1 Mayıslar tüm dünyada işçilerin, emekçilerin, geçimini çalışarak sağlayanların renk, dil, din, ırk ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin kutladığı bir bayramdır. 1 Mayıs’ın doğuşunda işçilerin sermayeye tüm hayatlarını vermeme mücadelesi vardır. İşçiler, sosyal bir varlık olarak yaşamak istemişler, “gün doğumundan gün batımına” çalışmayı reddetmişlerdir.
MUSTAFA KORKMAZ/ Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Kapitalizmin yeniden yapılandığı, tüm sermaye sözcülerinin sürekli olarak “küreselleşme”den bahsettiği bir dönemdeyiz. Yeryüzünde mevcut iki tür küreselleşmeden birisi kapitalistlerin mallarını paralarını istedikleri ülkeye, istedikleri zaman, istedikleri kadar taşıyabilmeleri anlamına geliyor.
İkinci tür küreselleşme ise, gerçek anlamda ulussuz, gerçek anlamda dost, gerçek anlamda birbirinin kardeşi bir sınıfın, işçi sınıfının enternasyonalizmi anlamındadır. Hayatı yaratan emekçiler, sermayeden almak istedikleri en önemli taleplerini 1 Mayıslarda haykırmışlardır. Bu nedenle dünyanın pek çok ülkesinde 1 Mayıs remi tatil ilan edilmiş ve kutlanmaktadır. Bugün işçilerin kazandığı bütün haklar verdikleri mücadeleler sonucu kazanılmıştır.
Tüm insanlığa yetecek birikimlerin, birkaç yüz şirkete verildiği bir dönemdeyiz. Böylesine acımasız bir sömürü düzeninin tüm çalışanlara kader diye dayatıldığı bir çağdayız. Geçmiş yüzyıllardaki kazanımlarımızın artık unutulması gerektiğini iddia ediyorlar. Yeni dönemde sermayenin sınırsız kar hırsını engelleyecek her düzenlemenin çağdışı olduğu propagandası yapılıyor.
Ama işçiler, emeğiyle geçinenler, beyaz yakalısı, mavi yakalısı dünyanın en ücra köşesinde bile, daha fazla hak elde etmek için alanlara çıkmakta, hayatı talep etmekte ısrarcılar. Kar sürekli artarken, işçilerin cebine giren paranın azalmasını, ne kadar süslenirse süslensin, hiçbir iktisatçı anlatmıyor. Bu sermaye sisteminin parıltılı yıldızlarının altında yatan sömürü çarkını kimse gizleyemiyor artık.
1 Mayıs 1886’dan beri dünyada, 1909’dan beri Osmanlı’da Türkiye’de Kürdistan’da şu veya bu şekilde kutlanmaktadır. 1923’te İzmir İktisat Kongresine Amele Grubu işçilerin taleplerini içeren bir teklif sunmuşlardır. 1977’de İstanbul’daki 1 Mayıs mitingine Batman’daki petrol işçileri katılım sağlamışlardır. Kürdistan’da da Türkiye’ye paralel olarak kutlanmaktadır. Ama istisnalarda yok değildir. 1991’de Diyarbakır’da öğrenciler kutlama yapmışlardır. Müdahale eden egemenlerin araçlarını yakmışlardır. Yine aynı yıl Viranşehir’de kutlama yapmak isteyen lise öğrencilerinin gözaltına alınmasını protesto etmek amacıyla 100 öğrenci açlık grevine başlamıştır. Yani kısacası bu topraklarda işçiler emekçiler, 1 Mayıs’ı çalışanlar arasında hiçbir ayrım gözetmeksizin alanlarda kutlamışlar. Bugünün uluslararası olma özelliğini o zamandan beri desteklemişlerdir. Bugün diğer tüm bayram ve mitinglerden farklı olarak dünyanın her yerindeki işçilerin ortaklaşa kutladıkları tek gündür.
İşçi sınıfının birlik dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs 1886’dan beri kutlanmakta ve kutlanmaya devam edecektir.
