Bilindiği üzere; Aşık Veysel’in yaşamına ve şiirlerine ilişkin bir çok eser bulunmaktadır. Bunlardan; “Atatürk” (*1) adlı şiirine ve “Cumhuriyet Destanı” (*2) adlı destanına değinilecektir -ki, her iki başlıklı şiir ve destan da- aynı şiir ve destandır.
Mahsuni GÜL / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Söz konusu eserlerde yer alan şiir ve destanda Atatürk şöyle övülmektedir:
“… Atatürk’tür Türkiye’nin ihyası
Kurtardı vatanı düşmanımızdan
Canını bu yolda eyledi feda
Biz dahi geçelim öz canımızdan…”
Konumuzu asıl ilgilendiren ise, aynı destan da Doğu’da, kimilerine göre şeriatı geri getirmek için, kimilerine göre ise, ulusal Kürt hareketi olarak tanımlanan ve bana göre de her iki yanı da olan Şeyh Said hadisesine olan yaklaşımıdır. Aşık Veysel şunları yazar:
“… Şeyh Said’de yüzün tuttu isyana
Milletini hor baktırdı vatana
Fakir fukarayı boyadı kana
Öyle şeyhler çoktur külhanımızdan
Çağırdım Şeyh Said sağır mı diye
Başında sarığı değirmi diye
Tarttılar şeyhleri ağır mı diye
Haberin doğrulttun urganımızdan
Şeriatı düşündüler şerciler
Birtakım millete fesat verdiler
Her biri bir yerde hep geberdiler
Onlar kurtulmadı toplarımızdan
Aklı başında olan düşünür bunu
Şeriatçı oldu tüketen onu
Dağda belde fukaraya soygunu
Veren onlar idi vatanımızdan…”
Aşık Veysel, Şeyh Said’e takındığı olumsuz tavrı, Menemen hadisesinde de tekrarlamaktadır. Şöyle ki:
“… Menemen meselesi geldi meydana
Orda birkaçları uydu şeytana
Mehdi diye kendi kendin urgana
Taktı kurtulmadı darlarımızdan…” (*3)
Aşık Veysel söz konusu şiirinde ve destanında görüldüğü üzere Atatürk’ün vatanı hem düşmandan, hem de Şeyh Said ve Menemen meselesine ön ayak olan şeri güçlerden yani günümüzdeki ifadeyle şeriatçılardan kurtardığını yazmıştır.
Veysel, demiryolları hamlesini ve Cumhuriyet rejiminin eğitim alanlarındaki başarılarını da aynı heyecanla anlatmıştır:
“… Kurtardık vatanı bu belalardan
Tiren hattı küşat ettik her yerden
Terrakki etti mektebimiz hep birden
Teşekkür kazandık müşranımızdan…”
Tabii burada tartışma konusu olan her iki hadisenin de gerçekten şeriatçı olup olmadığı hakkındaki tartışmalardır. Bu tartışmalarda hala fikir birliği (konsesus) sağlanmış değildir. Her iki görüşü savunanlar da vardır. Şeyh Said hadisesi her iki olasılığı da (Şeriat ve Kürt ulusallığını) içinde barındırmasına karşın, Menemen hadisesi biraz daha karanlıkta kalmaktadır. Özellikle Serbest Fıkra’nın İzmir mitinginde halkın galeyana gelmesi ve kurtarıcının (Atatürk) aleyhinde sloganlar atmasının akabinde Menemen hadisesinin patlak vermesi, olayın arkasında kışkırtıcı bir hadisenin olması imkan dahilindedir. Özellikle, bu hadise bahane edilerek ülkede tek parti diktatörlüğünün yerleştirilmeye çalışılması, bu tezimizi güçlendirmektedir.
