Diyarbakır Büyük Şehir Belediyesi iki dönemdir kayyımla yönetiliyor. Kayyım rejimi, HDP’ye oy veren halkın siyasal iradesinin gasp edilmesi olduğu kadar belediye çalışanları için de emek gaspı anlamına geliyor. Geçtiğimiz günlerde otobüs şoförleri ile yapmış olduğumuz röportajın ardından yine belediyeye bağlı bir başka birimde çalışan bir işçi gazetemize ulaşarak görüntü alınmaması ve isminin açıklanmaması kaydıyla yaşadığı birimdeki sorunları anlatmak istedi. Biz de basın etiği gereği; haberlerimizden dolayı hiçbir işçinin işsiz kalmasını istemediğimizi belirterek kağıt kalemimizle yanına koştuk işçi arkadaşımızın.
Röportaj: Yaşar Kazıcı / Rojnameya Newroz
Güvenlik Birimi’nde çalışan işçi arkadaşımız bağlı oldukları birimde 120 ile 130 arası güvenlik personelinin çalıştığını, çalışanların belediyenin kurmuş olduğu Personel A.Ş isimli taşeron şirketin çalışanları olduğunu belirtti.
Kayyımlar Değişti Uygulamalar Aynı
‘’Anlatmak istediklerim yalnızca kişisel olarak gözlemlerim, tecrübelerim değil bir bütün olarak bu birimde çalışan işçilerden duyduklarımı da ekleyerek çalıştığım birimin genel durumunu özetlemek istiyorum. Öncelikle iki dönemdir kayyımla yönetilen belediyemizde yeni gelen kayyımla birlikte 3. kayyımlı süreci yaşıyoruz. Her yeni gelen kayyım anti-demokratik, sendika ve işçi düşmanı bir düzen oluşturmaya çalıştı. Bütün kayyımların istinasız ortak özelliği budur. İsimleri ve dönemleri farklı olsa da hepsinin ortaklaştığı nokta tüm birimlerden işçilerin haklarının gasp edilmesi, siyasal-sendika tercihinden dolayı baskıya, fişlemeye maruz bırakılmaktır. Keyfiyet o kadar derinleşti ki; iş yeri davranışlarına uygun değil diyerek su gibi para cezası kesiyorlar. Diğer yandan kayyım atanan belediyelerin HDP’ye ait olmasından kaynaklı olarak eski dönemde girmiş olan arkadaşlarımıza ve bir bütün olarak bize düşmanca bakıldığını hissediyoruz. Sürekli işten atılma psikolojisi kendi birimim dahil tüm birimlerde hakimdir. Hangi işçiyle gidin konuşun derdi var, neyin ne olduğunu gayet iyi biliyor, ses çıkarmak istiyor ama itiraz edemiyor. Çünkü biliyor ki itiraz ettiği an, fişlenecek, kapı önüne koyulacak, hiçbir hak iddia edemeyecek, yalnız kalacak, keyfi durumlar oluşacak. 1. dönem kayyımlara şahitlik eden arkadaşlarımızın anlatımlarına göre işçilerin yurtseveri ile yandaş olanını ayıklamak için AKP’nin bir dizi etkinliklerine zorunlu tutulan katılımı gerçekleştirip gerçekleştirmediği kontrol ediliyordu. Bizlerin nasıl bir siyasal duruşa sahip olduğumuzu anlamak için farklı yöntemleri sürekli deniyorlar.’’
