Türkiye ile Venezuela arasındaki ilişkiler Caracas’taki siyasi krizle daha da pekişti. Son yıllarda giderek güçlenen ilişkilerde 2018’de başlayan altın ticareti de önemli rol oynuyor.
Türkiye ve Venezuela son yıllarda ilişkilerini giderek güçlendiren iki ülke. İlişkilerde gelinen nokta, Venezuela’daki son siyasi krizde Türkiye’nin Maduro hükümetine verdiği destek ile bir kez daha gözler önüne serildi.
Ankara, Türkiye’deki 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı telefonla arayarak dayanışma gösteren Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’ya geçen hafta desteğini açıklayan ender başkentler arasındaydı. Venezuela liderini arayan Erdoğan, “Maduro kardeşim! Dik dur, yanındayız” dedi. Liderlerin yanı sıra Türkiye’deki sosyal medya kullanıcıları da Maduro’ya büyük destek verdi. Dünya genelinde Twitter’da “WeAreMaduro” etiketiyle en fazla paylaşımın yapıldığı ülke Türkiye oldu. Hem sol görüşlülerin çok büyük bölümü hem de AKP taraftarları, konu Maduro olunca aynı safta yer aldı. Maduro, “Guaido krizi” sonrası ilk uluslararası röportaj için de bir Türk televizyonunu seçti. Türkiye, aynı zamanda büyük bir ekonomik kriz yaşanan Venezuela’ya gıda yardımını da sürdürüyor.
Peki iki ülkenin, özellikle de Erdoğan ve Maduro’nun birbirine bu derece yaklaşmasının sebebi ne?
TBMM Türkiye-Venezuela Dostluk Grubu Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Serkan Bayram’a göre, iki ülkenin yakınlaşmasının hem siyasi hem de ekonomik sebepleri var. DW Türkçe’ye konuşan Bayram, Türkiye’nin tutumunu “halkın oyuyla işbaşına gelen, yüzde 68 oy almış devlet başkanının demokrasi dışı yollarla indirilmesine olan bir tepki” olarak nitelendiriyor. Bayram, Venezuela’da kendisini geçici devlet başkanı ilan eden Juan Guaido’yu “küresel güçler tarafından atanan” bir isim olarak tanımlıyor.
Sıfırdan doğan altın ticareti
Türkiye’nin sadece Venezuela değil, bütün ülkelerle ticaret hacmini genişletmeyi amaçladığını söyleyen Bayram, Venezuela’dan yapılan ithalatın bir yılda 150 milyon dolardan 1 milyar dolara çıktığını belirtiyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2018’de ulaşılan bu meblağın 900 milyon dolarını kıymetli metaller oluşturuyor. Türkiye, 2017 yılında Venezuela’dan kıymetli metal ithal etmemişti. Venezuela hükümeti geçen yıl, olası uluslararası yaptırımlardan kaçınmak amacıyla, çıkardığı altınları rafine işlemi için artık İsviçre yerine, Türkiye’ye göndermeye başladığını açıklamıştı. Maduro’nun ekonomiden sorumlu yardımcısı Tareck Zaidan El Aissami Maddah da iki ülke arasındaki altın ticaretinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar kapsamında, yaklaşık iki hafta önce Türkiye’nin Çorum kentindeki bir metal rafineri tesisini ziyaret etti.
Türkiye ve Venezuela arasında ziyaret trafiği ise tarihte görülmemiş bir noktaya ulaştı. Ekim 2017 ve Aralık 2018 tarihlerinde gerçekleşen ziyaretlerle, Maduro Türkiye’ye, Erdoğan ise Venezuela’ya resmi ziyaret düzenleyen ilk cumhurbaşkanı oldu. Türkiye’ye ilk ziyaretini darbe girişimi sonrası Ekim 2016’da İstanbul’da yapılan bir uluslararası enerji kongresi için gerçekleştiren Maduro, Temmuz 2018’de Erdoğan’ın göreve başlama töreninde de yerini aldı. Erdoğan, Arjantin’deki G-20 zirvesi dönüşünde uğradığı Caracas’ta, isim vermeden ABD’ye tepki gösterirken Venezuela’ya uygulanan uluslararası yaptırımları eleştirdi.
“Erdoğan imaj düzeltmek istiyor”
Gazeteci Metin Yeğin’e göre, Erdoğan’ın Venezuela’ya bu derece ilgi göstermesinin nedenleri arasında ekonomi çok önemli bir yer teşkil etmiyor. Venezuela’da Hugo Chavez döneminde altın madenlerinde çalışan ve kooperatiflerin örgütlenmesine yardımcı olan Yeğin, Erdoğan’ın iki amacı olduğu görüşünde: “Birincisi bir dönem Ortadoğu’da sağladığı ABD’ye kafa tutan lider imajını bir nebze düzeltebilmek. Diğeri ise kendi kitlesine mazlumların yanında yer aldığını göstermek.”
Selçuk Üniversitesi’nden akamisyen Esra Akgemci de Erdoğan’ın Maduro’ya verdiği desteğin daha çok retorik olduğu düşüncesinde. Erdoğan’ın uluslararası alanda “darbe mağduru” ve “demokrasi havarisi” imajını güçlendirmek istediğini belirten Latin Amerika uzmanı Akgemci, “Bence kendi söylemini güçlendirecek bir pozisyonda olduğu için Maduro’yu destekliyor. Yani yarın dengeler değişse, Türkiye’nin Venezuela’ya verdiği desteğın sınırları da yeniden çizilebilir” dedi.
Akgemci, ideolojik farlılıklarına rağmen Erdoğan ve Maduro’yu yakınlaştıran faktörleri ise şöyle sıralıyor:
“İki lider de otoriterlikle suçlanıyor. Daha yalnızlaşmış durumdalar. Ülkelerindeki ekonomik sıkıntılar ve ABD karşısındaki pozisyonları da sayabiliriz.”
Maduro’nun motivasyonu
Venezuela’yı yakından takip eden bir başka gazeteci olan ve uzun yıllar Latin Amerika’da muhabirlik yapan Aslı Pelit, Maduro’nun Türkiye ile yakınlaşmasındaki en önemli motivasyonun, Venezuela’nın içinde bulunduğu nakit sıkıntısının yarattığı insanı kriz olduğunu düşünüyor. Türkiye’nin yaptığı gıda yardımlarının Venezuela için önem taşıdığını belirten Pelit ayrıca, Chavez’in geçmişte dönemin İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile kurduğu dostluğa benzer bir ilişkiyi Maduro’nun Erdoğan ile kurmayı amaçladığını savunuyor.
Ancak gazeteci Yeğin, kamuoyunda iki lider arasındaki benzerliklere vurgu yapılmasına karşın Maduro’nun Erdoğan Türkiye’sinde yaşasaydı çok da mutlu olmayacağı görüşünde:
“Komünist Maduro, Türkiye’de olsaydı herhâlde şu anda cezaevinde olurdu.”
Cengiz Özbek
© Deutsche Welle Türkçe