Biraz gecikmeyle de olsa 11. sayımızla yeniden merhaba diyoruz. Bu sayımızda da birbirinden farklı konuları ele alan Kürtçe ve Türkçe yazılar, açıklamalar var.
Siyaset gündemi Kürdistan, Türkiye, bölge ve dünyada oldukça hareketli. Hareketliliğin temelinde ekonomik kriz, sonuçları ve artan işçi emekçi tepkisi yatmaktadır. Ekonomik kriz, yoksulluk ve savaş ikliminin tetiklediği mülteci hareketliliği beraberinde artan ölümlerle genişleyerek devam ediyor. Son Manş ile Ege Denizlerindeki göçmen facialarında ölenlerin çoğunluğu Kürtlerdi. Kürdistan hükümetine çağrımız; ülkeden göçü tetikleyen ekonomik sosyal nedenlerin ortadan kaldırılmasır.
Ekonomik kriz ve başka etkenlerle paralel küresel olarak siyasetin yeniden solda ısındığının adımları birbirini izliyor. Avusturya’nın ikinci büyük kentinde komünist partinin zaferi. Almanya’da sosyal demokrat iktidar ve Şili’de Gabriel Boric’in zaferi. Boric’i ve Komünist Partisi dahil O’nu %56 ile devlet başkanlığına taşıyan sol bileşen ittifakını kutluyor başarılar diliyoruz. Ayrıca Boric’in halkımıza uygulanan sömürgeci soykırıma karşı aldığı tutum nedeniyle de teşekkürler.
Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile Özerk Rojava’ya karşı sömürgeci rejimlerin kuşatma, sindirme, alan daraltma, yalnızlaştırma ve hatta statülerine son verme saldırıları sürüyor. Bunların son halkası, tıpkı Cenevre’de olduğu gibi Astana’da da Kürt temsilinin engellenmesi. 21 Aralık’ta Suriye konulu 17. Astana görüşmelerinde, Suriye ve Rojava Kürdiatan’ı görüşülüyor. Garantör devletler Rusya, Türkiye, İran ve Suriye hükümeti ile ‘muhalif’ MSO katılıyor. Ürdün-Irak-Lübnan gözlemci! Kürtler yok! Kürtlerin temsil edilmediği hiçbir platform Kürtler adına karar alamaz alırsa da çözümleyici olamaz. Burada kilit mesele, hep dile getirdiğimiz gibi Kürt ulusal ittifakının sağlanmasıdır.
İç siyasette iktidar bloğu; 2023’e kadar iktidarını sürdürmek istiyor fakat uğradığı güç kaybının devam etmesi nedeniyle sürdüremiyor. Erken seçime gitmek istiyor ancak sandıktan çıkamayacağını gördüğü için gidemiyor. Muhalefet ise “erken seçim istiyoruz” diyor ancak gerçekte erken seçimi zorlayacak bir politika izlemiyor. Bunu fırsat gören Cumhur İttifakı ekonomik ve siyasi krizi yöneterek ayakta duruyor. KKP bugün de Kürdistan’da geniş ulusal demokratik birliğin sağlanması ve bunun Türkiye devrimci demokrasi güçleriyle geniş özgürlük ve demokrasi cephesinde buluşması politikasını savunmaktadır.
Kürdistan kelimesine karşı Cumhur İttifakının sürdürdüğü düşmanca politika ve pratiğe, ana muhalefet partisi CHP lideri Kılıçdaroğlu da “Kürdistan lafından ben de rahatsız oluyorum” diyerek katıldı. “Kürt meselesini meclise getirip çözeceğiz” diyen Kılıçdaroğlu idi. Eğer Mecliste Kürt meselesi görüşülüp çözüm aranacaksa Kürdistan’dan bahsetmeden çözüm bir yana tartışmak bile mümkün olmaz. Yani “Kürtler var ama Kürdistan yok” siyaseti çözümsüzlüğü derinleştirir. İktidara ve muhalefete çağrımız; Kürtleri tanıyorsanız ülkelerini de tanıyarak çözüm arayın!
Cezaevlerinde son bir ayda iki gencin şüpheli ölümünün yanı sıra yaşlı ve hasta tutsakların ölüm haberleri geldi. Cezaevlerinde tutuklulara dönük baskı ve hak gaspları ağırlaşarak sürüyor. Cezası biten tutukluların infazları yakılarak içeride tutuluyorlar. Hafıza kaybı artan Aysel Tuğluk olmak üzere bütün hasta tutukluların serbest bırakılması için başta karar verici merciler olmak üzere; bugün vicdan sahibi ve hukuka, insan haklarına saygılı herkes daha fazla gecikmeden karar vermeli.
AKP iktidarı ve yandaşlarının “gördünüz mü asgari ücrete %50.44 zam yaptık” böbürlenmelerine rağmen asgari ücret sefalet ücreti olmaya devam ediyor! 1425 TL artışla asgari ücret 4250 TL’ye çıkarıldı ancak aylar önceden %48 doğal gaz zammı ile başlayan ve iğneden ipliğe günlük devam eden zam yağmuruyla işçiler zamlı maaşlarını daha almadan başta gıda, benzin olmak üzere yapılan ve en düşüğü %50 olan zamlarla zaten erimiş oldu. Yani daha yılın başında zamlı maaş almamışken elde var sıfır! Bu durumda yılın ilk ayında eriyen asgari ücretle işçiler 12 ayı yeni zamlarla nasıl tamamlayacak? İşverenler ise asgari ücret ile ilgili karardan rahatsız değil çünkü zaten temsilcileri 4000 lira olabilir demişlerdi. Ayrıca ürettikleri ürünlere yaptığı zamlarla karşıladıkları gibi hükümet gelir ve damga vergisini kaldırarak işvereni 450 TL yükten de kurtardı.
İşçilerin, işsizlerin, yoksul halkın; sermayeye ve iktidarına karşı ekonomik ve sosyal haklar mücadelesini örgütlü sürdürmekten başka yolu yoktur. Ya örgütlü mücadele ile ekonomik sosyal hakları alanını büyütme ya da kölelik!
Partimize yönelik engellemeler sürüyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı merkezli olarak KKP’ye ilişkin engellemelerin ayrıntısı Kürtçe ve Türkçe olarak yapılan basın açıklamalarında yer almaktadır. Bunun son halkası Diyarbakır Emniyeti’nin KKP’yi bayraklarıyla “Geçinemiyoruz” mitingine almaması oldu. Bu hukuk dışı engellemelere karşı KKP olarak mücadelemizi sürdüreceğiz.
Yeni yılın halkımıza, dünya halklarına, işçi sınıfına barış, huzur ve özgürlükler yılı olması dileğiyle yeni yılınız kutlu olsun!