Maaşımız Her Ay Farklı Yatıyor
‘’Net maaşımı söylemiyorum çünkü her ay maaşım farklı yatıyor. İstisnasız 500 ile 1000 TL arasında oynuyor. Ortalama bir şey söylemek gerekirse elimize geçen para 3.200 TL’dir. Ancak yemek parası da içinde. Bir güvenlik personeline belediyenin günlük olarak yemek yemesi için ayırdığı bütçe sade ve sadece 4 TL. Bu parayla bize öğle ve akşam yemeğinizi karşılayın diyorlar. Elbette bu para ile bir insan değil öğle ve akşam, kahvaltı dahi yapamaz. Ne yapıyoruz peki? Cebimizden gidiyor. Mesela ben öğle ve akşam yemeğimi en azından doyacak kadar bir şeyler yiyebilmek için ayda cebimden rahat 450-500 TL arası bir para ödüyorum. Yemek paramızın arttırılması gerekiyor, 4 lira şeklinde belirtilen yemek parası işçiyle dalga geçmektir. Mesai ücretlerine gelirsek orada da yığınla problem yaşıyoruz. Maaşımıza ne kadar yansıyor, nasıl yansıyor öğrenemiyoruz. Bayramda çalışan arkadaşlarımızın maaşına 1+3 yansıması gerekirken 1+1 yansıdığını öğrendik. Diğer mesai günlerinde de durum farklı değil. Mesaiye değil angarya, karşılıksız çalışmaya kalmış oluyoruz. Zam konusunda ise TİS’e göre %4’lük zam hakkımızın maaşımıza yansımış olması gerekiyordu ama son üç aydır maaşımıza yansımış değil. Eşit işe eşit ücrette yok, örneğin emekliliği yaklaşmış başkaca sivil birimlerden olan insanlara bekçilik diyebileceğimiz görevler veriyorlar bakıyorsun onların maaşı bizden fazla. Bu olur mu? Biz bu işin esas personeliyiz ama başka birimden gelip bu alanda çalışan daha fazla para alıyor. Bizim o arkadaşların maaşında gözümüz yok ancak bize haksızlık ediliyor. Bizim de o ne alıyorsa en az o kadar almamız gerekiyor. Elbise konusunda ise 4 yıldır elbise istiyoruz şükür daha yeni geldi o da yazlık malum yaz da bitiyor kışlıkta talep ettik ama ne zaman gelir bilmiyoruz’’
TİS: Oyalama Süreci
‘’TİS sürecimiz bir oyalamaca oldu. Belediyeler ülke genelinde temmuzdan itibaren TİS süreçlerine başladı. Bizim de şimdiye başlayıp yeni TİS koşullarında daha iyi şartlarda çalışıyor olmamız gerekiyordu. Ne mevcut TİS maddeleri uygulanıyor ne de yeni bir TİS’e geçiliyor. Halen bekliyoruz, üstelik ne zaman masaya oturulur onu da bilmiyoruz çünkü TİS süreçlerinde kayyım yönetimi HAK-İŞ’i öne çıkarmaya çalışıyor, adeta Genel-İŞ’le oturacağı için intikam alıyor işçilerden.’’
Vardiyalarımız Günlüğe Çekiliyor
‘’Korona ile birlikte vardiya saatlerimiz günlüğe çekilmeye çalışılıyor. Normalde biz nöbete de kalan bir birim olduğumuz için 12-36 sistemiyle çalışıyoruz. Yani bir gün çalışıp bir gün dinleniyoruz. Ancak fark ettik ki son süreçte özellikle de otogarda çalışan arkadaşlarımıza 8-5 ve her gün çalışma dayatılıyor. İnsanların çok yoğun olarak girip çıktığı alanlar risklidir, ayrıca bizim zaten çalışma sistemimiz 12-36’dır bu fiili bir dayatmadır. Ki biz 12-36’yı da korona sürecinde uygun görmüyoruz çünkü süreç değişti. Dicle Üniversitesi’nde mesela 24-76 uygulaması var. Yani personel 1 gün çalışıyor 3 gün dinleniyor çünkü korona önlemlerinden dolayı çalışma sistemini böyle belirlemişler. Biz buna geçeriz diye düşünürken şimdi karşı karşıya kaldığımız durum yürürlükte olanın da gerisine götürülmeye çalışılıyor. 24-76 uygulaması en sağlıklı olanıdır, buna geçilmesi gerekiyor. Çalıştığımız iş risklidir, her gün yüzlerce insanla temas halinde olduğumuzda koronaya yakalanma ihtimalimiz artıyor.’’
HAK-İŞ’e Geçene İşten Atılmama Garantisi
‘’Genel-İş Sendikası üzerinde de çok yoğun baskı var, sendikal faaliyet engelleniyor, sendika ötekileştiriliyor. Özellikle yetki süreçlerinde yığınla entrika çevriliyor. Belediye yönetimi sendikalar karşısında tarafsız bir tutum sergilemesi gerekirken açıkça HAK-İŞ’e geçmemiz isteniyor. Yeni gelen işçilere işe alımda HAK-İŞ’e üye olma dayatması yapıldığını bilmeyenimiz yok. Yine TÜRK-İş, HAK-İŞ belediye içerisinde bizzat belediye yönetiminin açık desteğiyle propagandasını yapıyor, ancak DİSK’in adının geçmesi dahi söz konusu değil, böyle bir imkan tanınmıyor. İnsanlara bize geçin, işten atılmayacaksınız, garantisini veriyoruz dahi diyorlar. Yani DİSK’li olmak işten atılma gerekçesi, HAK-İş ya da Türk-İŞ üyesi olmak işte kalmanın garantisi olarak sunuluyor.‘’
Bize de mi Maske?
‘’Keyfiyetin bir başka örneği ise; çalıştığımız yerlerde bulunan X-Ray cihazlarından geçerken yereldeki AKP’liler ayrıcalık istiyor. VİP konuğu gibi geçmek istiyorlar. Maske takma zorunlu, HES Kodu zorunlu, Ateş Ölçer zorunlu ama AKP’li yöneticiler veya yerelden yöneticiler geldiği zaman bu uygulamayı yapmadan geçmek isteyenler oluyor. Müdahale ettiğimizde ise bizi şikayet etmeye kalkışıyorlar. Düşünün hem kurallara uymuyorlar hem de bizi kurallara uymalarını söylediğimiz için amirlerimize şikayet ediyorlar. Ben hiç taviz vermedim bu konuda, ben işimi yapıyorum. Ne kendi sağlığımı ne de başka insanların sağlığını tehlikeye atmaya hakkım yok. Yani istiyorlar ki biz ayrıcalıklı olalım, bize de mi maske, HES Kodu, Ateş Ölçer? Evet, size de!’’
Personel Açığı Var, İş Yükü Bize Biniyor
‘’Belediyeye bağlı güvenlik biriminde personel açığı var. Belediye yeni alımlar yapması gerekirken arkadaşlarımıza daha fazla yük bindirilip daha yoğun çalıştırılıyor. Bunun düzeltilmesi gerekiyor. Güvenlik çalışanı için problem oluşturması muhtemel olan kimi yerlerde sadece bir arkadaşımızın görevlendirildiğini biliyoruz. Arkadaşımızın başına bir şey gelse polisi mi arayacak, ambulansımı arayacak? Ya da tek başına olduğu için arayamayacak durumda olursa ne olacak? Görev alanı olarak geniş yerlere ve riskli alanlara veriyorsun ama bir kişi koyuyorsun. Bu şekilde olmaz sayının arttırılması gerekiyor.’’
Güvenlik Birimini Zabıtaya Bağladılar
‘’Korona ile birlikte ortalama 3 aydır kimi güvenlik personeli arkadaşlarımız dönüşümlü olarak zabıtada çalışıyor. Birim olarak da bizi zabıtaya bağladılar. Güvenlik ile zabıtanın ne gibi bir ilgisi var henüz anlamadık. Bununla ilgili bir bilgi paylaşımı da yapılmadı. Mesela neden zabıtaya bağlandık, orada çalışan arkadaşlarımız zabıtayla aynı işi yaptığında aynı maaşı alabiliyor mu, aynı haklardan yararlanabiliyor mu veya bu yapılan uygulamanın TİS’te, yönetmelikte vs. iş hukukunda yeri var mı bir bilgimiz yok.’’