Serhat Atsız / yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
“Gözlerimi kapatmayın, utanacak bir şeyim yok” demişti Qazî Mihemmed. 22 Ocak 1946’da Mahabad Kürt Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ilan ettiği, Mahabad’ın Çarçıra Meydanı’nda yanında iki yoldaşı ile birlikte İran Rejimi tarafından 17 Aralık 1946’da asılarak katledildiler.
Mahabad Kürt Cumhuriyetinin kurulması, Kürdistan’ın yakın tarihindeki en önemli süreçlerin başında yer alıyor. Mahabad’ı önemli kılan Kürdistan’ın Doğu parçasında küçük bir bölgesinde, bir yıldan kısa sürmüş olsa bile tarihlerinde ilk defa özerk bir devlet kurabilmelerin de yatmaktadır. Doğu Kürdistan’da yaşayan Kürt halkının eline ilk kez kendi kaderini tayin edebileceği, kendi kendini yönetebileceği ve devletini kurabileceği bir fırsat geçti.
Doğu Kürdistan’da yaşayan Kürtler diğer parçalarda olduğu gibi uzun yıllar boyunca işgalcilere karşı mücadele ettiler. 1880 yılında Şeyh Ubeydullah Nehri önderliğinde Urmiye ve Van Gölü etrafında bir direniş gerçekleştirip bölgeyi kurtardılar. Kurtarılan bölgelere Şeyh Ubeydullah, kadı tayin ediyordu. Bu sırada bazı Kürt aşiretleri arasında birlik sağlanamamıştı. Birkaç Kürt aşireti direnişe karşı çıkarak, alttan alta direnişin içine sızarak ele geçirdikleri ganimetten sonra ortadan kayboldular. Böylece Kürt mücadelesi zayıflamaya başladı ve 1880’nin sonlarına doğru Kürt mücadelesi yenilgiye uğradı.
1919’da ise Simko ayaklanması başladı. İsmail ağa (Simko) önderliğinde Urmiye´de ayaklanan Kürtler, Urmiye-Tebriz yolunu kontrollerine aldılar. Azerbaycan valisi, Simko´yu savaşla yenemeyeceğini anlayınca, İngiliz konsolosunu göndererek Simko´ya Urmiye bölgesinin valiliğini teklif etti. 1920´de Simko´nun üzerine büyük bir askeri güç gönderdi. Kürt kuvvetleri geri çekilmek zorunda kaldı. Simko bu yenilgiye rağmen güçlerini toparlayarak 1921´de Mahabad´a saldırıya geçti ve 600 İran askerini öldürdü. 1930 yılına kadar Simko ve hareketini tamamen kontrol edemeyen İran, 1930 yılı içerisinde büyük bir saldırı başlattı. Kürt güçleri yenildi ve geri çekildi. 1930’dan Mahaba’da kadar Doğu Kürdistan’da ciddi bir ayaklanma, başkaldırı veya isyan gerçekleşmedi.
25 Ağustos 1941’de müttefik devletler SSCB ile İngiltere, hem Alman Nazilerinin Doğuya ilerlemesini hem de dönemin İran Şahı’nın Nazi’ye yakınlaşmasını engellemek için Kuzeyden ve Güneyden İran’a girdiler ve İran ordusu bölgeyi terk etti. Sovyetler Birliği, Kafkasya ve Azerbaycan’daki Sovyet ordularının geri cephesini elinde tutmak ve Basra Körfezi yoluyla Kuzey’e ulaşımı sağlayan yolları elinde tutmak istiyordu. Sovyet güçleri Mahabad’ın kuzeyinde bulunan Eşneviye-Meyandup hattında üslendiler. İran ordusu çekilirken ardında bıraktığı silah ve cephaneleri Kürtler ele geçirdi. Mahabad, 16 bin nüfuslu küçük bir şehir olmasına rağmen Kürt ulusal mücadelesi tarihinde önemli bir yere sahiptir. Güney ve Kuzey Kürdistan’a yakın olması, her üç parçada meydana gelen isyanların ve direnişlerin sıçradığı alan olmasını sağlıyordu.
KOMELA’NIN KURULUŞU VE SONRASINDA YERİNİ KDP’YE BIRAKIŞI
1941 yılının sonlarına doğru Sovyetler, 30 kadar Kürt liderini davet etti. Heyette Mahabad’ı temsilen Qazî Mihemmed’de yer alıyordu. Mahabad’da ciddi bir otoritesi ve saygınlığı olan Qazî Mihemmed o tarihte Mahabad’ı fiilen yönetmeye başladı. 16 Eylül 1942 günü Mahabad’ta Komela örgütü kuruldu. “Komeleyê Jiyanêwê Kurdistan” (Kürdistan Diriliş Topluluğu) kısa sürede etkin bir güç haline geldi. 1944 yılına gelindiğinde Komela’nın etkisi geniş bir alana yayıldı. Qazî Mihemmed 1944 yılında çağrı üzerine Komela’ya dahil oldu. Güney Kürdistan’a dek yayılan bu etki 1945 yılında örgütlü bir güce dönüştü. 1945 yılında aşiret liderlerinin çoğu Komela’nın üyesi olmuştu.
