Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Dünyayı haksızlık yönetiyor,
adalet yalnız sahnede var.
Friedrich Schiller
Ortadoğu terimini ilk kez ABD’li deniz stratejisi uzmanı Alfred Thayer Mahan 1902 yılında Basra Körfezi’nin önemini ele aldığı “The Persian Gulf and İnternational Relations” başlıklı makalesinde vurgulamıştır.
Ortadoğu terimini resmi olarak ilk kez kullanan ABD Dışişleri Bakanı John Foster Dulles 1957 Eisenhower Doktrini’nde kullanmıştır.
Ortadoğu’da Birleşmiş Milletlere üye 16 devlet (Mısır, İran, Türkiye, İsrail, Katar, ….) 22 Arap ülkesi ve gözlemci statüsünde Filistin, siyasi statüleri kabul edilmeyen dünyanın en kalabalık halkı Kürtler başta olmak üzere daha ismini sayamadığımız bir çok halk vardır.
Halklar hapishanesine dönüştürülen Ortadoğu’nun bugün içinde bulunduğu kaosun asıl sorumluları 1789’da Fransız İhtilali ile dünyaya eşitlik, özgürlük, demokrasi gibi insani ve çağdaş değerler vaad eden başta Fransa, İngiltere, ABD olmak üzere diğer emperyalist, işgalci güçlerdir.
Ortadoğu halklarını Türk, Arap, Fars milliyetçiliği ve İslam fanatizmi, Yahudi Siyonizmi ile zehirleyerek birbirlerine düşman ettiler.
Yaratılan bu savaş ve kaos sonucu bölgeye müdahil olan, müdahale eden emperyalist güçler İsrail – Hamas savaşında yaşlı, kadın, çoluk çocuk demeden binlerce insanı katlettiler.
Türkiye’nin Rojava’ya yaptığı sınır ötesi operasyonlarda bugüne kadar yüzlerce sivil insan öldürüldü.
Ortadoğu asırlardır bölüşülemeyen yeraltı ve yer üstü kaynakları, akarsuları, tarihi ve kültürel zenginliklerinden dolayı adeta savaş arenasına dönüştürülerek kan gölüne dönüştürülmüştür.
Amacı İslam dünyasının hak ve çıkarlarını korumak, üye devletler arasında iş birliği ve dayanışmayı güçlendirmek olan İslam Birliği Teşkilatı Ortadoğu’da olup bitenlere karşı bihaberdir.
16 Mart 1988 tarihinde Saddam Hüseyin’in Halepçe’ye zehirli kimyasal gaz kullanarak 6 binden fazla Kürdün yanarak ve zehirlenerek katledildiğinde İslam Teşkilatı toplantı halindeydi ve bu katliama kayıtsız kalmıştı. Bugünde aynı duyarsızlık ve kayıtsızlık Gazze halkı için yapılmaktadır.
Birleşmiş Milletlerin Suriye Soruşturma Komisyonu, yayınladığı Suriye raporunda Türkiye’nin SİHA’larla Rojava’da sivilleri öldürdüğüne dikkat çekerek “Türk devleti sivil ayrımı ve sivil altyapı gözetmeksizin saldırılar gerçekleştirmiştir” denildi.
Bugün itibariyle 23 Arap ülkesi, 7 Türk ülkesi ve Farsi ülkeler vardır. Ama Ortadoğu’da Kürt halkına siyasi statü verilmesi, bağımsız bir devlet olmasına karşı çıkanlar dünya halklarına kocaman bir yalan söyleyerek kurulacak bağımsız bir Kürdistan’ın ikinci İsrail olacağını söylüyorlar. Bu mazlum ve kadim Kürt halkına karşı yapılan kocaman bir yalan, haksızlık, zulüm ve Kürt, Kürdistan gerçekliğinin üstünü örtmektir. Ama artık mızrak çuvala sığmıyor. Dünya halkları bütün gerçeklikleri çıplak gözle görebiliyorlar.
Oysaki Ortadoğu’da zaten birçok İsrail vardır. Yaşam hakkı olan suyu, gıdayı, enerjiyi mazlum halklara karşı tehdit unsuru olarak kullanıyorlar. Bu gerçekliği görmemek için üç maymunu oynamak, kör, sağır, dilsiz olmak ve art niyetli olmak lazım.
Ortadoğu’da barış sağlanmak isteniyorsa, dünya barışına katkı sağlanmak isteniyorsa esaret altındaki halklara “Halkların kaderini tayin hakkı” tanınmalı, halklar kendi geleceklerini kendileri tayin etmeliler.