Site icon Rojnameya Newroz

KOMÜNİST PARTİ, KÜRDİSTAN VE SINIF

Partimiz ÖSP, yalnızca ulusal meselenin çözümü üzerine kurulmuş klasik bir Kürt partisi değildir.  Kürdistan’da kurulmuş olmasının sonucu olarak; ülke gerçekliğimizin doğalında bulunan ulusal mesele, hareketimizin de belirlemiş olduğu çözülmeyi bekleyen başat meseledir. Bu meselenin öyle ya da böyle bir şekliyle çözüme kavuşması, ilerlemeler kaydedilmesi, kazanımlar elde edilmesi Komünistlerin de arzu ettiği bununla sınırlı kalmayıp ulusal zeminde kurulan hareketlerle ortak çalışmalar yaptığı bir meseledir.

 

Yaşar Kazıcı / Yazarın diğer yazıları için tıklayınız

 

Ulusal mesele bizi Kürdistan’daki diğer partilerle ulusal meselenin çözümüyle sınırlı bir platformda birleştirirken sınıfsal mesele ise zorunlu olarak ayrıştırır, ayrıştırmalıdır. Bu bir tercih değil toplumsal yaşamdaki sınıflar mücadelesinin siyasal yansımasıdır. Öteki türlü yalnızca ulusal meseleden doğan bir ortaklıktan mutlak bir birleşmeyi kabul etmek kendi proletaryamıza, dünya proletaryasına ihanet etmekle eş anlama gelir.

 

Birleşilmesi gereken yerde sınırları önceden çizilerek birleşilmeli; ayrışılması gereken yerlerde ayrışılmadır. Kendi ulusumuza karşı görevlerimizle, ulusumuzun esas parçasını oluşturan proletaryamıza karşı görevlerimiz birbirini yutmamalı, ideolojik-politik-örgütsel bunalımlar yaratmamalı. Zihni marksimle donanmış berrak olan bir parti bu ayrımları kavrayabilecek yetkinliğe sahiptir.

 

Partimiz ÖSP; diğer sınıfların açık ya da örtük çıkarlarını temsil eden, bu çıkarları uzlaştırma amacında olan, ufku düzenin sınırlarını aşamayan, Kürt toplumunun sınıflı gerçeğini yadsıyan veya görmezden gelen ancak buna rağmen sömürgeciliğe karşı ulusal meselede birlikte mücadele etme noktasında muhatabımız olan partilerden farklı olarak proletaryanın tarihsel çıkarlarını temsil etmektedir. Partimizin esas var oluş zemini tarihsel görevlerini yerini getirmek üzere Kürdistan proletaryasının sınıf devrimine hazırlanmasıdır.

 

Bizim dışımızda Kürdistan’da hiçbir parti bir sınıfı ve onun çıkarlarını temsil etme iddiasında değildir. Sömürücü sınıfı temsil edenler elbette sınıfsal çıkarlarını ulusal çıkarların içerisine gizlemek durumunda olacaklardır. Bu iddia ancak sömürücü sınıf olmayan proletaryayı temsil edenlerin ilan edeceği bir iddia olabilir. Bu yanıyla partimiz uluslararası komünist hareketin bir parçası, proletaryamız ise dünya proletaryasının bir parçasıdır.

 

Bunu ilan etmek güzel bir iştir ancak ya sonrası? Mevcut durumumuz, kadro yapımız, proletarya ile ilişkilerimiz, yaşama müdahale edebilme gücümüz bu iddiamızın oldukça gerisindedir. Bunu en baştan kabul etmek lazım. Zaten kendi gerçekliğimizi, mevcut halimizi kavramadan varmak istediğimiz noktaya varamayız.

 

Kürdistan’da Komünist mücadele yürütmenin zorlukları ve bir dizi barındırdığımız eksiklikler anlaşılırdır. Ancak buradan güçlü bir Komünist parti yaratılamayacağı düşüncesi anlaşılmazdır. Mevcut dünyada tüm toplumlar gibi Kürt toplumunda da sınıflar, kapitalizm ve onun yarattığı devasa sorunlar var. Buna ek olarak Kürt toplumunun ulusal meselesi var. Ulusal meselenin öne çıkmasından dolayı Kürtleri sınıfsız, kapitalizmin yaşanmadığı bir toplummuş gibi algılayan-algılatan bir anlayış mevcut. Veya ulusal meselenin sınıfsal bir içeriği yokmuş gibi, Komünistler bu bağlantıyı henüz keşfetmemiş gibi davranan ve sanki zaman makinesi ellerindeymiş gibi “önce ulusal meselenin çözümü” dayatmalarında bulunan bir zamanlar “bizde devrimciydik” diyen anti-komünist anlayışlar var. Ulusal mesele çözüme girdi de Komünistler mi sonra ulusal devrim dedi? Meselenin muhatapları olan ulusal hareketler tarihsel bir çözüm noktasına ulaştıktan sonra en başta Komünistler destekler Ulusların Kendi Kaderlerini Tayin Hakkı ilkesine sadık kalarak; kimse merak etmesin.

 

Ulusal meselenin yaşanıyor oluşu kapitalizmin yaşanmıyor olduğu, sınıfların olmadığı anlamına mı geliyor? Kürt toplumunu, herkesin Kürt olması ile açıklamak; sosyolojiden nasibini almayanların işidir. Dünyanın her yerinde hakimiyet kurmuş olan kapitalizm bir tek Kürdistan’ı ıskalamış olamaz herhalde? Üstelik Kürdistan’ı sömürge eden Türk Devleti’nin ilhakıyla ona bağlı olarak yerleşmiş olan bir kapitalizm mevcut. Öyleyse Kürdistan’da yabancı bir kapitalizm var ama yerelde kendine bağlayabildiği egemen mülk sahipleri olan bir kapitalizm.

 

Exit mobile version