Komela, feodal-sınıfsal görünüşüne rağmen yurtsever bir örgüttü. Üyelerinin hemen hemen hepsinde yurtsever bilinç gelişkindi, hakimdi. Propaganda ve örgütlenme faaliyetlerinde yurtsever bilincin gelişmesinde önemli rol oynadılar. Komela çıkarttığı Niştiman (Vatan) dergisi ile düzenledikleri birçok etkinlik ile faaliyetlerini sürdürdü. 1945’in Mart ayında düzenledikleri Dayîkê Niştiman (Ana Vatan) adlı opera gösterisi her yerde büyük bir etkiye yol açtı. 1945 Eylül ayında Mahabad’ta Sovyet-Kürt kültürel ilişkileri derneği, İran’ın gösterdiği tepkilere rağmen kuruldu. Bu göz alış Sovyetler Birliği’nin Kürtlerin ulusal mücadelesini desteklediğini gösteren en açık hamlelerden biriydi.
Doğu Kürdistan’da Komela’nın kurulduğu 1942 tarihine kadar, Kürdistan’ın diğer parçalarında olduğu gibi aşiret eksenli ve daha çok ayrıcalıklı mülk sahibi sınıfların aracılığıyla bir dizi direnişler geliştirildi. Komela’nın kuruluşu direnişin sınıfsal öncüsünü yoksul-köylü, zanaatkar ve emekçi sınıflara doğru genişleterek modern anlamda bir parti girişimini Kürtlerin önüne koydu. Yine diğer parçalarla benzer bir özellik olan hareketin siyasi öncüleri entelektüel ve aydınlardan oluşmaktaydı. Komela’nın ortaya koyduğu program yakın hedef olarak otonomiyi stratejik hedef olarak dört parça Kürdistan’ın birleştirildiği bağımsız bir Kürt devletini kurmayı temel alıyordu. Programın ulusal yönü bağımsızlıkçı ve örgütlenme açısından ise sadece Kürtlere açık olan en radikal ulusalcı çizgideydi. Hareket aşiretlerle ilişkiler geliştirse de örgütsel bünyesine ayrıcalıklı sınıflardan bireyleri almamaya özen göstermişti. Komela kurulduğu günden başlayarak illegal şartlarda çalışmış ve illegal temelde örgütlenmiştir.
Süreç içerisinde 1945 yılı Ekim ayında Komela, güçlenmesiyle, faaliyetlerinin yaygınlaşmasıyla ve etkisinin büyük bir hızla artmasıyla birlikte daha açık bir şekilde faaliyet gösterebilmesi ayrıca illegal mücadele koşulları, örgütsel sürekliliğin sağlanamayışı, KDP’nin kuruluşunu gündeme getirdi. KDP’nin kurulma çalışmaları Komela’yı bir bütünen legal zeminde kurulacak olan KDP hareketine çekmiştir. Aynı ay içerisinde ‘Kürdistan Demokrat Partisi’ kuruldu. Komela’nın merkez komite üyeleri dahil bütün üyeleri yeni kurulan partiye geçti. Kurulan yeni partinin tüzüğü değişmedi fakat oluşturulan yeni program özerkliğin dar çerçevesini aşamadı. Parti programının birinci maddesinde “İran’daki Kürt halkı, kendi ulusal ve yöresel işlerini yürütmekte özerk bir yönetime sahip olacaktır.” Üçüncü madde “ İran anayasası hükümlerine uygun olacak, Kürdistan’da bütün kamu işleri üzerine kontrol ve denetim hakkını bir yasama meclisi kurulması için en kısa zamanda seçim yapılacaktır. Komela’nın programından farklı olarak KDP’nin merkez komite üyelerinin oluşturduğu program, KDP’nin stratejik hedef olarak bağımsızlığı hedeflemeyerek, gerici İran rejiminin otoritesine bağlı kalacak bir özerklik ile yetinmesiydi.
Yakın hedeflerde KDP ile Komela’nın benzer talepleri savunması bu birleşimde teşvik edici rol oynamıştır. KDP, Komela’dan farklı olarak Kürdistan’ın birleştirilme ve bağımsız bir Kürt devleti kurma hedefine sahip olmadığı gibi ağırlıklı olarak aşiretlerin parti bünyesinde yer alabileceği konumdaydı. Mahabad’ın kuruluşunda belirleyici rolü yükselişe geçen KDP oynayacaktı.
