Yüzyıllardır oynanmasına rağmen hiçbir seyirci sahneye fırlayıp Romeo’nun zehirli iksiri içmesine engel olmamıştır. Sonunda geminin batacağı bilindiği halde, Titanic defalarca izlenmiştir. Çünkü: Romeo ölmeli, Titanic batmalıdır… ”
Çaresizliğini yüzümüze vurduğu, belki de yüzümüzün hiçbir zaman bir daha o eski beyazlığını taşıyamadığı lekelerle dolu olduğunu biliyorum…
Bodrum katında ölen direnen tarafımızdır, bodrum katında ölen bizim çaresizliğimizdir, bodrum katında ölen sağırlaşan kulağımız ve yerin dibine batacak olan vicdanımızdır. Cizre teslim olmadı teslim olan ağızlarımıza, kulaklarımıza, ellerimize ve ayaklarınız pranga vurulan bizleriz…
Karanlık bir odadan yazılan aydınlık çocuklardır. Öfkem duvarları genişletir, odanın duvarları Cizre sınırına dayanır… Cizre’de aydınlık yüzlü çocuklar karanlık bir gecenin, yıkılmış bir binanın bodrum katından siyah poşetlere doldurulur… Fırat nehri donar, Cudi şaşkın bir şekilde yiğit çocuklarını uğurlar, herkes susar…
“Zeusun çağdaş katil çocukları ” Cudi’nin yiğit çocuklarının yüzünü siyaha boyar. Ses çıkmaz, boğazlar düğümlenir. Günlerce süren : “katliam yapılacak ” sözleri bir bıçak darbesi gibi geceyi yırtar. Söylenen en doğru söz bodrum katından söylenir. Diğer herkesin yüzü utançtan yırtılır. Yiğitler ölür, sokaklar sessizleşir öfke gecede sadece bir yıldız kayması yapar…
Cizre direniş kokar, bizim evlerimiz cenaze kokar. Herkesin yüzü siyahlaşır, kollar kopar, sokakta insanlar yüzsüz dolaşır, gözlerden utanç, kulaklardan bodrumdan yükselen dumanlar çıkar. Utanç bedene siner. Herkes artık bir cenaze kokar. Yüz yüze bakmaz beden utanca teslim olur. Bu şehirde artık birşeyler susar. Gece ölüme teslim olur,biz çaresizliğe. Yiğit çocuklar gerçekliğiyle, biz sessizliğimizle vuruluruz…
Biliyorum İzmir’de bu gece bir kahve tadında hayat devam eder, Ankara’da türküler söylenir, İstanbul’da bardaklar tokuşturulur. “ETKİSİZ” hale getirilen, özgürlük kokan çocuklar unutulur. Ülkenin batısı susar,doğusu susar, ülke susar canı cehenneme olan ne varsa hersey ve herkes susar, köpekler susar, kuşlar susar, ağaçlar susar…
Onlarca can yüreğimizin mezarlığında sessizce uyur, yüreğimiz susar. Kalbimiz cenazelerin ağırlığıyla durur ve belki de gömülmeyi bekleyen kalbimizdir, biziz…gömülürüz toprak susar.
Faili bellidir bu cinayetin. Bu cinayeti ortak işledik. susarak bu cinayete ortak olduk, günlerce duymadık, bir şey yapamadık. Kendimi ihbar ediyorum bu katliama ortağım.
BARIŞ MAÇİN