Matematik Köyü’nün kurucusu Prof. Ali Nesin ile 12 Eylül ve 16 Nisan referandumlarını değerlendirdi: Bugün olsa yine “Yetmez ama evet” derim.
Matematikçi profesör Ali Nesin, 12 Eylül 2010’daki halk oylamasına ilişkin olarak “Tabii ki ‘Yetmez ama evet’ diyecektim. Ben doğrusunu yaptığıma inanıyorum. Bugün olsa bugün de aynısını derim” açıklamasında bulundu.
16 Nisan’daki halk oylamasında ‘hayır’ oyu verdiğini açıklayan Nesin, referandum sonrası başlayan “2019’daki cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi seçimlerinde ‘hayır’ blokun adayı kim olacak?” sorusuna “Ben ‘Levent Gültekin aday olmalı’ diyorum. İnsan haklarından yana ve başkanlık sistemine karşı. Gültekin gelirse bu sistemi kaldırır” cevabını verdi.
Ali Nesin’in Habertürk gazetesinden Kübra Par’a verdiği söyleşi şöyle:
Sizin için vatan haini dediklerine şahit olmadım açıkçası ama “Yetmez ama Evet’çi bir liberal” olarak tanımlayıp eleştiriyorlar. Öyle misiniz?
Tabii ki “Yetmez ama evet” diyecektim. Ben doğrusunu yaptığıma inanıyorum. Bugün olsa bugün de aynısını derim. İnsan haklarını ayaklar altına alan saçma sapan bir sistem vardı… Ülkeyi bir iç savaşa sürükleyecek kadar saçma… 28 Şubat, 367 saçmalığı, “cumhurun başı türbanlı olamaz” aşağılaması, siz sayın… Yetmez ama evet diyerek belki de ülkeyi bir iç savaştan kurtardım! Sistem değişmeliydi.
Zaten AKP’yi başımıza o sistem getirdi. yüzde 10-15 oy alan Refah ve Selamet benzeri partilerden buraya nasıl geldik? Kendi halkını aşağılayan o sistem sayesinde. Yükselişleri ve iktidarı ele geçirmeleri kaçınılmazdı. Bunu ben gördüm ama onlar görmediler. Başörtülüleri okullara almadılar. E peki, sen kimden oy isteyeceksin? Onlardan değil mi? O zaman oy isteyeceğin kitleye hangi akla hizmet hakaret edersin? Buna karşı çıktım diye bana demedikleri ve yapmadıkları kalmadı. Bakın, AKP 15 yıldır iktidarda. Dünyanın herhangi bir yerinde bunun bir benzeri olduğunu sanmıyorum. Yarım yamalak da olsa bir demokrasisi olan bir ülkede bir parti 15 yıl boyunca iktidarda kalabilir mi? İktidar yıpranması diye bir şey vardır. En azından biri çıkar, “Ben bu yapılanlardan daha iyisini yapacağım” der ve iktidara gelir. Olmuyor. AKP 15 yıl boyunca her seçimi kazandı, üstelik oylarını artırarak kazandı. Çok iyi bir hükümet olduklarından mı? Hiç sanmıyorum. İşsizlik yüzde 20’lere dayanmış durumda. Enflasyon yüzde 10’u aştı. Savaş, huzursuzluk, terör, adaletsizlik, yolsuzluk iddiaları… Bütün bunlara rağmen bir iktidar partisi nasıl 15 yıl boyunca seçim kaybetmez? Ben söyleyeyim size: Çünkü bu halk eski rejimden öcü gibi korkuyor. “Onlar gelmesin de kim gelirse gelsin” diyor. Bu çok bariz değil mi? Şimdi her seçimi kaybedenler ve AKP’nin başa gelmesinin müsebbibi olanlar, ‘Yetmez ama Evet’çileri suçluyorlar!
Sizi hep babanız Aziz Nesin ile kıyaslıyorlar: “Onun oğlu olmayı hak etmiyor, o babadan nasıl böyle bir evlat çıktı” gibi yorumlar yapılıyor. Bu yorumları duyunca ne diyorsunuz? Aziz Nesin’in oğlu olmak sizin için bir yük mü yoksa bozdur bozdur bitmez bir hazine mi?
Nesini bozduracağım bilmiyorum… Yükse yük, ben şikâyetçi değilim. Mücadeleyi severim. AK Parti’ye karşı mücadele verdim. CHP’ye karşı da, jandarmaya karşı da mücadele verdim. Bu köy öyle durduk yerde olmadı. Kim böyle bir köy yaptı ki? Beni eleştirenlerden bir tanesi böyle bir girişimde bulundu mu? “Aydınlanma, aydınlanma” diyorlar. Hadi bir tane bir şey yapın bakalım! Beni eleştirenlerin çoğunu nerede, hangi meyhanede bulacağımı bilirim. Elimle koyduğum gibi bulurum. Daha fazla bir şey söylemeyeyim.
Aziz Nesin bugün yaşasa oğlunun politik görüşleri konusunda ne düşünürdü?
Biz o zaman da anlaşamazdık ki. Sanki ben babamla her zaman anlaşıyordum da babamdan sonra… Hayır, o zaman da anlaşamazdık. Çok tartışırdık, çok kavga ederdik. Ama biz dosttuk, arkadaştık. Babam kesinlikle onlar gibi değildi. Babamı yanlış biliyorlar. Babamın had safhada laik olduğunu, başörtüsüne karşı olduğunu düşünüyorlar. Babam başörtüsüne karşı değildi. Tam tersiydi durum, hatta, “Başörtüsü okullarda tabii ki serbest olsun” diye konuştuğu bir videosu vardı.