MAHABAD KÜRT CUMHURİYETİ’NİN KURULUŞU (1946)
17 Aralık 1945 günü bir parti mitingi sonrası, İran rejiminin otoritesinin son kalıntısı olan Adliye Saray’ının ele geçirilmesiyle, Adliye Saray’ına Kürdistan bayrağı çekildi. Qazî Mihemmed o sıra Tebriz’den dönüyordu. Dönüş sonrası halkının nabzını yoklayarak artık Cumhuriyet’in kurulmasının olgunlaştığına karar verdi. 17 Ocak’ta Çarçıra meydanında önemli bir toplantı yapılacağı duyuruldu. Bu toplantıya Sovyet yetkilileri de davet edildi. Cumhuriyet’in ilanı öncesi Kürt ileri gelenleri, aşiret liderleri şehrin en büyük camisinde bir araya gelerek kurulacak olan Cumhuriyet’in özerkliği ve programını görüştüler.
1946 yılının 22 Ocak sabahı Mahabad’ın Çarçıra meydanında toplanan Kürt halkı tarihi bir anın tanıklığını yapıyorlardı. Qazî Mihemmed, Kürtlerin kendi kaderini tayin etmesi hakkında kısa bir konuşma yaptıktan sonra “Şu anda Özerk Kürt Cumhuriyeti kurulmuştur” diyerek, Cumhuriyet’in kuruluşunu ilan ettikten sonra meydana toplanan Kürt halkı büyük bir sevgi ve coşku ile kutlamalara başladı. Qazî Mihemmed konuşmasında Sovyetlere de verdiği desteklerden dolayı teşekkür etti. Cumhuriyetin sınırları başkent Mahabad ile beraber 7 ili kapsıyordu. 13 bakan ve 30 parlamenterden oluşan devletin başkanlığına Qazî Mihemmed seçildi. Devletin bakanlık ve parlamenterlik gibi önemli mevkilerine aşiret reisleri seçildi, amaç aşiretleri küstürmemekti.
Kurulan Cumhuriyet çalışmalara hızlıca başladı.
- Komela’nın tasarladığı bayrak parlamento binasına asılıp milli bayrak seçildi ve Kürd şair Dildar’ın 1938’de Bağdat’ta hapisteyken Sorani lehçesiyle yazdığı ‘Ey Reqîb’ şiiri bestelenerek milli marş ilan edildi.
- Çıkarılan iki tane günlük gazetenin yanında, aylık Hawar ve Agır dergileri bir de kadınların çıkardığı Helale dergisi yayına başladı.
- Dünya klasikleri Kürtçe basıldı.
- Kürtçe eğitim dili oldu ve ilköğretim zorunlu hale getirildi. Yetişkinler için akşam kursları kuruldu. Kadınların toplumsal yaşama katılımı arttırılarak sosyal kurumlarda görev almaları sağlandı.
- Kürt Halk Ozanları Enstitüsü kuruldu.
- Tebriz’e öğrenci yollanarak eğitim görmeleri sağlandı.
- Gazete ve dergiler, radyo ile birlikte Kürt dili ve kültürünün güçlenip yayılmasında önemli rol oynadılar.
Fakat Cumhuriyet’in ömrü bu kazanımları daha da ileriye taşımaya yetmedi.
MAHABAD KÜRT CUMHURİYETİ’NİN YIKILIŞI
9 Mayıs 1946’da Sovyetlerin İran’dan çekilmesi ve Azerbaycan Cumhuriyeti’nin İran ile anlaşması vb. gelişmelerin yanı sıra Kürt Cumhuriyeti’nin devletleşme hedefine yönelmemesi, savaşı genişletememesi aşiretler arası sağlanan birliğin zayıflamasına neden oldu. Kürtler, merkezi otorite olan İran rejimi ile uzlaşma arayışına girdi. 1946’nın Ağustos ayında Qazî Mihemmed Tahran’a gidip, gerici rejim ile görüşme gerçekleştirdi. Fakat yaptığı görüşmede bir sonuca varamadı. Sovyetlerin İran’dan çekilmesiyle daha da güçlenen ve azgınlaşan İran rejimi, 15 Aralık 1946’da Tebriz’i işgal ederek Azerbaycan Özerk Cumhuriyeti’ni yıktı.