***
1 MAYIS’ta sesimizi yükseltELİM!
Hazır konumuz 1 Mayıs iken Adıyaman Eğitim-Sen şube başkanı sayın Abdullah Demir’in konu üzerine görüşlerini de aldık. Söz bundan sonra sayın Demir’de.
“”İşçi sınıfının Uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs bu sene Covid-19 koşullarında kutlanacak. Bu salgın tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkin bir biçimde etkisini göstermektedir. Tarihte ilk kez 1 Mayıs’ta dünya işçi sınıfı büyük kitleler halinde kentlerin merkezi meydanlarında buluşamayacak. Ancak bu koşullara rağmen Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun ilan ettiği insan onuruna yaraşır bir iş, gelir ve sosyal güvenlik talepleriyle dünya emekçileri tek ses, tek yürek olacak.
1 Mayıs 2020’de dünyanın dört bir yanı, insanlığın ortak umutlarını ifade eden işçi sınıfının, büyük meydanlarda olmasa da evlerinde, işyerlerinde, belirli sembolik merkezlerde dünyanın bu düzeninin değişmesi gerektiğine dair iradesine tanıklık edecek.
Bizler de KESK Adıyaman Şubeler Platformu olarak, mevcut koşullar göz önünde bulundurarak bazı etkinliklerle sesimizi ve taleplerinizi kamuoyuyla paylaşacağız.
Evet, yeni bir toplumsal düzen şart! Çünkü neoliberal kapitalizm ülkemizi ve dünyamızı göz göre göre büyük bir felakete sürüklüyor. Bu düzen on yıllardır dünya halklarına sınırsız bir emek ve doğa sömürüsü, savaşlar, ekonomik krizler, artan eşitsizlikler, yoksulluk, işsizlik dışında hiçbir şey sunmuyordu. Covid-19 salgını düzenin nasıl çürüdüğünü ve çöktüğünü en açık hali ile gösterdi.
Bu salgın sürecinde yaşananları hep beraber görüyor ve izliyoruz.
Bu düzen salgına karşı işçileri, emekçileri, yoksulları ve ezilenlerin sağlığını işini, geçimini koruyamadı. Aksine sermayenin ve patronların çıkarları için akıl, bilim ve milyonların sağlığı yok sayıldı.
Açılan paketlerde işverenlere her türlü destek ve hatta ücretsiz izin dayatma hakkı bile var ama işçi yok, emekçi yok, emekli yok, küçük esnaf yok, çiftçi yok, kadın yok, çocuk yok…
Salgının yarattığı ağır ekonomik sonuçlar karşısında milyonlarca işçi, emekçi, işsiz, emekli, küçük esnaf değil bir avuç şirket korunuyor.
İşverenler ve müteahhitler için milyonluk paketler açıklanırken, yapılan yasa değişikliğiyle “ücretsiz izin” dayatılan işçiler 1168 TL ile yaşamaya mahkum ediliyor.
Zorunlu işlerde çalışan hekimlerin, sağlık ve belediye çalışanlarının, PTT ve kargo çalışanlarının sesine, taleplerine kulak verilmiyor.
Marketlerden inşaatlara fabrikalardan madenlere üretim zorlaması can alıyor. Evde çalışmaya başlayan emekçiler için mesai hiç bitmiyor, 24 saate yayılıyor.
Covid-19 salgını süresince halkın sağlığını, işini ve aşını korumak için alınması gereken önlemler bellidir. Kısaca şöyle özetleyebiliriz.
1-Sermaye değil halk egemenliğini esas alan, sömürüye karşı emeğin haklarını koruyan, toplumsal zenginliğe el koyan yüzde 1’in değil toplumun yararını esas alan,
2-İnsan onuruna yaraşır bir iş ve ücret, kamusal sosyal güvenlik ve sendikal hakların eksiksiz güvence altına alındığı,
3-Demokrasinin ve ifade özgürlüğünün tahrip edilmediği,
4-Her türlü ayrımcılığa, cinsiyetçiliğe ve ötekileştirmeye karşı eşit yurttaşlığın, yurtta, bölgede ve dünyada barış politikasının benimsendiği,
İşte bu talepler doğrultusunda yeni bir toplumsal düzen için 1 MAYIS’ta sesimizi yükseltiyoruz.