Veysel’in Cumhuriyet destanı incelendiğinde bir zorlamanın olduğu kendini hemen gösterir. Düşünebiliyor musunuz, köylü kasketli ve yırtık pantolonla Ankara’ya gelen Veysel’i, başkente yakıştıramıyorlar ve apar-topar şehrin dışına çıkarıyorlar. Ancak, Veysel Cumhuriyet destanını yazdıktan sonra ve başında fötr şapka ile şehre girebiliyor. Siz bakmayın, “Köylü milletin efendisidir” sözlerine, o dönem köylüler değil şehre, kenar mahallelerine dahi yaklaştırmıyorlardı. Bu konuda hiciv edilmiş, yazılmış sayısız eseri bulabilirsiniz. Dolayısıyla Veysel, gerçek kişiliğini bulduktan sonra yazdığı şiirler daha çok tutulmaktadır. Bunlardan;
“…Kuran’a bak İncil’e bak
Dört kitabın dördü de hak
Hakir görüp ırk ayırmak
Hakikatte yüz karası…” (4)
Sözleriyle insani hümanistliğini tüm açıklığıyla ortaya sermektedir.
Türk halk ozanlarının Şeyh Said hadisesini resmi görüş doğrultusunda değerlendirip yorumlamaları sadece Veysel’e ait de değildir. Bunlardan, Munzur Dergisi’nin 53. sayısında yer alan “Şeyh Said İsyanına Hacı Bektaş Dergahı Postnişinlerinin Bakışı” adlı makalemde de değindiğim gibi, yine bir Alevi ozan olan Malatya’lı Fakiri “Atatürk” adlı şiirinde Şeyh Said olayıyla Yezid’in Kerbela olayı arasında bağ kurarak her iki olayı aynı kefeye koyuyor ve şiirinin bir yerinde şöyle yazıyor:
“… Bu macera Kerbela günüdür
Bu devranı döndürenler Ganidir
Bu Kafir Yezid’in eski kinidir
Hak yardımcısı olsun Gazi Kemalin…” (5)
Tabi dönem tek parti dönemidir; ırkçılıkla ve Türkçülüğün taban yaptığı bir dönemden de geçtiğimizi de unutmamak gerekir. Yine de insan, ozanlardan biraz daha tutarlı davranmalarını beklemeden edemiyor. Keza bugünde değişen bir şey yok ya…
KAYNAKÇA
1) Aşık Veysel Şatıroğlu Dostlar Beni Hatırlasın Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 1. Baskı 1970 Sayfa 168, 169, 170.
2) Aşık Veysel Şatıroğlu Dostlar Beni Hatırlasın Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 2. Baskı 1971 Sayfa 192, 193, 194, 195.
3) Aşık Veysel Şatıroğlu Dostlar Beni Hatırlasın Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 1. Baskı 1970 Sayfa 168, 169, 170.
4- https://www.facebook.com/watch/?v=402869893832282&external_log_id=0d32b247-73d3-4809-ba5a-c7f9bae48f93&q=menfaattir%20varvaras%C4%B1
5) Şeyh Said İsyanına Hacı Bektaş Dergahı Postnişinlerinin Bakışı Munzur Dergisi Yıl 20, Sayı 53, Sayfa 24. 6)Aşık Veysel Şatıroğlu Dostlar Beni Hatırlasın Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 1. Baskı 1970 Sayfa 168, 169, 170.
Sosyalist Mezopotamya Sayı: 8
Tüm sayıların PDF formatları aşağıda
Sosyalist Mezopotamya / Sayı: 1 – Derginin PDF formatı için buraya tıklayın
Sosyalist Mezopotamya / Sayı: 2 – Derginin PDF formatı için buraya tıklayın
Sosyalist Mezopotamya / Sayı: 3 – Derginin PDF formatı için buraya tıklayın
Sosyalist Mezopotamya / Sayı: 4 – Derginin PDF formatı için buraya tıklayın
Sosyalist Mezopotamya / Sayı: 5 – Derginin PDF formatı için buraya tıklayın
Sosyalist Mezopotamya / Sayı: 6 – Derginin PDF formatı için buraya tıklayın
Sosyalist Mezopotamya / Sayı: 7 – Derginin PDF formatı için buraya tıklayın
Sosyalist Mezopotamya / Sayı: 8 – Derginin PDF formatı için buraya tıklayın