Üretim ilişkileri açısından kapitalizmin vahşiliğiyle bile açıklanamayacak emek katliamıdır MEVSİMLİK TARIM İŞÇİLİĞİ. Belki de dünyada örneği olmayan bir emek – ücret – sömürü paradigmasıdır.
Hasan Işık / Tüm yazıları için buraya tıklayın
Ülkeleri sömürgeleştirilmiş köyleri de başlarına yıkıldıktan sonra soluğu büyük şehirlerin varoşlarında alan Kürtler artık ülke ekonomisinin en ucuz can damarı oldular.
Bugün sayıları 500 bini geçen bu insanlar Türkiye’nin kuzeyinden güneyine yaklaşık 8 ayı bulan emek yolculuğuna çıkmakta. Hiçbirisinin sağlık ve sosyal güvencesi yok. Çocukları ancak birkaç ay okula gidebiliyor.
Tarım işçileri patatesten fındığa, soğandan kayısıya bu ülkenin tarım hasadının temel taşıdır. Bu emekçiler gittikleri yerlerde yerleşim yerlerinden uzakta toplama kampları gibi çadırlarda yaşamakta. Su ve elektrik gibi temel gereksinimlerini karşılamaktan bile yoksunlar.
En kötüsü de çoğu yerde ırkçı saldırılara maruz kalmaktalar. Karadeniz illerinde köyün kahvelerine bile alınmamaktadırlar. Bakkal alışverişlerini bile kısıtlı imkanlarla yapmaktalar. Bunca mahrumiyet ve zahmete rağmen ancak ayda bir asgari ücret kadar yevmiye almaktalar.
Toprağından alın terine kadar sömürülen Kürdistan gerçeğinin trajik sayfalarından biridir sadece Mevsimlik tarım işçileri.
Ailece bir çadırın içinde yaşayan, sabahın ışıklarıyla güneşin altında çalışan, her yıl onlarcasının tıklım tıklım bindirildikleri araçlarda can verdiği tarım işçilerinin varlığı sosyal devlet anlayışını dilinden düşürmeyen “Avrupa’yı kıskandıracak” işler yapan bir ülkenin en büyük ayıbıdır.