Evlerimizin ve işyerlerimizin sokaklara dönük yüzünü taleplerimizi ifade eden pankartlarla, afişlerle donatacağız!
1 Mayıs günü bulunduğumuz her yerin balkonlarından pencerelerinden 1 Mayıs marşını okuyacak, pankartlarımızı asacak, balonlarımızı uçuracak, yeni bir toplumsal düzen için aynı anda tüm Türkiye’den ses vereceğiz.
Yine 1 Mayıs günü sosyal medya üzerinden yayınlanacak 1 Mayıs mitinginde buluşacağız.
Birliğimizi, mücadelemizi ve dayanışmamızı tüm gücümüzle bulunduğumuz her yerden göstereceğiz!
Yaşasın 1 Mayıs / Biji Yek Gulan””
****
ADIYAMAN’DA 1 MAYISLAR…
Adıyaman’da 1 Mayıslar kutlanıyor mu kutlanıyorsa nasıl kutlanıyor? Bu konuda YSİ adına, Adıyaman’da yaşamış ve ömrü sınıf mücadelesinde geçmiş işçi emeklisi Yusuf’a sorduk: Adıyaman 1 Mayıslarını bize anlatır mısın?
“”Geçmiş dönemlerde kitlesel kutlamalar ve eylemlilikler pek olmadı. Daha çok çevre illere ya da kutlamanın yapıldığı en yakın yerlere gidilirdi. Daha sonraları yani 1990 sonrası kamu emekçilerinin örgütlenmeye başlaması ve Petrol-İş sendikasının da desteğiyle Adıyaman yavaş yavaş hareketlenmeye başladı. Önceleri basın açıklamaları şeklinde kutlamalar yapılırken bunu mevzi kaybı olarak gören egemen güçler müdahale etmeye başladılar. Birkaç kez müdahale ettiler. Bir seferinde çok sert olmuştu. Müdahale sonucunda yaralamalar ve gözaltılar olmuştu. Bu çetin mücadeleler sonucunda mevzi kazanılmıştı.
Mevzi kaybeden egemen sınıf farklı bir yöntem izleyerek toplumu ve işçileri 1 Mayıs alanlarından ve kutlamalarından uzaklaştırma stratejisi uygulamaya başladı. Sendika yönetimlerinin değişmesinde aktif rol oynamaya başladılar. Petrol-iş sendikası yönetiminin değişmesi dolayısıyla, kurum müdürlerinin ve valilik personelinin nasıl sevinç gösterisi attıklarını dün gibi hatırlıyorum. Adıyaman’da 1 Mayıs uzun yıllardır Mustafa Yücel Özbilgin parkının yanında ve Demokrasi platformunun öncülüğünde kutlanır. Parti ve sendikalar kortej halinde alana girişte tanıtılarak alana girilir. Birçok insan uzun zamandır görmediği arkadaşlarıyla alanda kucaklaşır.
Adıyaman’da 1 Mayıslara katılım bilinen nedenlerden dolayı az olur. Sayısal olarak sönük geçer. Aslında azımsanmayacak miktarda bir işçi kitlesi vardır. Organize sanayi bölgesinde, küçük sanayi sitesinde ve birçok alanda işletmeler vardır. Binlerce işçi çalışır. Çok kötü koşullara çalışırlar. Sigortasız, sendikasız ve güvencesiz çalıştırma hat safhadadır. Her şeyden şikayet edilir ancak örgütlenme ve hak arama söz konusu olduğunda kimseyi yanında bulamazsın. İşçilerin gözünde patron hala ilahtır. Kaderci sistem yanlısı ve teslimiyetçi bir yapıya sahiptirler.
İş, ekmek, özgürlük sendika gibi kelimelerden ürkerler. Bunların altında yatan temel neden, büyük oranlardaki işsizlik ve işini kaybetme korkusudur.
Bulaşıcı hastalık nedeniyle bu yıl 1 Mayıs yüreklerde kutlanacak.
Yaşasın 1 Mayıs!
Yurtsever Sosyalist İşçi – Sayı:4