Evrensel kavram olarak demokrasinin meşru kaynağı halktır. Özgür iradesiyle siyasal iktidarını belli bir süreliğine seçer. Temsili olarak kendi kendisini yönetmiş olur. Demokrasilerde çoğunluğun iradesi geçerlidir. Azınlığın haklarına saygı duyulur.
Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Demokrasi, demos (halk) ve krotos (egemenlik) kavramlarına dayalıdır. Duvarında ”EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR” yazsa da durum hiç de öyle değil. Çünkü bu meclis ne halkın seçtiği vekillere ne de belediye başkanlarına sahip çıkıyor. İşin özü bu meclis demokrasi timsali bir meclisten başka bir şey değil.
Demokrasi vatandaşların devletin geleceğini ve politikalarını şekillendirmede eşit haklara sahip olduğu bir yönetimdir. Oysaki ülkemizde alavere dalavere ile iktidara gelen ehliyetsiz ve liyakatsiz bireylerin elinde ülke otokrasiye dönüşmektedir.
DEMOKRASİNİN OLMAZSA OLMAZLARI
Siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, özgür üniversiteler, azınlık hakları, din ve vicdan özgürlüğü, insan hakları, sosyal eşitlik, örgütlenme özgürlüğü, basın özgürlüğü gibi demokrasinin o kadar çok olmazsa olmazları vardır ki ama maalesef iktidar tarafından bütün bu haklar adeta askıya alınmıştır. Siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri çalışamaz durumda, milletvekilleri ve belediye başkanları zindanlara dolduruluyor, belediyelerine kayyum atanıyor, insan hakları ihlal ediliyor, üniversiteler bilim yuvası olmaktan çıkarılıyor yani kısacası bütün demokratik haklar askıya alınmış toplum adeta cendereye sıkıştırılmıştır.
İKTİDARIN DEMOKRASİ ANLAYIŞI
İktidarın demokrasi anlayışını kısaca şöyle özetleyebiliriz: ”Kürt anasını görmesin.” Dünyanın gündemi korona illeti ile mücadele iken AKP-MHP iktidarının gündemi dünyanın gözü önünde haksız hukuksuz bir şekilde HDP Kürt siyasi iradesine ipotek koyarak belediyelerine kayyum atamaktır.
Anayasaya göre milletin birliğini savunmak olan Cumhurbaşkanı sadece AKP-MHP ve mutlu azınlığın temsilcisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Muhalif olarak gördüğü başta Kürt seçilmişleri olmak üzere bütün muhalifleri ötekileştirmekte ve şeytanlaştırmakta, gücü yettiğince seçme ve seçilme haklarını ellerinden almaktadır.
Kürtler bir kez daha hassas bir dönemden geçiyorlar. Adeta 90’lardaki kabus AKP-MHP eliyle Kürtlere tekrar yaşatılmakta ve Kürtler cendereye alınmak istenmektedir.
MEMLEKET MASASI SAFSATASI
İyi Parti lideri Meral Akşener ülkede yaşanan korona, ekonomik kriz ve diğer sorunların tartışılıp çözümü için HDP’siz bir ayağı kırık “memleket masası” önerdi. Amacı sorun çözmek değil içerisinde birçok siyasi parti, grup, birey gibi bileşenler içeren meclisin 3. büyük partisi HDP’yi yok sayarak ve Kürtler üzerinden milliyetçi oylara oynamak istedi. Bu oyunu tabiri caizse kimse yemedi ve başarısız oldu. Artık şu anlaşılmalıdır ki Kürtler ülke siyasetinin önemli aktörleridirler. Kürtleri yok sayan parti ve partiler çözülür, yok olurlar. Tarihte birçok örnekleri var.
“MUHALEFETİN DEMOKRASİ ÇIKMAZI”
Ortak akıl yoksunu muhalefet, demokratik haklarımızı kısıtlayan, soluk borumuzu tıkayan, yaşam alanımızı daraltan AKP-MHP iktidarını bırakıp HDP’ye muhalefet etmektedir. İktidarıyla muhalefetiyle Kürt siyasal hareketlerini yok saysanız da mızrak artık çuvala sığmıyor. Siz dışladıkça her geçen gün kartopu gibi büyüyerek kendi siyasetlerinin öznesi oluyorlar.
HDP 2019 yerel seçimlerinde muhalefet partilerinden zerre destek almamasına rağmen muhalefete verdiği koşulsuz destekten dolayı başta birçok büyük şehir belediyesi olmak üzere il, ilçe, belde belediyeleri alınarak iktidar ilk kez bir yerel seçimde geriletildi.
Sonuç olarak devlet adaletin üzerinde büyür, demokrasiyle gelişir. Bütün antidemokratik yasa ve uygulamalarınıza rağmen seçim barajınızı yıkarak ötekileştirilenleri şemsiyesi altında toplayan HDP 6 milyon oy alarak Kürtleri ve diğer ötekileştirilenleri mecliste temsil eden düzen partilerinden daha fazla meşru olan bir siyasi harekettir. Kısaca HDP toplamınızdan daha meşru bir partidir!
