Ana SayfaNIVÎSKARÊNSerbest Cumhuriyet Fırkası 

Serbest Cumhuriyet Fırkası 

Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız 

Tek parti olan Cumhuriyet Halk Fırkası’na (CHF) karşı ülke içerisinde ve ülke dışında çok ciddi tepkiler vardı. Meclisteki tek partinin kurduğu hükümeti denetlemesi kimseye inandırıcı gelmiyordu. 

Dışarıda tek partili diktatörlük olarak değerlendiriliyordu. 

Bugün olduğu gibi 1930’daki ekonomik buhranla birlikte hükümetin ağırlaştırdığı vergiler halkta rahatsızlıklar yarattı. 

1925 yılında Mustafa Kemal’e bir rapor sunan Ahmet Ağaoğlu raporunda iktidarın halka tahakkümünden bahsetmişti. 

M. Kemal’in özellikle dışarıdaki tepkiyi dindirmek ve tek parti CHF’ye formalite, yumuşak, uyumlu muhalefet edecek küçük bir parti kurdurmak için güvendiği arkadaşı Fethi Bey’i (Okyar) görevlendirdi. 

Bunun üzerine Fethi Bey M. Kemal’in tarafsız kalmasını şart koşarak 12 Ağustos 1930’da Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı kurdu.  

M. Kemal İsmet İnönü’nün itirazına rağmen 14 milletvekilini SCF’ye gönderdi. 

Ayrıca kız kardeşi Makbule Hanım’ı ve yakın dostlarını SCF’ye üye olmaları için yönlendirdi. 

Yani M. Kemal hem iktidarı hem de muhalefeti dizayn ediyordu. 

Artık 5 yıldır alternatifsiz iktidar olan İnönü hükümetine karşı bir muhalefet yaratılmıştı. 

CHF’ye muhalif bir parti ilk kez İnönü hükümetini halka şikâyet etmek için miting düzenleyecekti. 

İzmir’de SCF’nin düzenlediği mitinge olan ilgi hem parti genel başkanı Fethi Bey’in hem de CHF yönetiminin beklediğinden çok daha fazlaydı. 

Halk bu mitingde CHF’nin düzeninden ve icraatlarından olan memnuniyetsizliklerini dile getirmiş ve ağır eleştiriler yöneltmişlerdi. 

Bu partinin halkta karşılık bulması ve büyük halk kitlesini peşinden sürüklemesinden korkan CHF yönetimi ve bürokratları bu süreçten endişe ediyorlardı. Çünkü altlarındaki iktidar kayacaktı. 

O günkü tablo bugünkü tabloyla ne kadarda benzerdi. İktidar ve bürokratik aygıtı, güçlenen muhalefeti alicengiz oyunuyla, yargı sopasıyla dizayn etmeğe çalışıyor. Muhalif siyasetçileri ve muhalif medya mensuplarını zindanlara doldurarak halka korku salmaktadır. 

SCF karşısında tutunamayan CHF, SCF’yi Menemen olayından ve Asteğmen Fehmi Kubilay’ın öldürülme olaylarından sorumlu tutarak, laiklik karşıtı ve dinci mutaasıpların birleşme yeri olarak görmüşlerdir. 

Siyaset bilimci Duverger, Atatürk’ün Batılı biçimdeki siyasal demokrasinin koşullarını oluşturma çabasından “nüfusun büyük çoğunluğunun cahil, geri kalmış, okumaz-yazmaz olduğu bir feodal ve tarımcı bir ülkede çok partili ve serbest seçimli Batılı bir sistemin hiçbir anlamı yoktur”. Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın tabanını, seçmenini böyle tanımlamıştır. Parti’nin kapatılması için Fethi Okyar’a telkinde bulunmuştur. Fethi Bey bunun üzerine partiyi feshetmiştir. Yani SCF Atatürk’ün ve İnönü’nün baskıları sonucunda kendini feshetmiştir. 

Cumhuriyeti çok partili bir yaşama dönüştürmek amacıyla başlatılan bu hareketten beklenen tatlı su muhalefeti gösterilmediği için bu göstermelik çok partili sisteme geçiş için ikinci deneme de başarısızlıkla sonuçlandı.  

Çok partili sisteme geçişin ilk denemesi Kazım Karabekir ve arkadaşlarının kurmuş oldukları Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’ydı. İrticayı yüreklendirdiği gerekçesiyle 3 Haziran 1925’te kapatıldı. 

Ülke yeniden tek partili sisteme döndü. 

Ülkeye evrensel demokrasi değil Türk tipi demokrasi egemen olduğu için iktidar partileri parti devleti kimliğine bürünüyorlar.  

Bugünkü AKP, Parti-Devlet bütünlüğünün en somut ifadesidir. 

Sonuç olarak “Etme bulma dünyasıdır” CHF ülkeye “muhalefeti susturmayı” miras olarak bırakmıştır. Bugünde bunun bedelini aydınlar, basın mensupları ve siyasi parti temsilcileri ödüyor ama olan halka oluyor. 

AKP’nin bundan ders çıkarması gerekir. Şayet bir gün iktidardan düşerse ektiğini biçecektir. 

Tarihten ders alınmadığı zaman tarih tekerrür eder. 

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights