Enver Şen / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
31 Mayıs 2024 Cuma günü Alman hükümetinin yaptığı açıklama silah üreten şirketleri ve silah tüccarlarını büyük bir sevince boğdu. Almanya Ukrayna’ya gönderdiği silahların derhal koşulu ile Rusya topraklarına karşı kullanılmasına izin verdiğini açıkladı. Gerekçe olarak “silahların nerede ve nasıl kullanılacağının savaşın gelişimine uygun hale getirilmesi” şeklinde gösterildi. Almanya savunma / savaş bakanı Boris Pistorius (Sosyal Demokrat Parti’den) Moldova’nın başkenti Kişinev’de yaptığı açıklamada şunları belirtti; “Değişen stratejik duruma uyumlu hale getirmek.” Almanya’nın Erfurt kentinde devam eden Katolik kilisesi kutlamalarında konuşan Şansölye Olaf Scholz “biz NATO ile Rusya arasında direk bir savaşı önlemeye çalışıyoruz” diyerek havayı yumuşatmaya çalıştı. Ancak kamuoyu bunun böyle olmadığını her gün daha iyi anlıyor. Hükümet sözcü yardımcısı Wolfgang Büchner Berlin’de gazetecilere yaptığı açıklamada “bu karar Federal Almanya’nın savaşın direk bir parçası olduğu anlamına gelmez” diyerek Scholz’u desteklemeye çalıştı. Bu “stratejik uyum” deyimi birçok savaş yanlısı politikacı tarafından hararetle destekleniyor. Bunların başında Federal Meclis dışişleri ve Fedaral Meclis savunma komisyonları başkanları Michael Roht (Sosyal Demokrat) ve Marie-Agnes Strack-Zimmermann (Hür Demokrat) geliyor. Bu iki politikacıda savaşın başından beri Ukrayna’ya verilen silahların kullanımına sınır getirilmesine karşı çıkıyorlar. ABD ve İngiltere’de daha önce silahların kullanımına getirilen sınırlamaları kaldırdıklarını açıklamışlardı. Polonya ve özellikle de Baltık Cumhuriyetleri taa baştan beri topyekun savaştan yana olduklarını hiç gizlemediler. Bu yeni gelişmeler NATO’nun biz Rusya’ya karşı savaşmıyoruz, sadece kendini savunan bir ülkeye uluslararası anlaşmalar çerçevesinde yardım ediyoruz yalanının da sonuna gelindiğini gösteriyor. NATO / Ukrayna – Rusya savaşının temelleri 2004 sonbaharında başlayan NATO ve Avrupa Birliğinin (AB) el altından organize ettiği fakat açıkça desteklediği “portakal devrimi” sürecine kadar uzar. O zaman da Avrupa Birliğin’den ve ABD’den birçok politikacı uluslararası anlaşmaları çiğneyerek Kiev’deki gösterilere katılarak açıkça iç savaşı kışkırttılar. Günümüzde aynısı Gürcistan’da yapılıyor. Almanya’nın bir önceki Şansöylesi Angela Merkel Minks anlaşmasını Ukrayna’nın her yönü ile güçlenmesi için imzaladık demekten çekinmedi. 05.09.2014 Belarus’un (Beyaz Rusya’da deniyor.) başkenti Minsk’te Almanya, Fransa, Rusya ve Ukrayna arsında imzalandı amacı yeniden barış koşullarını yaratmaktı. Ancak garantör olan Almanya ve Fransa tam tersini yaptılar. Şansöyle Merkel’in itiraf ettiği gibi. NATO ülkelerinin biz savaşta değiliz, elimiz kana bulaşmıyor biz temiziz propagandasının sonuna gelindi. Almanya ve Avrupa Birliği’nin diğer ülkelerinde savaş karşıtlarının durumu zayıf ve karmaşık. Hükümetlerin ve ana akım basın ve görsel yayınların etkisi ile savaş karşıtı olmak Putin yanlısı olmakla eşdeğer hale getirildi. Onun içinde hiç de küçümsenmeyecek sayıda bireyler veya kurumlar isteklerini açıkça ortaya koyamıyorlar. Yapılan eylemlere katılmaktan sakınıyorlar. Federal Mecliste temsil edilen hükümet ve muhalefet partilerinin ortaklaştığı tek konu savaş kışkırtıcılığı ve daha fazla silahlanma. Maalesef Sol Parti de bu koroya katılmış durumda. Son zamanlarda sanki biraz daha solun yapması gerekene yaklaşmaya çalışmakla beraber. Federal Meclis’te temsil edilen Almanya için Alternatif Partisi (AfD) gibi faşist diyebileceğimiz bir parti başından beri savaşa karşıymış gibi davransa da söyledikleri ile yaptıkları arasındaki sahtekarlık her gün daha açıkça görünüyor. İç politikasını yabancı düşmanlığı üzerine kuran bu emek ve insan düşmanı topluluktan savaş karşıtlığını beklemek de kendi kendini kandırmak olurdu. Bu durum demokratik güçler için içler acısı bir durumdur. Parlamento dışında başta DKP (Alman Komünist Partisi) olmak üzere birçok küçük parti, demokratik kurum ve kuruluş barış hareketini yeniden canlandırmaya çalışsa da başarılı olunduğunu söylemek mümkün değil. Hükümetin Cuma günkü açıklamasından sonra DKP yaptığı basın açıklamasında şunları dile getirdi. Hükümetin, Alman silahlarının Rusya topraklarında kullanılmasına izin verme kararı sadece savaşı daha da tırmandıracaktır. Ülkemizin savaş alanına dönmesine neden olacaktır. Tarihsel olarak da Rusya’da yaşayan insanlarda Nazi-Almanya’sının Sovyertler Birliği’ne saldırısından sonra yaşanan o korkunç süreci hatırlatacaktır.
Bunun dışında DKP genel başkanı Patrik Köbele basına şu açıklamayı yaptı. “Şansöyle Scholz her zamanki gibi karasızlığı ve gecikmesi ile hükümetin savaşı kışkırtma politikasını önemsizleştirme girişimi çok tehlikeli. Federal Hükümet oldukça sorumsuz davranarak ülkeyi daha da savaşa yaklaştırıyor. Bunun önüne ancak parlamento dışında güçlü bir barış hareketi ile geçebiliriz. Muhalefet ve hükümet partilerinin savaş kışkırtıcılığını durdurmalıyız. Sadece seçim pusulaları buna yetmez. Bizler Rusya’da yaşayan insanlara, Alman silahlarının Rusya’ya karşı kullanılmasını kabul etmeyen başka bir Almanya’nında var olduğunu sokaklardaki direnişimizle göstermeliyiz.”
Son yıllarda Almanya’da özellikle parlamento dışı muhalefet oldukça zayıflamış durumda. Barış hareketi, ekoloji hareketi oldukça geriledi. Ancak son zamanlarda yeni bir toparlanmanın izlerini görmek mümkün. Gelir farkının hergün artması, ödenemiyecek kadar yükselen kiralar, eğitim kalitesinin düşmesi ve tabiki savaş tehlikesinin iyice kapıya dayanması Patrik Köbele’nin belirttiği gibi sokağı harekete geçirmemize yol açmalıdır.
01.06. 2024