Kapitalist Modernite sisteminin kendi iktidar yöntemi olan Ulus-Devlet paradigmasını yaşamsal kılmasıyla birlikte bu iktidar yöntemi pek çok ulusa da trajik travmalar yaşatmıştır. Özellikle 19. yy. sonlarında çok uluslu sosyolojik yapılar barındıran büyük devletlerin yerini almasıyla beraber iktidarın dayandığı ulusal temeller diğer uluslara ölüm getirmiştir.
Dünya Koronavirüs ile kasıp kavruluyor. Virüs hemen hemen dünyanın her yerinde görülmekte ve çok hızlı bir şekilde yayılmakta ve vaka sayıları saat başı katlanarak artmaktadır. İnsanlar kendilerini evlerine kapatmış ölümü düşünerek saatler geçirmektedir. Elbette ki bu hastalığın tıbbi boyutları üzerine uzmanları konuşmalı. Bu yazımda biraz da hastalığın bize gösterdiği başka boyutları yazacağım.
Geçen günlerde Amerika tarafından Kasım Süleymani’ye dönük gerçekleştirilen suikast kaynayan kazan Ortadoğu’da kazanın altına ateş atmaktan başka bir anlama gelmemektedir. Bu suikast farklı çevreler tarafından farklı farklı yorumlanmıştır.
Kuzey Kürdistan’da siyaseti temsil edenler hala Türkiye’yi demokratikleştireceğiz sloganları ile sabah kapılarına gelecek kayyumları beklemektedirler. Güney Kürdistan’da ailecilik ve ticari hırslarla işgal edilen onca alanı görmeyip birbirlerini suçlayan siyasi irade bu ulusa en büyük ihaneti yapmaktadır.
Öyle ki AKP-MHP iktidarı her annenin yüreğine bir acı saplamıştır.
Yüreğini parçaladığı anaların acılarını sarmak yerine her gün yeni acılar yaratan bir iktidarın anaları kullanması ahlaki bir ironidir.
Bir ülkede eşitlik duygusu ve adalet olgusu oturmadığı zaman her şey yapılabilinir ama doğrular yapılamaz. İşte Türkiye bunun en somut örneklerinden birisidir.
Suriye savaşını başlatan ve içinden çıkılamaz bir hale sokanlar hala insan içine çıkabilirken evsiz kalan mülteciler bugün zorla sınır dışı edilmekte. Bütün ekonomik sıkıntıların sebebi olan dış unsurlardan birisi olarak anlatılmaktadır. Bu bir insanlık suçudur. Bu suça ortak olan herkes insanlığın vicdan mahkemesinde hüküm giymiştir.
Son günlerde Kürdistan’da yeni denklemler kurulmakta. Ortadoğu’nun yeniden şekillendiği bu dönemde saha iyice kızışmakta. Büyük sömürgeci devletlerin faaliyetleri bölgede 3. paylaşım savaşı yaşandığı tezini kuvvetlendirmektedir. Bu paylaşım savaşı herkesi etkilediği gibi savaşın sahalarından birisi olan Kürdistan’ı ve en çok da Kürtleri etkilemektedir.