Kimlik yaşı 76, asıl yaşı 80 olan Ali Boçnak, 2017’de tutuklandı. Medresede yetişen ve Kürtçe mevlit okuyan Ali Boçnak, 2017 yılında “KCK operasyonları”nda gözaltına alındı. Kürtçe mevlit okuduğu için ceza verilen 80 yaşındaki Kürt mele Ali Boçnak’ın durumu uzun süredir kötüye gidiyordu. Birçok hastalığı bulunan mele Ali Boçnak’ın hastalıklarla boğuşurken ve tutukluyken yapılan bir ameliyatta ayrıca enfeksiyon da kapmıştı. Hayati tehlikesi bulunan Boçnak için acil tahliye kampanyası başlatılmış, avukatları tahliye edilmesi için çeşitli girişimlerde bulunmuştu. Daha da kötüsü İstanbul Adli Tıp ise 2018’de cezaevinde kalabilir raporu vermişti. 24 Eylül 2020 (bugün) Ali Boçnak yaşamını yitirdi. Ali Boçnak’ın tahliye edilmemesi ve bugün ise yaşamını yitirmesi üzerine Kürdistan’da İslamî zeminde mücadele eden Partiya Azadî’nin Genel Başkanı Ayetullah Aşitî ve Partiya Însan û Azadî’nin Genel Başkanı Mehmet Kamaç’ın görüşlerini aldık.
Yaşar Kazıcı \ Amed \ Rojnameya Newroz
AKP iktidarı kendini İslami bir zeminde tanımlıyor, Kürtçe ile de sorunu olmadığı yönünde yıllardır beyanlarda bulunuyor. Keza TRT Şeş, Kürtçe dili üzerine üniversite bölümleri AKP’nin iktidar olduğu dönemde açıldı. Pekala tüm bunlara rağmen Kürtçe mevlit okumak neden bir suç olarak algılanıyor? Kürdistan’da İslami zeminde faaliyet gösteren bir siyasi hareket olarak bu duruma karşı görüşleriniz nelerdir?
Partiya Azadî Genel Başkanı Ayetullah Aşitî: Göklerin ve yerin yaratılışı, dillerinizin ve renklerinizin farklılığı da O’nun ayetlerindendir. Bilenler için bunda işaretler vardır. (Rum süresi/22) Allah dileseydi hepinizi bir tek ümmet yapardı; fakat O, dileyeni saptırır, dileyeni de doğru yola iletir. Yaptıklarınızdan elbette sorgulanacaksınız. (Nahil süresi/93) Onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin dili ile gönderdik. Artık Allah dileyeni saptırır, dileyeni de doğru yola iletir. Çünkü O, güçlüdür; hikmet sahibidir. (İbrahim süresi/4)
Yukarıdaki Kur’an ayetlerinde de belirtildiği gibi kainat içerisinde var edilen her şey gibi insanları farklı dillerde yaratması Allah’ın (işaret) sembollerindendir Allah dileseydim insanları tek ümmet, tek toplum, yaratırdım demekle Tektipçiliğin uygun olmadığını bizlere belirtmektedir. Ayrıca her peygamberi kendi kavminin diliyle göndermiş olması bizlere dile verilen önemi göstermektedir. Bu sebeple İslam’a göre devletin görevi vatandaşın dili ne olursa olsun onların kendi dilleriyle hayatlarını yaşamaları için her tür ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Çünkü dil insanın yaratılış fıtratıdır, fıtrat kaybedildiği veya yasaklandığı zaman İnsanlık imha edilmiş demektir.
Bu sebeplerle Kürtçe mevlid veya başka herhangi bir faaliyette bulunanlara ceza vermek her şeyden önce tek kelimeyle Allah’ın iradesine karşı gelmekle beraber fiili olarak Allah’ı kabul etmemektir, çünkü Allah’a iman etmek, zatı ve sıfatlarıyla beraber ulûhiyetine, rububiyetine ve iradesine teslim olmak demektir. Allah’ın yarattığı herhangi bir mahlûkun varlığını kabul etmemek veya fıtratını değiştirmeye zorlamak Allah’a teslim olmamak demektir. Bu sebeple Kürt veya var olan herhangi bir ırkı veya varlığı yok saymak Allah’a karşı yalan ve iftira olduğu gibi, inkâr ve yasaklamak ise hangi şartlarda ve statüde olursa olsun Allah’a karşı gelmektir.
