Yaşar Kazıcı / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Ezme-ezilmeye dayanan herhangi bir ilişkide dünyanın bütün komünistleri tartışmasız bir şekilde ezilenin tarafında konum alır, ezenin geriletilmesi, ortadan kaldırılması ve ezme-ezilme ilişkisinin sonlandırılması uğruna çalışır. Bu genel doğru işgal altındaki Kürdistan topraklarında mücadele yürüten komünistler için ve Filistin meselesi için de geçerli olup, politik yaklaşımda birincil kalkış noktasıdır.
Filistin siyasi hareketlerinin Kürdistan meselesine yaklaşımı, geçmişte bir dizi örnekte olduğu üzere Kürtlerin düşmanları olan devletlerle (Arafat-Saddam fotoğrafı bu konuyu Kürt hafızasında özetliyor) aldıkları desteklerin sonucu olarak ilişkiler geliştirmeleri, Kürt ulusuyla ve siyasal hareketleriyle dayanışma kurmaktan uzak durmaları; Filistin cephesinin eksikliğidir, hatasıdır. Ayrıca Filistin’de gerçek bir komünist hareketin olmayışının, ulusal hareketlerin ise doğaları gereği pragmatik davranmasının da bir sonucudur. Kürdistan’ın komünistleri bu gerçeği kaşıyıp Filistinlilere ve ulusal davalarına yönelik Kürt ulusunun ön yargılarını güçlendirmek yerine; yeni bir gerçeği, ezilen Filistin ve Kürdistan halklarının birleşik mücadelesini güçlendirme, bu iki mücadeleyi birleştirebilecek komünist özneleri bulma yolunda politikalar izlemesi gerekir. Bununla beraber Arap ve Yahudi halklarının ön yargılarının kırılması, siyonizm ve cihadizmin etkisizleştirilmesi, birleşik bir devletin kurulabilmesi ancak bu iki halkın komünistlerinin mücadelesiyle mümkündür. Diğer türlü ya mevcut siyonist rejim genişlemeye Filistin’i tamamen ortadan kaldırmaya veya iki devletli çözümsüzlük etrafında daraltılmış sınırlara Filistinlileri razı etmeye doğru gidecektir ya da buna engel olabilecek tek güç olan komünistler sürece müdahale edecektir. Başka bir yol, ara formül görünmüyor ve mümkün de değildir.
Kürdistan’ın Kuzeyinde Filistin Meselesine Yaklaşımlar
Yurtsever hareketin geçmişinde Filistin meselesiyle ilişkilendiği, meseleye ilgisiz kalmadığı bilinen bir gerçektir. Yer yer parti kongrelerinde halen de Filistin’in siyasi temsilcilerine kürsü verilmektedir. Kuzeyli Kürtlerin Filistin meselesiyle ilişkilenişini ve içeriğini ağırlıkla yurtsever hareket belirlemektedir. Yurtsever hareket Filistin’de reformist/uzlaşmacı/barışçıl FKÖ’yü muhatap almaktadır. Esasında yurtsever hareketin Kürdistan’da yürüttüğü politikaya uygun düşen tutarlı bir tercihtir.
PKK, reformist FKÖ’yü muhatap alırken, HÜDA-PAR’da cihadist HAMAS’ı muhatap almaktadır.
Patenti TC merkezli Türk-İslam’ın Kürdistan’daki siyasi uzantısı Hizbullah/Hüda-Par; Filistin konusunda Ankara merkezli hamaseti Kürdistan’a taşımakla görevlidir. Bu konuda yeni dönemde başta meclis ve daha bir dizi olanaklara da sahip olmalarıyla görece başarılı olduğunu da söylemek gerekir. TC’nin İslamcılık ideolojisini taşıyan Hizbullah; Kürtlerin kendi işgalcisinin üzerini örtme, Kürdistan’daki 4 başlı İsrail’i gizleme, ümmetçilik adı altında ulusal kimliği dinsel kimliğe kurban ettirme işlevi görmektedir. Bu durum yeni olmamakla birlikte Filistin gibi İslamize edilmek istenen konularda (özellikle Kudüs öne çıkarılarak) daha fazla yoğunlaşmaktadır. Kuşkusuz, Hizbullah’ın 90’lı yıllardan beri ve son olarak AKP’li yıllarda Türk Devletinin Kürtler üzerinde yürüttüğü planlardan bağımsız davrandığı söylenemez. Kürdistan işgalini İslamla meşrulaştırma misyonuna sahip Türk Devletinin truvası Hizbullah’ın Filistin meselesindeki ikiyüzlülüğünü, çifte standardını ve bunun TC ile olan ilişkisini teşhir etmek Kürdistan’ın komünistlerinin görevidir. Hizbullah’ın bu davanın sahibi değil tıpkı göbekten bağlı olduğu Türk Devleti gibi istismarcısı olduğu ortaya koyulmalıdır.
