Cigerxwin, Yılmaz Güney, Nurettin Zaza
90’lı yılların başlarına kadar dilleri ve kültürleri yasaklı ve baskı altında kalan Kürt nüfusu, çareyi başta Avrupa merkezleri olmak üzere, göç etmekte bulmuşlardır.
Göç etmek zorunda kalan Kürt nüfusu, son derece hızlı bir şekilde kültürel, politik ya da bölgesel dernekler olarak örgütlenmiştir. Bu örgütlenmeleri önemli kılan özelliklerden bir tanesi de, göç eden Kürtlerin emekçi tabanlı olmalarıdır.
Örneğin İsveç’te ilk Kürt örgütü, kurucularının çoğunun merkez Anadolu’dan Kürtler olduğu bir işçi derneğidir; İsveçli Kürt İşçiler derneği. (KomeleyaKarkeran a Kurdi – Swedi 1976)
Bu dernek İsveç’te Kürdistan Toplulukları Federasyonu’nun öncülüdür.
Tıpkı Paris Kürt Enstitüsü’nün oluşumuna öncülük eden ve kuruluşu İsveçli Kürt İşçiler Derneği’yle hemen hemen aynı yıllara gelen, 1974 yılında kurulan Fransız – Kürdistan derneği gibi…
Paris Kürt Enstitüsü Başkanı KendalNezan’ın sözleriyle:
“Avrupa’daki Kürt diasporası otuz-kırk yıl gibi nispeten kısa bir zaman kesiti içinde oluştu. Ezici çoğunluğunu kırsal kesimlerden gelen az eğitim görmüş emekçiler oluşturuyordu.*”
Türkiye’de, Kürt kimliğinin ifadesi olan dilin yazılı ve sözlü pratiği, 1990’lı yılların başlarına kadar yasaklanmış ve baskılanmıştır. Gördükleri baskı ve şiddetten dolayı, Avrupa’ya kaçmayı çare gören Kürt aydınlarının, ışık yuvası olmuştur Paris Kürt Enstitüsü. Dönemin Kürt aydınlarının bu “harekete” destek vermeleri, yalnız Kürt olmalarıyla veya ezilen Kürt halkına ve diline duydukları duygusal hislerle açıklanamaz.
Paris Kürt Enstitüsü’nün kuruluşunda ve gelişiminde, yukarıdaki üç ismin önemi, kavgasına giriştikleri Kürt dili ve kültürünün özgürlüğünü “halkçı” bir temele oturtmaları, zaten zorlu olan bu kavgada, bir de emekçilerin tarafını tutmalarındandır.
Dediğimiz gibi; bu insanlar, aynı zamanda, emek ile sermayenin çekişmesine de taraf olan, kökü hiç de dışarıda değil, bizzat bağrımızda olan halkçı aydınlarımızdır.
Kendi yurtlarında gördükleri hak edilmedik muamelelerden dolayı, bu birikim, Paris, Brüksel gibi batının çeşitli merkezlerinde yoğunlaşmış ve Kürt aydınlanmasına rehberlik etmiştir.
Sadece Bir Enstitü Değil
Paris Kürt Enstitüsü’nün temel amacı Kürt dilinin ve kültürünün korunup geliştirilmesidir. Ancak Enstitü, kurulduğu günden bu yana, her zaman için bu misyonundan çok daha öte işlevler yerine getirmiştir. Büyük bir kütüphane kurmanın, çeşitli yayınlar, dergiler çıkarmanın, göç ettirilmiş Kürt gençlerine yurt ve burs sağlamanın da ötesinde Paris Kürt Enstitüsü, güncel politikada da Kürt siyasetinde söz sahibidir.
Kökünde, temelinde emek olan bu kurum, daha nice yıllar yaşamaya ve Kürt dili ve kültürünü yaşatmaya devam edecektir. Kurucu iradesinde emekten yana kafalar olan Paris Kürt Enstitü’sü, 33 yıllık çalışma hayatında kültürel ve siyasal olarak önemli bir konuma gelmeyi başarmış, zorla göç ettirilip, gittikleri ülkenin dilini bile bilmeyen emekçi bir halktan; doçentler, profesörler yaratmasını bilmiştir.
Türkiye coğrafyası topraklarında da, Türk ve Kürt emekçileri, kaderlerini ortak bir şekilde kendi elleriyle çizecek ve Paris Kürt Enstitüsü gibi nice kurumları da içerip aşacak bir seviyeye gelecektir.
Bu topraklardan, daha nice Yılmaz Güneyler, nice Nazım Hikmetler çıkacak ve bu sefer göç etmek zorunda kalmayıp, kendi yurtlarını, emeğin gücüyle ileriye taşıyacaklardır.
Hepimizin katkılarıyla…
Yaralanılan Kaynaklar:
*t24.com.tr/haber/kendal-nezan-30-yilda-kurt-diasporasi-cok-buyuk-bir-mesafe-kat-etmistir,245923
İnatçı Bir Bahar – Derleyen: Vecdi Erbay (Ayrıntı Yayınları 2012)