Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri
“Her fırtına hayatınızı bozmak için gelmez,
bazıları yolunuzu temizlemek içindir.”
Paulo Coelho
Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’de Abdullah Öcalan’a seslenerek, gelsin TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın “umut hakkı”nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Çağrısında bulunmuştu.
Bu açıklamanın devletin ve AKP iktidarının haberi olmaksızın yapılamayacağı aşikârdır.
Abdullah Öcalan 27 Şubat günü DEM Parti heyeti ile görüşmesinden sonra iletilen, örgütünün koşulsuz silah bırakması, kendini feshetmesi mesajı örgüt ve ülkede, Kürt kamuoyunda temkinli ve dünya kamuoyunda olumlu karşılandı.
Avrupa Birliği parlamenterleri “Türk devleti Öcalan’ın tarihi çağrısına güçlü yanıt vermeli” diyorlar.
Örgütün kamuoyuna yaptığı açıklamada “Bugünden geçerli olmak üzere ateşkes ilan ediyoruz.” Kendilerine saldırı olmadıkça hiçbir gücümüz silahlı eylem yapmayacaktır, dediler.
Şimdi top iktidarın sahasında. “Terörsüz Türkiye” demek hiçbir şeyi çözmez, Kürt sorununu ortaya çıkaran nedenleri kaldırmak gerekir.
Erbil Forumunda konuşan Bülent Arınç “Devletin Kürt meselesiyle ilgili bir hazırlığı yok” diyor.
Eğer devlet ve AKP, MHP iktidarı tarafından çözüm odaklı bir irade ortaya konulmazsa, kamuoyunda olumlu karşılanan bu barış süreci yerini siyasi krizlere bırakabilir.
Başta R.T Erdoğan olmak üzere AKP yöneticileri ve danışmanlar “Kürt meselesi”ni dillendirenleri tehdit ederek parmak sallıyorlar.
Milliyetçisi, ulusalcısı, muhafazakarı, liberali vs bu sürece karşılar. Öcalan’la pazarlık yapılıyor, taviz veriliyor, düşüncesindeler. Tavizden kasıt, Kürtlerin demokratik, insani hakları verilmesin “Kürt anasını görmesin!”…
Ülkenin nimetlerinden sınırsızca yararlanan sağcı, solcu, liberal, siyasal İslamcı, milliyetçi vs bu kesimler ülkenin demokratikleşmesinden rahatsızlık duyuyorlar.
Asıl dertleri Kürtlerle nasıl eşit olacağız korkusudur. “Eşit vatandaşlıktan rahatsızlık duyuyorlar”.
Eski CHP Milletvekili Birgül Ayman Güler “Türk ulusu ve Kürt milliyeti eşit olamaz” ırkçı sözleri, işte aslında bütün mesele budur.
Eski başbakan Binali Yıldırım’ın “Vatandaşlık tanımı yeni anayasada gözden geçirilebilir” dedi diye, başta kendi partisi AKP olmak üzere birçok parti tarafından topa tutuldu, linç edildi ve hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
Adı Cumhurbaşkanı adayları arasında geçen (tarafsız cumhurbaşkanı olacak) Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş “Suç işleyenler cezasını çekecek, öyle ateşkes falan değil” diyor.
Görünen o ki bu ülkenin siyasetçileri hep ırkçılığa oynuyorlar, kendi bekaları için vardırlar. Ülkenin bekası ikinci plandadır.
Hani “söz konusu vatansa, gerisi teferruat”tır.
Aslında söz konusu olan sizin, aile bireylerinizin ve mutlu azınlığınızın huzur ve mutluluğudur.
Tek teselliniz Abdullah Öcalan’ın koşulsuz silah bırakıp, örgütünü feshetmesidir.
Bu, siz ırkçıları tatmin etmiyor. YPG de silah bıraksın diyorsunuz. Rojava’daki Kürt halkı barbar IŞİD’e karşı savunmasız kalsın, öyle mi…
Peki Japonya’da ki Kürtçe dil kursları da kapatılsın mı?
YPG’nin muhatabı Suriye hükümetidir.
Günün birinde Rojava’da yaşayan Kürt halkı siyasi statü elde ederek hukuki güvenceye kavuşursa, orada da silah bırakılır.
Bugün Suriye Demokratik Güçleri ile Şam yönetimi arasında sağlanan 8 maddelik mutabakatla Kürtler ve diğer etnik, dini inanç gruplarına anayasal statü tanınıyor, yerel yönetimlerin merkezi yönetimle entegrasyonu ve ortak bir yönetim modeli oluşturuluyor. Kürtler, Suriye devletinin asli bir bileşeni olarak kabul edilecek anayasal vatandaşlık ile hakları garanti altına alınacaktır.
Yüzyıldır anlattığınız “kardeşlik masalları”ndan hala bıkmadınız mı?
Artık yüzyıllık Kürt varlığının inkar edilmesinde ısrarcı olamazsınız.
Kürt halkının demokratik hakları illa ki pazarlık konusu mu olmalı.
Bu barış süreci dış dinamiklerin çabası sonucu başlatıldı ve bu dış dinamiklerin garantörlüğünde ilerleyecektir.
