Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Ülkenin kötü gidişatından kaynaklı linç ve toplumsal şiddet sarmalı tüm yaşam alanlarını etkisi altına almakta ve yaşamı olumsuz etkilemektedir.
Linç kelimesinin birden çok tanımı vardır.
Linç güçlü olanın zayıf olana uyguladığı fiziksel şiddettir. Türk Dil Kurumu Linç kelimesini “Birden çok kimsenin kendilerine göre suç olan bir davranışından ötürü birini, yasa dışı ve yargılamasız olarak öldürmesi” diye tanımlar.
Ali Püsküllüoğlu 1991’de yayınladığı Türkçe sözlük kitabında linci şöyle tanımlar; Halktan bir topluluğun, bir suçluyu yada kendilerine göre suç olan davranışta bulunmuş birini yumruk, taş, sopa gibi araçlarla döve döve öldürmesidir. Yani linç yargısızca işlenen bir insanlık suçudur. Başlıktan da anlaşılacağı gibi linç ve toplumsal şiddet geri toplumlara mahsus, kendilerince adaleti gerçekleştirme eylemidir. Demokratik hukuk devletlerinde bireylerin can ve mal güvenliği anayasal teminat altına alınmıştır.
Linç girişimini ortaya çıkaran unsurların başında hukuka olan güvensizlik gelmektedir. İnsanlar ya fiziki lince ya da sosyal medya, yazılı, görsel medya üzerinden linç edilirler. Bazen insanlar uygulanan linç girişimine dayanamaz ve intihar ederler.
Linç girişimi bazen bir bireye bazen de bir gruba yönelebiliyor. Eskişehir ‘de Ali İsmail Korkmaz’ın bir grup esnaf tarafından öldürülmesi ve Sivas’ta 33 Canın bir güruh tarafından yakılarak öldürülmesi gibi.
Linç girişiminin birçok sebebi vardır. Gerçekleri kabullenememek ve gerçeklerin ortaya çıkmasından korkmak, mahalle züppelerinin kendilerini mahallenin namus bekçileri olma görevini üstlenmeleri, cinsiyet farklılıkları, toplumsal yaşam, ırkçılık, şiddet kültürüyle beslenme gibi nedenler sayılabilir.
Tarihte gerçekleştirdiği linç girişimleriyle halk arasında şöhrete sahip olan Sakallı Nurettin Paşa olarak da bilinen Nureddin İbrahim Konyar’dır. Önemli linç olaylarından Gazeteci Süreyya, Rum din adamı Hrisostomos Kalafatis, Gazeteci Ali Kemal ve daha katledilen kimler kimler vardır.
Nihal Atsız’ın Orhun dergisinde Cevat Rıfat Atilhan’ın Millî İnkılap dergisinde yayınladığı antisemitist yazılar, halkı Yahudilere karşı şiddet uygulamaya ve linç etmeye teşvik etti. 1934 Trakya olayları veya Furtuna olarak bilinen olayların sonucu olarak Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Çanakkale’de yaklaşık 15 bin Trakya Yahudisi bulundukları şehirleri terk ettiler.
1921 Karadeniz’de Kâhya Yahya çetesi Mustafa Suphi ve arkadaşlarını katlettiler.
1945’te “Komünizm propagandası yapıyor” gerekçesiyle Zekeriya – Sabiha Sertel çiftinin Tan gazetesi ve matbaası 10 bin kişilik kalabalık tarafından tarumar edildi. Tek bir kişi gözaltına dahi alınmadı.
1955 6-7 Eylül olayları
1977 Taksim olayları.
1978 Maraş katliamı.
1980 Çorum katliamı
1999 Sivas katliamı
2017’de Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesi linç girişimi.
2021 yılında Akdeniz bölgesinde çıkan orman yangınlarında, gönüllü olarak yangın söndürme olaylarına katılan Kürtler linç edilmekle karşı karşıya kaldılar.
Bütün bu olayların oluş sebebi Türkçü, milliyetçi, muhafazakâr, İslami, ırkçı kesimlerin toplumsal hassasiyetleri bahane ederek gerçekleştirdikleri olaylardır.
Günümüzde linçten en fazla etkilenen Suriyeli ve Afganistanlı sığınmacı göçmenlerdir.
Lince maruz kalanlar zayıflar, dışlananlar, ötekileştirilenlerdir.
İnsanlara sadece ırksal, kültürel, etnik anlamda linç uygulanmıyor, toplumsal cinsiyet gruplarına da uygulanıyor.