10 Eylül Cumartesi sabahı evlerinden gözaltına alınan gazeteci yazar Ahmet Altan ve kardeşi Prof. Dr.Mehmet Altan’ın avukatları Ergin Cinmen ve Veysel Ok yaşanan süreçle ilgili olarak basın açıklaması yayımladı.
“Müvekkillerimiz Ahmet ve Mehmet Altan’ın akla, bilime, hayata ve hukuka aykırı bir iddiayla gözaltında tutulması temel bir hak ihlalidir” diyenAvukatlar açıklamalarında şu ifadelere yer verdi:
“Neyle suçlanıyorlar?”
“Müvekkillerimiz Ahmet Altan ve Mehmet Altan’ın gözaltında geçirdikleri süre dördüncü gününü doldurmuştur.
“Müvekkillerimizin neyle suçlandıkları konusunda hiçbir bilgi sahibi olmamamızın yanı sıra sağlıkları konusunda da tarafımıza herhangi bir bilgilendirme yapılmamıştır.
“Kaçma şüpheleri yok”
“CMK 90. maddeye göre yakalama ve gözaltı işlemi suçüstü hali ve şüphelilerin kaçma ihtimali çerçevesinde düşünülen bir muhakeme işlemidir.
“Oysa soruşturma konusu suç 14 Temmuz 2016 tarihinde bir televizyon programında sarf edilen sözlerle ilgilidir.
“O süreden bu yana her ikisi de dünyaca tanınan birer yazar ve gazeteci olan müvekkillerimizin kaçma şüphesi olduğunu söylemek mümkün değildir.
“Herhangi bir tebligata derhal icabet edebilecekleri ortadayken bayram öncesi, sabaha karşı evlerinin basılarak gözaltına alınmaları ve halen avukat görüşü olmaksızın gözaltında tutulmaları hukuku yaraladığı gibi kamu vicdanını da yaralamıştır.
“Bayram öncesi alınmaları…”
“Bayram tatili öncesi müvekkillerimizin gözaltına alınması, bayram tatili süresince müvekkillerin yargısal mercilere /denetime erişmesini engellemeye matuftur.
“Bu durum evrensel bir hukuk ilkesi olan ‘en kısa sürede yargı mercilerinin huzuruna çıkarılma’ hakkının açıkça ihlalidir.
AA’nın gözaltı iddiası
“Müvekkillerimiz hakkındaki suçlamaların mahiyetini haber ajanslarından ve kimi gazetecilerin sosyal medyadaki paylaşımlarından öğrenmiş bulunmaktayız.
“Devletin resmi ajansı olan Anadolu Ajansı’nın (AA) yaptığı haberde gözaltı gerekçesi şöyle ifade edilmiştir:
Şüpheliler Ahmet ve Mehmet Altan hakkında, FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminden bir gün önce sosyal paylaşım sitesi üzerinden canlı yayın yapan ‘Can Erzincan TV’ adlı kanalda, darbe girişimi soruşturması kapsamında tutuklanan Nazlı Ilıcak ile katıldıkları programda, darbe çağrışımı yapan subliminal mesajlar verildiği iddiası üzerine gözaltı kararı verildi.
Savcılığın; emniyete gönderdiği yazıda, şüpheliler Ahmet Altan ve Mehmet Altan’ın söz konusu programda, darbe çağrışımı mesajı verdikleri, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ve Cumhurbaşkanı’nı tehdit ettikleri, darbenin gerçekleşeceğini beyan ettikleri aktarılarak, ‘(şüphelilerin) darbe girişimini öncesinde terör örgütünce fikir-eylem birliği içerisinde olmadan bilmelerinin ve bunu bir gün önce kamuoyu algısını şekillendirecek biçimde beyan etmelerinin mümkün olmayacağı… bu şekilde darbe girişiminde bulunan terör örgütü mensubu bir kısım asker şahıslarla birlikte iştirak halinde atılı suçları işledikleri tesbir edilmiştir.
“Subliminal mesaj!”
“Bu iddialarla müvekkillerimizin darbe teşebbüsüne bilerek ve isteyerek katıldıklarını kabul etmek ceza hukuku tekniğine, mantığına, hayatın kendisine ve elbette akla ve bilime külliyen aykırıdır.
“Subliminal mesaj; başka bir objenin içine gömülü olan bir işaret ya da mesajdır.
“Normal insan algısı limitlerinin altında kalmak ve o an fark edilmemek üzere tasarlanmıştır.
“Bu noktada bir TV programı ile bırakın ‘darbe’ gibi vahim etkileri olacak bir konuyu, hiçbir konuyu subliminal mesaj yolu ile çağrıştırmak bilimsel ve teknik olarak mümkün değildir.
“AİHS’nin 5. ve Anayasa’nın 19. maddesine aykırı”
“Bunların ötesinde her iki müvekkilimiz de söylemek istediklerini doğrudan söylemek, güce göre söylem değiştirmemek, özellikle her koşulda demokrasi ve hukuka olan bağlılıklarından vazgeçmemiş olmakla tanınan kişilerdir.
“Müvekkillerimizin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5. maddesi ve Anayasa’nın 19. maddesinde ifadesini bulan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, haksız ve hukuka aykırı bir şekilde kısıtlanmıştır. Gözaltı işlemi hukuka aykırıdır ve derhal sona erdirilmelidir.
“Temel hakları ihlal ediliyor”
“Bir televizyon programında sarf edilen konuşmalar özgürlük kısıtlamaları için meşru ve geçerli nedenler olarak kabul edilmemektedir. Bu tür özgürlük sınırlandırmaları, çok kısa sürseler bile, daha baştan, amacı itibari ile hak ihlali nedenidirler.
“Müvekkillerin bu koşular altında, kötü muamele, avukatları ile görüşme hakkı gibi birçok temel hakkının ihlal edilmeye başlanmıştır.
“Çok sayıda kişinin işlem görmesi, bayram tatili olduğu için soruşturma savcısının olmaması, gözaltı işleminin OHAL dönemine denk gelmesi gibi nedenler temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilmesi için gerekçe yapılamaz.” (ilke)