Enver Şen / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
“Ayaklan kudretli/ güçlü ülke
Öldürücü mücadeleye
Faşizmin karanlığına,
Lanetlenmiş çetelerine karşı ayaklan”
dizeleri Sovyetler Birliği’nde faşist Almanya’nın saldırılarından sonra yazılmış (“Kutsal Savaş” adlı şiirden. Yazarı: Wassili Lebedew – Kumatsch. Almancası: Stephan Hermlin)
Kızıl Ordu’ya ve Sovyet halkına moral vermek için daha çok cephede okunan bir şiirin / türkünün ilk dörtlüğü. 2024 yıllında Almanya’nın faşizmden kurtuluşunun 79. yılında yasaklananlar arsındaydı. Bunun dışında iki tane daha yasaklı şiir var. 1- Nazi sürülerine diren 2- Faşistlerin iktidarını dağıt. Faşizme karşı savaşan ve büyük zafere her gün biraz daha yaklaşan Kızıl Ordu sadece Nisan / Mayıs 1945’te Berlin’in Schönholzer ve Treptower Park semtlerinde 20 bine yakın askerini kaybetti. Bunlar bütün Sovyet Cumhuriyetlerinden geliyorlardı. Rusya’nın değil Sovyet vatandaşlarıydı. Tarihe de öyle geçtiler. Yasaklananlar sadece şiirler değildi. Kızıl bayrak, orak/çekiçli bayraklar, Sovyetler Birliği sembolleri ve Kızıl Ordu’ya ait semboller de yasaklılar arasındaydı. Bu anti komünist yasaklarla komünistlerin, sosyalistlerin, devrimcilerin faşizme direnişi unutturulmak isteniyor. Yakın bir gelecekte Auschwitz’i, Berlin’i Kızıl Ordu değil, başkaları kurtardı denilirse şaşırmayacağız. Ancak komünistlerin, sosyalistlerin, demokrasi güçlerinin bunu engelleme gibi bir sorumluluğu da var. Leningrad’dan – Atina’ya, Stalingrad’dan Belgrad’a, Paris’ten Roma’ya Partizanlar ve komünistler olağan üstü bir direniş gösterdiler. Sadece Avrupa’da değil, Asya ülkelerinin de 10 milyonlarca insanı II. paylaşım savaşında hayatını kaybetti. Bilindiği gibi Sovyetlerden 27 milyon kayıptan bahsedilir. Sonra 20 milyona yakın kayıp veren ülke Japon afşizmine karşı savaşan Çin oldu. Asya ülkelerinde de komünistler, sosyalistler, devrimciler hiçbir fedakarlıktan kaçınmadılar. Komünistlerin, devrimcilerin hakkı teslim edilmeli, buna saygı duyulmalı. Elbette faşizme büyük yenilgiyi sadece Sovyetler Birliği, Partizanlar, komünistler ve sosyalistler tattırmadı. Başta ABD, İngiltere ve Fransa’nın da dahil olduğu müttefik güçleri ve faşizm altında inleyen ülkelerin halklarının da unutulmaz katkı ve kayıpları hiçbir zaman unutulmamalı, unutturulmamalı. O süreç tarihsel ortak bir direnişti öyle de kalmalı.
Bugünkü kapitalist/emperyalist Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı işgali bahane ederek Sovyetler Birliği ile Rusya’yı bilinçli bir şekilde aynı kefeye koymaya müsaade edilmemeli. Yasakları getirenler bunun böyle olmadığını biliyorlar. Ancak Ukrayna topraklarında sürdürülen savaşın bir Rusya – NATO savaşı (buna III. dünya savaşı demek de mümkün) olduğu gerçeğini unutturmak, kamuoyunu tek taraflı motive etmek için yapılan stratejik bir savaş propagandasıdır. Uzun süredir de oldukça başarılı görünüyorlar. Onların bu cephesinde yarıklar yaratılmalı. Bu ancak açık ve net bir şekilde savaş karşıtı olmakla mümkündür. Rusya – NATO savaşı yeniden paylaşım savaşıdır, dünya halklarının aleyhinedir. Dünün ortak direnişi bugünün ortak inkarına karşı da örgütlenmelidir.
Bütün bu yapılanlardan sonra başbakan Scholz’un “Zeitenwende” çağ değişimi söylemi ile neyi kastettiğini daha iyi anlıyoruz. Kapitale ve kapitalizme karşı olan her şey ve herkes bu yasakların içinde olmalı. Bunun en bariz örneği 8/9 Mayıs tarihli “junge Welt” -genç dünya- gazetesidir. Juge Welt günlük sosyalist bir gazete. Manşette Sovyet askerlerinin 2 Mayıs 1945 Almanya parlamento binasına (Reichstag) Sovyetler Birliği’nin bayrağını asan Kızıl Ordu askerlerinin o ünlü resimi olduğu için Treptower Park’taki Sovyet anıtı alanına sokulmadı. Birinci sayfadaki o resmi yırtanlar gazeteyi yanlarında götürebildiler. Bunu yapmayanların gazeteleri alınarak çöpe atıldı. Bu kadar kaba anti komünizmin 20.yy Almanya’sında kaldığını düşünmenin ne kadar yanlış olduğunu bir daha yaşadık.
Scholz’un başbakanı olduğu hükümet, Almanya Sosyal Demokrat Partisi, Yeşiller ve Hür Demokratlardan oluşan üçlü bir koalisyon. Almanya’da II. paylaşım savaşında sonraki en büyük askeri harcamalar ve savaş hazırlıkları bu hükümet tarafından yapıldı, yapılıyor. Özellikle göçmenlere ve mültecilere karşı yoğun bir baskı var. Berlin ve Brüksel’de yapılan “yasal” değişikliklerle mülteci olma olanağı hemen hemen yok edildi.
Demokratik parti kurum ve kuruluşların bayraklarına, sembollerine yasaklar 2024’te başlamadı. Kürdistanlı demokratik kurum ve kuruluşlar bundan en çok etkilenenler arasında. Yıllardır PKK yasağı bahane edilerek Kürdistanlıların yüzlerce kurum (bunların içinde dernekleri, kütüphaneleri, basın-yayın evlerini, televizonları saymak mümkün) basıldı tüm mallarına el kondu, kurumlar zaman zaman çalışamaz hale getirildi. IŞİD’de karşı savaşırken kahramanlar diye bahsedilen YPG/YPJ bayrak ve sembolleri de birkaç yıldır yasaklılar arasındalar. Kürdistanlı demokratik kurum ve kuruluşlar yaptıkları her eylemin başlamasından önce bu yasakları belirten polis açıklamasını okumak zorunda bırakılıyorlar. Ekim 2023’ten sonra bu yasaklara Filistin’i temsil eden semboller de eklendi. Sırada hangileri var bakıp göreceğiz. Hükümet bütün bu yasakları halkın huzurunu, iç barışı ve toplumsal kaynaşmayı sağlamak için yaptığını iddia ediyor. Ancak asıl amacın sıraya girmek istemeyenlerin sıraya sokulması olduğu gerçeğini toplum görmeye başlıyor ve itiraz sesleri giderek yükseliyor. Savaş karşıtlarının oranı her gün artıyor.
10 Mayıs 2024