Ana SayfaSOLUN SORUNU: KEMALİZM'İN CHP MARKALI GÖMLEĞİNİN GİYDİRİLMİŞ OLMASI! / HASAN IŞIK

SOLUN SORUNU: KEMALİZM’İN CHP MARKALI GÖMLEĞİNİN GİYDİRİLMİŞ OLMASI! / HASAN IŞIK

İdealist bakış açısıyla bakanlar kişileri, diyalektik bakış açısıyla bakanlar sistemi sorgular. Artık sosyalistlerin diyalektik bakış açısı geliştirmesinin zamanı gelmiştir. Ancak ideal bakış açısının darlığından kurtulamamıştırlar. Bu yaklaşıma göre solun en büyük sorunu fraksiyonlara bölünmesidir. Ancak temel sorun bu değildir. Solun fraksiyonlara bölünüp farklı perspektifler geliştirmesi sosyalizmin doğası gereğidir. O halde sorun başka bir yerde aranmalıdır. Elbette ki bu ülkede solun pek çok sorunu vardır ve bu sorunlar solun gelişmesini, yayılmasını, kitlelere ulaşmasını, halklara yayılmasını engellemektedir.

Peki, bu sorun nedir? Solun birleşememesi mi? Örgütlenme eksikliği mi? Teorik ve pratik yoksunluk mu? Bunların hiç su götürmez payları vardır. Ancak bu ülkede ki solun temel sorunu Kemalizm’dir. Solun Kemalizm’e hapsedilmesidir. Bu solun en temel sorunsalıdır. Anadolu’da ve Mezopotamya’da hiçbir sınıfa huzur getirmemiş liberal-burjuva devrimi Kemalizm’in solun damarlarına zehir gibi enjekte olması sosyalizme vurulmuş en büyük darbedir. Kemalizm’in yüzünü güldürdüğü hiçbir sınıf yoktur. Öyle ki Koçgiri ve Dersim, Maraş, Sivas katliamlarında Aleviler, Ağrı Zilan, Sason katliamlarında Kürtler sınıf olarak katledilmişlerdir. Bu ideloji 28 Şubat sürecinde İslamcılara ikna odaları, hak arayan emekçi ve öğrencilere polis jopu, 70’te ve 80’lerde devrimci gençlere darağacı olarak korkunç yüzünü göstermiştir.

Kemalizm’in yaptıkları bunlarla sınırlı değildir elbet. Bu ideoloji sistemin bekası için siyasi iradeyi hiçe sayıp askeri darbeler yaptırabilir, başbakanını astırıp, cumhurbaşkanını ve kuvvet komutanını faili meçhul cinayetlere kurban edebilirdi. Trajedilere imza atmaktan hiç geri kalmamıştır ve bunları yaparken öyle kirli tarzlar  geliştirmiştir ki tarihte benzerine rastlamak zordur. Örneğin Koçgiri’de Alevileri katleden Nurettin Paşa’nın kurmay subayı ve damadı Abdullah Alpdoğan’a Dersim Katliamı görevini vermiştir. Çeteci Topal Osman’a Pontus katliamından sonra Koçgiri’de görev verilmiş daha sonra bu ülkenin ilk siyasi cinayeti olan Atatürk’ün en ateşli muhalifi olan Trabzon vekili Ali Şükrü Bey’i öldürtmüştür. 1915 katliamından kaçan Ermenilere sahip çıkan, otuz bin Ermeni’yi Ruslar’a sağ salim teslim eden Dersimliler, savaş pilotu olmadığı halde yine bir Ermeni olan Sabiha Gökçen’e bombalattırılmıştır. İşte bu zihniyet günümüzde kendini sistemin partileri olarak göstermektedir. Bu sistem partileri Kemalizm’in tekçi, ırkçı, katliamcı mirasını devralmış, uygulamaya sokmuşlardır. Öyle ki katledilen Ermeni ve Rumlardan sonra sisteme aykırı olan Alevi ve Kürtlerin katledilmesinde birleşmişlerdir.

Elbette ki görevlerini yaptıkları için suçlayamayız bu partileri ancak sol makyaja bürünen sistemin partisi CHP eleştirilmelidir. Sosyalist bir bakış açısıyla irdelenmelidir. Çünkü Kemalizm’in örgütü olan bu siyasi parti bu ülkenin ezilen öteki sınıfların oylarını almakta, onların geleceklerini inşa etmektedir. Sınıflara ölümü reva gören bu ideolojinin uzantısının ezilen sınıflardan oy alması elbette ki sosyolojik bir çelişki olarak görülebilir. Öyle ki CHP’nin temel kitlesi Alevilerden oluşmaktadır. İşte toplumsal çelişki burada görünüyor. Öyle ki bugün dünyada hiçbir Yahudi’nin evinde asılı Hitler resmi göremezsiniz. Ancak Koçgiri’den Dersim’e katliamların yöneticisi olan M. Kemal’in nasıl oluyor da resmini asıp partisine oy vermektedirler. Bunun en temel sebebi elbette ki seküler, laik yaşam teminatı olarak bu ideolojinin görülmesidir. Ancak Kemalist rejimin kendi anlayışı dışındaki laiklik bu ülkeye hiçbir zaman gelmemiştir. Diyanet işlerini sünni anlayışla kuran, kimliklere İslam’ı mecbur kılan, din derslerine çocuklarımızı zorla sokan bu sistemin yılmaz bekçileri değil midir?

Elbette ki bu siyasi sendrom sadece Alevilerin oyuyla ayakta kalmıyor. Bir de kendini solcu hisseden ama sosyalizmden sadece kitap kapağı kadar anlayan bu ülkenin devrimci mücadele geleneğini bilmeyenler de var. Öyle ki Mustafa Suphiler, Sabahattin Aliler sadece adlarıyla anılmamalı sisteme karsı duruşları iyi irdelenmelidir. İşte Kemalizm tuzağına düşmüş bu sınıf, devrimin acıklı devrim türküleri dinleyerek geleceğine inanmaktadır. Bu tutum tam bir lümpen pasif bakış açısıdır. Öyle ki üzerine türkü yakılan o devrimciler bu sistemi yıkmak için mücadele etmemişlerdir. Deniz Gezmiş Şarkışla’da lahmacun sararken yakalanmamıştır. Mahirler Kızıldere’de mücadele uğruna katledilmişlerdir. Öyle ki Mahirlerin, İboların teorik yazılarına bakıldığında Kemalizm’in nasıl açıklandığı açıkça görülmektedir.

Gelinen son süreçte ezilenlerin oyunu alan bu Kemalist örgüt CHP katliamların el ayağı olan ırkçılarla ortak aday çıkarabilmiş, onların işaretlerini dahi yapmıştır. Ancak Cizre’de bodrumlarda diri diri yakılanlara, çıplak bedeni teşhir edilenlere günlerce sokak ortasında bekleyen Taybet anaya hiç sesini çıkarmamıştır. Ancak iş sistemin muhaliflerinin dokunulmazlıklarına gelince Denizlerin idamına el kaldırdığı gibi onlarında dokunulmazlığına el kaldırmaya hazırdır. İşte bu ülkedeki solun en büyük sorunu Kemalist ideolojinin CHP markalı gömleğinin sola giydirilmiş olmasıdır. Solun en önemli görevi bu deli gömleğini yırtıp atmaktır.

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights