Hasan Işık / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Bir ülke düşünün ekonomik, siyasi, hukuk, demokrasi gibi kavramlarda en dibe çökmüş. Üzerinde yaşayan halklara açlık bir kader gibi dayatılmış. Ama gel gör ki kimse insanca yaşam hakkında ısrar etmemekte, ülkeyi bu hale getiren politikacıları hala tercih etmekte. En önemli insani haklarından vazgeçercesine yine de bu politikacıları ne pahasına olursa olsun tekrar iktidar yapmak için mücadele etmektedirler.
Peki, neden bu insanlar bütün olumsuzlukları gördükleri halde başarısızlıkları tescillenmiş politikacılarda hala ısrar etmekteler? Bunun acı ama tek bir sebebi var. “Kürdün ölümü”. Bir ülke düşünün ülke 17 yıldır tüm iktidar olgularını elinde bulunduran bir parti yönetiminde ve bütün insani kavramlar sıfırın altına düşmüştür. Ama hala doğanın dengesine aykırı olarak yineden seçimler kazanmakta. Bunun sebebi bariz ortadadır. Her seçim öncesi Kürtlere ölüm yağdıran bu iktidar bu yolla, bütün başarısızlıklarına rağmen, girdiği seçimleri kazanmıştır. Bu iktidarın artık seçim kampanyası Kürdün yokluğu üzerinedir. Zaten artık seçim meydanlarında halklara vaat de vermiyorlar. Toplumda, oyunuzu bize verin Kürtleri engelleyelim izlenimi yaratılmış durumda. Öyle ki her seçim öncesi bir Kürt saldırısı planlanmaktadır. En son bu iktidar yerel seçimlere girerken seçim vaadi olarak topluma Rojava’ya girmeyi vaat etmiştir. Eğer bu seferde toplumun büyük bir çoğunluğunda bu saldırı dalgasına itibar edilirde destek görürlerse kardeş dedikleri Kürtlerde duygusal kopuşu iyice derinleştireceklerdir.
Tüm bu tabloya rağmen Kürt partilerinin yerel seçimlerde ortak davranma tutumu hem yerel seçimlerdeki başarıyı hem de Kürt siyasi oluşumları arasındaki birlikteliği güçlendirmesi açısından önemlidir. HDP’nin seçimlerde izlediği yöntem taktik olarak zorluklar barındırmasıyla beraber doğru bir stratejik adım olarak görülebilir. Hem gasp edilen belediyelerin tekrar kazanılması ve kazanılması zor olan yerlerde AKP -MHP ortaklığına kaybettirmek çok önemli sonuçların kapı aralayıcısı olacaktır. Aynı zamanda HDP ve seçmeninin ülkenin her yerinde seçimlerde bu kadar etkin olmasının diğer partilerin ve seçimin kaderini değiştirecek bir güçte olması HDP’yi diğer partilerin içerisinde çok güçlü bir konuma taşıyacaktır.
Aslında iktidar partilerinin
açıklamalarına bakılırsa zaten HDP’yi çok ciddiye almaktalar ve hatta
korkmaktalar. Bu seçim sonuçlarında HDP’nin stratejisiyle beraber kayıplar
yaşayacak bir AKP-MHP ortaklığı çöküşe doğru giderken köşeye sinmiş diğer
muhalefet partilerine de ve muhalif kesimlere de bir cesaret gelecektir.
HDP bu stratejisini kendi tabanına ve Türkiye seçmenine doğru
anlatırsa tüm Türkiye ve halkları görecektir ki bu ülkede öcüleştirilen Kürtler
ve siyasi yapıları ülkenin refah geleceğinin kapılarını aralayanlardır.