Bu gelişmelerin sonrasında Qazî Mihemmed, Mele Mustafa Barzanî’nin İran rejimine karşı direnme önerisini, rejimin gerçekleştireceği herhangi bir katliam kaygısından kaynaklı kabul etmedi. Kürtler ve Kürt güçleri geri çekildi. 17 Aralık 1946’da İran ordusu Mahabad’a girerek kontrolü ele geçirdi. 19 Aralık 1946’da ise Qazî Mihemmed ile birlikte Cumhuriyetin yetkilileri tutuklandı.
Cumhuriyetin en başından beri kendi gücüne duyduğu güven eksikliği, feodal yapısını değiştirememesi, bağımsız devlet kurma hedefinden uzak kalması, hareketin aşiretsel temelde şekillenmesi, dinsel bakımdan ciddi bir şekilde etkilenmesi en önemlisi Emperyalist güçlerden beklenenden çok daha fazla beklentiye girilmesi Cumhuriyetin uzun sürmesini engelleyen zaaflardan bazılarıdır. Kürt tarihinde ki diğer ayaklanmalar ve başkaldırılar gibi Mahabad Kürt Cumhuriyeti de zorbalıkla, zulümle bastırıldı. Fakat kendisiyle birlikte hiçbir zaman unutulmayacak, her zaman hafızalara işlenecek bir miras bıraktı.
Qazî Mihemmed, kardeşi Sadri Qazî ve amcasının oğlu Seyfi Qazî, 31 Mart 1947’de gece yarısından sonra, İran rejimi Kürtlere “Özgürlük istiyorsanız bedeli budur” mesajını vererek, Mahabad Kürt Cumhuriyeti’nin ilan edildiği Çarçıra meydanında Cumhuriyetin önderlerini asarak katletti.
SONUÇ OLARAK;
Genel olarak Kürdistan’ın tarihsel sürecinde emperyalistler sürekli olarak uğursuz bir rol oynamıştır. Bir yandan içeride aşiret çelişkileri bir yandan dışarıdan destek bulunamayışı ve karşı karşıya kalınan düşman güçlerin daha düzenli ve organize olması; Kürtlerin tarihsel süreçlerini belirleyen kritik noktaları oluşturuyor. Ancak Mahabad Kürt Cumhuriyeti’ne baktığımızda; SSCB’nin İran’a girişiyle Kürtlerin ciddi anlamda ilk defa bir dış destek gördüğünü söyleyebiliriz.
Kürtlerin yükseliş koşullarının; İran’ın İngiltere, ABD ve SSCB tarafından işgal edilmesi ile eş zamanlı gelişmesi tesadüfi bir olay değildir. Sürecin bir yanı Kürt halkının mücadele geleneğine diğer (ve belirleyici görünen) yanı İran’daki statükonun işgalle sarsılması sonucuna dayanır. Kürtler ana desteği SSCB’den alsa da İran’ı işgal etmiş diğer devletlerin birbiri aralarında ki çelişkilerden yararlanmak için yeni kurulmuş olan Kürt Devleti’nin yaşamda kalabilmesi için bir dizi politikalar geliştirilmiştir.
Tarih tekerrür etmese de bugün Rojava’ya baktığımızda benzer bir süreç yaşanmaktadır. Mahabad Kürt Cuhmuriyeti ve bugün de Rojava Birleşmiş Milletler tarafından tanınmamıştır. Emperyalistler ile aynı karakterde olmasa da ulusal çıkarlarına göre birçok yerde aynı davranmış olan Sovyetler Birliği Mahabad konusunda da ezilen bir ulusu onu sömürgeleştirenlerle ezmek üzere baş başa bırakmıştır. Şimdi Sovyetler Birliği’nin olmadığı siyasal bir düzendeyiz. İran rejimini destekleyerek dolaylı yoldan Mahabad’ın karşısında yer alan ABD, bugün Rojava’da Kürtleri destekliyor. Bu yazıyı hazırlarken ABD’nin Rojava’dan çekilme tartışmaları yapılıyordu. Yine tarih tekerrür etmez ama uluslar arası koşullar bir ulusun özgürleşmesinde bugün daha fazla belirleyici görünüyor. Ta ki ulusların kendi kaderini tayin hakkını enternasyonal bir ilkeyle savunabilecek işçi devletleri, işçi partileri çıkana kadar. Kürt ulusal meselesi hiçbir zaman uluslar arası bir sorun veya bir gündem haline gelmemiş, sadece bir ulusun kendi başına yaşadığı bir sorun halinde kalmış olduğunu göstermektedir.
Mahabad Kürt Cumhuriyeti modern Kürt tarihinde önemli bir süreç idi ve böylede kalmıştır. Mahabad ve O’nun liderleri uzun süre Kürtler tarafından hatırlanacaktır.
Ocak 2019
Sosyalist Mezopotamya / Sayı: 4