Ayrıca AKP veya başka bir partinin İslami temsil ediyor olması için İslam’ın meşru gördüğü ilkeleri meşru görerek onlara göre yaşamaya çalışmak, İslam’ın gayrı meşru gördüğü ilkeleri ve davranışları da yasa ve tüzüklerinden yasaklayarak mani olmakla olur. İslam’ı kendi yasaları ve tüzükleri içerisine sıkıştırarak yasa ve tüzüklerinin müsaade ettiği kadarı ile sınırlandırıp, İslam’ı kendi devletsel ve partisel çıkarlarına göre yorumlayıp devlet memurluğu bakış açısına dönüştürmekle İslam’ı kendilerine uydurmasıyla hiç olmaz.
TRT şeş ve bazı üniversitelerde sınırlı biçimde Kürtçe’yi de yabancı diller arasına koyarak bölüm açmaları da evrensel ilkelerde İslam’a ve Kürt halkına hizmetten daha ziyade Müslüman Kürt halkını susturmak göz boyamakla beraber kendilerinin propagandasını ve istedikleri ölçüde standartta İslamcılık ve Kürtlük yaratmaktan başka bir şey değildir,
Yani insanlara şunu diyorlar: ‘’Biz devletiz ve devletin izin verdiği şekli ve miktarı ile Müslüman ve Kürt olabilirsiniz’’ fazlasını istemek devlete itiraz olduğu için direkmen ‘’Terör ve bölücülüğe’’ girer demekle asıl bölücülüğü ve terörizmi Allah’a karşı işlemiş oluyorlar. İslami risaletin gönderiliş amacı insanların diline rengine ve inancına bakmadan insanlar arasındaki çekişmeleri hakka hukuka göre çözmektir, bunun bariz örneği de Adaletle, İyilikle fırsatlarda eşitliği sağlamaktır.
Ancak şu gerçeği de anlamamız lazım ki Peygamber a.s’ın vefatından sonra yavaş yavaş Kur’an dan uzaklaşıldı, Kur’anın ayetlerine göre hareket edileceği yerine Kur’an belirli siyasi güçlerin isteğine göre yorumlanıldı ve peygamber a.s’ın yaşantısının aksine bir yaşam şekli ortaya çıkarıldı. Yaşadığımız coğrafyada halkın geneli Müslüman olduğu için bazı siyasi çevreler toplum sosyolojisini okuyarak bu halkın inanç değerlerini sembolik bazı ibadetlerle istismar etmektedirler.
İşte AKP İslamcılığı da bunlardan biridir, İslam’a göre tavır belirleyeceklerine İslam’ı bazı derin güçlerin emirlerine amade ederek Müslüman halkın duygularını istismar ediyorlar.
Yoksa Türkiye’deki tüm partiler aynı anayasaya göre kurulmakta ve ona göre de hareket etmektedirler. Bu gün yeryüzünde Kur’ana ve peygambere göre İslami temsil eden bir devlet söz konusu değildir.
Ancak belirttiğimiz gibi Müslüman halkları ikna ve kandırmak için halkı Müslüman ülkelerin siyasi otoriteleri çoğunlukla kendi çıkarları doğrultusunda Allah adına uydurdukları İslamcılıkla Zulümlerini ve tahakkümlerini sürdürmektedirler. Tüm bu açıklamalardan sonra deriz ki Ali Boçnak ve benzeri suçlamalar İslam’a göre değil, ırkçılık ve güçlü olmaktan kaynaklanan Zulüm ve haksızlıklardır.
Partiya Însan û Azadî Genel Başkanı Mehmet Kamaç: Aslında soruyu biraz daha açarak AKP’ye ne oldu da kurucu değerlerinden bu kadar uzaklaşıp kendini inkar eder bir zemine oturdu? Yıllarca Demokrasi ve Özgürlükler siyaseti ile sistemin ötekileştirdiği dindar-muhafazakar kesimi temsil eden AKP’ye ne oldu da sistemin bir aygıtı haline geldi? Kürt meselesinin bütün içeriği ile demokratik yöntemler ile çözümünü her fırsatta dile getiren AKP’ye ne oldu da Kürtleri çöktürme planının baş aktörü oldu? Avrupa birliğini önceleyen, dünya ile entegrasyonu hukuk temelinde ele alan AKP ne oldu da bundan vazgeçip Ergenekon-Avrasyacı kesimin yanında yer alır oldu?
