknaya çağırıyorum. “Gozumle gormedum emme aklını kullanan başka türlü gorur”.

Peki, bu sivilleştiğini söyleyen, insana yakışmayan cahil iyelik karşısında ne yapmak gerekir?

Sözün kısası;

Tez elden, vakitlice bu devlet cahiliye geleneğine son vererek demokratik bir toplum ve demokratik bir devlet yapısına evirilmek gerekir ki başka bir ilaç da yoktur.

Yurtsever Sosyalist İşçi – Tüm sayıların PDF’leri aşağıdadır

Sayı-1

Sayı-2

Sayı-3

Sayı-4

Sayı-5

Sayı-6

Sayı-7

Sayı-8

Sayı-9

Sayı-10

Sayı-11

Sayı-12

Sayı-13

Sayı-14

Exit mobile version