Kürdistan’ın kuzeyinde Kürt milliyetçiliğini temsil eden akımlar güçlü olmasa da özellikle sosyal medya üzerinden Kürt milliyetçiliği kapsamında reflekslerin bu mesele üzerinde de geliştiğini görüyoruz. “Önce Kürdistan meselesi gelir, bize ne Filistin’den, Filistinliler bizim meselemizle ilgilenmiyor” gibi ifadelerin kullanımı yaygındır. Kürt milliyetçi akımlarının da açığa çıkan (veya bir ölçüde kendilerinin kaşıyıp çıkarttığı) bu refleksi kendine yontma derdinde olduğu görülmektedir. Buna müdahale edilmediği koşullarda Filistin meselesi Arap halkına karşı ön yargıların güçleneceği, Kürt milliyetçiliğinin bunu politik bagajı haline getireceği bir konuya dönüşmektedir. Ezilen ulus mücadelesi yürüten Kürt halkı, Filistin siyasi hareketlerinin konumundan bağımsız olarak başka bir ezilen ulusa sahip çıkma, dayanışma kurma, ezme-ezilme ilişkisine itiraz etme sorumluluğuna ve tarihsel birikimine sahiptir. Bu, mücadelenin değerlerine yabancı olmayan bir şeydir, yabancı olan ise Filistin siyasi hareketlerini baz alarak Filistin halkına sırtını dönmektir. Kürdistanlı Komünistler, ezilen ulusların birbiriyle temas halinde olmasını, mücadele ve olanaklarını birleştirmesini, özü ulusal ezme-ezilme ilişkisi olan her meselenin birbirine enternasyonal devrimci temellerde bağlanabileceğini, bunun önündeki engellerin kaldırılabileceğini savunmalıdır.
Bu noktada Filistin ile Kürdistan halkının mücadelelerini birleştirebilmesinde en büyük engel bölgenin gerici devletleri olan İran’ın, Türkiye’nin, Suriye’nin bir dönem Irak’ın meselenin sahibi gibi davranmaları ve kendi bölgesel çıkarları doğrultusunda Filistin hareketlerini himaye etmeleridir. Kürdistan’ı işgal eden güçlerle ilişkilenildiğinde Kürt ve Arap halkının birleşik bir mücadelesi en baştan sakatlanmış oluyor. Sadece bu ilişkinin kurulması bağlamında değil Filistin meselesinin çözümü de bu devletlerin himayesinde mümkün görünmüyor. Mevcut FKÖ, FHKC, Hamas gibi yapıların bu ilişki çemberinden çıkamayacağı açıktır. Bu durumda geriye Filistin ve Kürdistan mücadelelerini enternasyonal bir zeminde buluşturabilecek Filistin ve Kürdistanlı Komünistlerin çabası kalmaktadır.
Kürdistanlı komünistler hem mücadelelerin birleşmesi hem de Filistin meselesinin emperyalizmin, bölge gericiliğinin, siyonizmin-cihadizmin, FKÖ reformizminin, küçük burjuva FHKC’nin elinden kurtarılması için Arap ve Yahudi komünistlerle temas kurabilmelidir.
Sonuç olarak, Kürdistanlı komünistler;
1. FKÖ reformizmi Filistin meselesini çözemez. FHKC, FDKC gibi küçük burjuva milliyetçi yapılar enternasyonal komünist bir çizgi yaratmak isteyenlerin muhatabı olamaz.
2. Anti-komünist Yeşil Kuşak Projesi doğrultusunda ABD emperyalizminin Ortadoğu’ya yerleştirdiği/örgütlediği siyasal İslamcılığın İhvancı kolu olan Hamas, Arap-Yahudi halklarını düşmanlaştıran, İsrail’in siyonizmine cihadizmle cevap veren din savaşı yürütüyor. Siyonizm Arapları ezmekle beraber Yahudileri de köleleştirmeye devam edecektir.
3. Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı, Filistin siyasi hareketlerinden bağımsız olarak her koşulda savunulmalıdır.
4. Arap-Yahudi komünistler Filistin Meselesine müdahale etmeli, edecek araçları inşa etmelidir.
5. Kürdistan mücadelesinin Filistin mücadelesi ile birleştirebilmek için Filistin ve Kürdistanlı komünistler temas kurmalı, başka bir mücadele hattı örmelidir.