Bu gerçekliklerden hareketle bir değerlendirme yapmak gerekirse AKP’nin bir kimlik ve kişilik başkalaşımı yaşadığı tartışma götürmez bir konudur. Bunun temelinde AKP’nin siyasi tarihinde yaşadığı bazı kırılmalar vardır. Bunların başında bütün Türkiye kamuoyundan ve daha da önemlisi AKP’nin ana kadrolarından bile gizlenen Erdoğan-Büyükanıt arasında yapılan Dolmabahçe görüşmesi gelir. Bu görüşme aynı zamanda AKP’deki iç çatırdamaların da başlangıcıdır.
Siyasal düzlemde sistemin merkezine oturmuş olan AKP’nin dini anlayışı da buna göre şekillenmekte, dini değerleri sadece iktidarını sağlamlaştırmak için bir basamak olarak kullanmaktadır. Yani dini ve dinî değerleri yücelten değil, ayaklar altına alan bir pratik sergilemektedir. Bir insanı Allah’ın kendisine verdiği dili konuştuğu için cezalandırmanın anlamı Allah’ın ayetlerini cezalandırmaktır ki bu Allah’ın kendisini inkar etmek ile eşdeğerdir. Allah’ın her kavmi kendi dili ile muhatap aldığı ayet (İbrahim suresi:4) ile sabittir. Yine Allah’ın insanları kavimler şeklinde yaratmasının gerekçesi insanların birbirlerini tanıması olarak açıklanmaktadır. (Rum süresi:22) Buradaki tanımanın insanı etnik kimliği, ten rengi ve dilinin kabulü anlamındadır. Dini hükümler bu kadar açık iken buna muhalif davranan özel ya da tüzel kişi kim olursa olsun dini hükümleri çiğnemiş olur. Ali BOÇNAK olayı bunun en açık örneklerindendir. Bu sistemin Kürtlerin varlığına ve diline yönelik sistematik inkar politikasının bir örneğidir.
Ali Boçnak için başlatılan tahliye edilmeli kampanyası, avukatlarının başvuruları görmezden gelindi ve maalesef bugün yaşamını yitirdi.
Partiya Azadî Genel Başkanı Ayetullah Aşitî: Biz Allah’a aidiz ve ona dönücüleriz: Bunun için İsrail oğullarına şunu yazdık: Kim, cinayet işlememiş veya yeryüzünde bozgunculuk yapmamış bir kişiyi öldürürse tüm insanları öldürmüş gibidir. Kim de o canı yaşatırsa, bütün insanları yaşatmış gibi olur. Elçilerimiz onlara apaçık delillerle geldiler. Buna rağmen onların çoğu hemen sonra yeryüzünde azgınlık yapmaya başladılar. (Maide / 32)
Kürdistan Medreselerinde yetişen 80 yaşında olan Ali Boçnak hocamız Kürtçe mevlit okuduğu için hasta olmasına rağmen ceza evine tıkayanlar ölüme sebebiyetten ahirette Allah’a hesap vereceklerdir. Çünkü İslam dinin de bir olaya sebep olmak o olayı yaşamak gibi suçtur. Bu amaçla hiçbir insanın konuştuğu dilden dolayı suçlanması ve cezalandırılması Allah katında kabul edilebilecek bir davranış değildir. Dolaysıyla Kürtçe mevlit okuduğu için haksız bir suçlama ile Ali Boçnak hocanın ceza evine konması haksız ve hukuksuz bir suç olduğu için, ceza evinde hastalanıp vefat etmesi kendisi için mazlumiyetinden dolayı Allah katında şehadet mertebesindedir. Kendisine Allah tan rahmet diler geride kalan aile ve dostlarına da sabırlar dileriz.
Partiya Însan û Azadî Genel Başkanı Mehmet Kamaç: Maalesef Ali BOÇNAK’ın cezaevinde bugün vefat ettiğini teessür ile öğrendik. Allah’ın kendisine verdiği dili konuştuğu için özgürlüğü elinden alındı. Ölümü ile zalimler insanın bedenini teslim alsalar da ruhunu özgürlüğünden edemeyeceğini gösterdi.
Okuduğu Mevlidin dili ile kendisine rahmet diliyorum:
Her kesê guhdarê mewluda nebi
Dergehê mizginiyan dê lê vebi
Goti wi pêxemberê ali sıfet
Mewluda min herkesi mezin biket
Ez şefiê wi me roja mehşerê
Dê vexwut ew tasek ava kewserê….