Site icon Rojnameya Newroz

KÜFÜR

““Balkanların Gorki”si olarak bilinen Romanyalı yazar Panait Istrati’nin (1884-1935) anlattığı bir öykü çok anlamlıdır:

Bülent Tekin / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

“Bir tarlada papaz, işçilerin işi ağırdan almalarından, kendisiyle alay etmelerinden yakınıyordu. İşleri kızıştırmak üzere şöyle dedim:

‘İşçileri daha hızlı çalıştırmak istiyorsanız tek bir yolu var Peder?’

‘Nedir oğlum?’

‘Şöyle okkalı bir küfür, bir araba sürücüsü gibi küfür etmek!’

‘Oo, biz küfür edemeyiz, büyük günahtır.’

‘Evet, günah elbet,’ diye onayladım. ‘Ama Bükreş Piskoposu başka çare olmadığı zaman küfür etmeye izin vermiş.’ ”

Papazın yüzünde kuşkular belirdi ama törene katılanlar bağırdılar:

“Nasıl olmuş? Nasıl olmuş? Anlatsanıza!”

“Şöyle olmuş: Günün birinde Bükreş Piskoposu resmi bir tören için bir kente gidiyormuş. En iyi posta arabasını getirmişler, yüce din adamı binmiş. Ancak araba sürücüsü alacağı yüklü bahşişe karşın bu işten hiç hiç hoşnut olmamış: Bildiğiniz gibi, sürücüler küfür etmeden araba kullanamaz. Sürücü için kamçısını şaklatıp küfretmek, alacağı bahşişten çok daha önemliymiş, gerçek bir Piskoposun sürücüsüyse adına layık biriymiş. Adamcağız yüce din adamının öfkesinden çekinerek üç saat dudağını ısırıp arabasını sürmüş, ama bir köprüye gelince zınk diye durmuş. Öfkeden ıstakoz gibi kıpkırmızı bir suratla soluk soluğa dört atın koşumlarını çözmüş, ne pahasına olursa olsun küfretme hakkını elde etmeye kararlı, öylece beklemiş. Piskopos sabırsızlanmış, bir süre sonra arabanın küçük kapısından başını uzatıp neden durduklarını sormuş. Sürücü külahını çıkarmış, ezile büzüle açıklamış:

‘Durum şu Yüce Efendi’miz: Atlar sürücünün küfürlerine alışık, Kutsal Efendi’mizin varlığından ötürü küfür edemeyince beni tanımıyor, geçide girmek istemiyorlar.’

Piskopos sürücüye:

‘Siz de onlara: Deh, deh! Yiğit atları benim!.. diye bağırın,’ öğüdünü vermiş.

Kurnaz sürücü dudaklarının ucuyla yinelemiş:

‘Deh, deh! Yiğit atlarım benim!..’

Ama hayvanlar hiç oralı olmamış.

‘Bunları yola çıkarmak için küfürden başka çare yok mu?’ diye sormuş sabrı tükenen Kutsal Peder.

‘Hayır Kutsal Pederim, yok. Atlar yalnız arpayla ve küfürle yürür!..’

‘Peki,’ diye karşılık vermiş Piskopos, ‘küfredin, ben günahınızı bağışlıyorum!’

Sürücü ok gibi yerinden fırlamış, dizginlere yapışmış, yorulmak bilmez kamçısını şaklatmış ve ölüleri bile titreten bir sesle bağırmış:

‘Deeh, deeh, deeeh!.. Hey gidi Meryem Ana’nın kutsal pabuçları!.. Bütün kutsal ikonalar!.. On dört İncil.. Altmış dinsel tören!.. On iki Havari, kırk kilise kurbanı aşkına!.. Deeh, deeh, deeeh!.. Yiğit atlarım, Tanrı’nın ve Kutsal Ruh’un cezaları, deeh!..’

Posta arabası geçidi kuş gibi geçmiş. Öbür kıyıya vardıklarında Piskopos yine başını uzatmış, zafer kazanmış bir komutan gibi kendisine bakan sürücüye:

‘Atlarınızın eğitimine diyecek yok, ama din bilginiz biraz eksik: On dört değil, dört İncil var; altmış dinsel tören değil, yalnız yedi tane var.’

‘Haklısınız Kutsal Peder, bunu ben de biliyordum; ancak dörtle yedi yeterince küfür edemeyecek kadar kısa sayılar; o zaman biz arabacılar dini düzeltmek için elimizden geleni yapıyor, onu işimizin gereklerine uyduruyoruz.’ ”

Bütçe görüşmelerinde TBMM’de bol bol küfür ve hakaret edildi. Bütçe görüşmeleri alınan yüksek maaş ve küfrün oldukça özgüven verdiğini gösterdi. CHP ve HDP’ye söylenenler,  onlara takınılan tavır, işin içine PKK’yi (Karayılan’ı) ilişkilendirmek yaşanılan ekonomik krizi ve pahalılığı unutturamıyor. (“…Artık CHP’yi HDP’den, Kılıçdaroğlu’nu terörist Demirtaş veya terörist Karayılan’dan ayırt etmek, ayrı değerlendirmek neredeyse imkânsızdır…” gibi tuhaf bir söylemde bulunabiliyor.) İyi yumruk sallayan bir eski sporcunun parlamentoda sık sık yumruklarını ve kuvvetini gösterme çabası var. Pahalılık içinde yanıp kavrulan insanlara Nas’dan başlayarak Bakara suresine kadar dini açıklamalarda bulunmakta çekilen sıkıntıları ve duyulan endişeleri önleyemiyor. Bu, insanların din bilgisi eksikliğinden değil, geleceklerinin endişesinden kaynaklanıyor. 

Siyasi Haber

Exit mobile version