2020 yılı her anlamda çok kötü bir yıldı. Birçok sevdiğimizi, birçok kadını ya Koronaya ya da erkek şiddetine kurban verdik. Tek dileğimiz yeni yıla, 2021’e umutla girmekti. Yeni yıldan beklentimiz Korona illetinden kurtulmak, kadına şiddet ve kadın cinayetlerinin son bulmasıydı. Ama olmadı.
Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
“Kadına şiddete sıfır tolerans” şiarıyla iktidara gelen AKP ve şimdiki küçük ortakları halkı her iki konuda da hüsrana uğrattı.
Uyguladıkları yanlış politikalardan, sorumsuz davranışlarından dolayı Korona vakalarında da kadına şiddet ve kadın cinayetlerinde de her geçen gün artış görülmektedir.
Kadına şiddet uygulamak toplumsal ve sosyolojik olarak bir halk sağlığı sorunudur. Bu sorunu çözmek devletin asli görevlerindendir.
Ülke, demokrasi açısından sıkıntılı olduğu için şiddet girdabında debelenip duruyor. Bireylerin birbirlerine, doğaya, hayvana, çocuğa uyguladıkları baskı ve şiddetten kadın da nasibini almaktadır.
Türkiye kadına yönelik şiddette ve kadın cinayetleri konusunda OECD ülkeleri arasında ilk sırada yer alıyor. Yani devlet kadınları koruyamıyor, korumuyor!!!
Kirli, kepaze medya (tv, gazete, sosyal medya vd) yayınladıkları şiddet içerikli dizileriyle, kirli, asılsız haberleriyle, reklamlarıyla adeta şiddeti körüklemektedirler.
Emniyet genel müdürlüğü tarafından uygulanan Kadın Acil Destek (KADES) uygulamasının Türkçenin yanı sıra Farsça, Arapça, İngilizce, Rusça, Fransızca dil seçenekleriyle hizmet vermesi, milyonlarca Kürt’ün konuştuğu Kürtçeyi görmemezlikten gelmesi Kürt’e saygısızlığın, ırkçı politikaların bir sonucu olsa gerek.
Bugün milyonlarca kadın İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesinden dolayı huzursuz, rahatsız, isyandalar ve haklılar. Çünkü kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nin yalnız kadınlar için değil LGBTİ+, çocuklar, yaşlılar yani şiddete maruz kalma tehdidi altında olan herkes için güvence olduğunu belirtiyorlar. Bu sözleşme devlete sorumluluk yüklüyor. İstanbul sözleşmesini fesheden iktidar sorumluluktan kaçamaz.
Freedom House’un raporuna göre son on yıl içinde toplam 31 puan kaybeden Türkiye, Afrika ülkesi Mali’den sonra dünyada özgürlüklerin en çok gerilediği ülke konumunda. Türkiye 195 ülkenin bulunduğu özgürlük sıralamasında 146. olmuş. Böylesi bir ülke elbette ki İstanbul Sözleşmesi’ni feshedecek ve toplumu zapturapt altına alacaktır.
Bir ülkede doğaya, kadına, çocuğa gösterilen ilgi ve alaka çağdaşlığın, uygarlığın, medeniyetin göstergesidir.
Barbarlığın, erkek egemen politikaların kurbanı kadınlar ve çocuklar oluyor.
İstanbul Sözleşmesi yaşatır!