Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
“Bir toplumun uygarlığı,
çocuklarına gösterdiği sorumluluk duygusunda kendini gösterir.”
Doğan Cüceloğlu
Kanu Harada, Japonya’nın en kuzeyindeki Hokkaido Adası’nda yaşayan ve Hokkaido Lisesi’nde okuyan bir lise öğrencisidir. Ulaşımın çok zor olduğu dağlık bir bölgededir. Burada Kami-Şirataki adında pek işlek olmayan bir tren istasyonu vardır. Merkezle pek işi olmayan yaşlı halkın yaşadığı bu bölgede çalışan tren sürekli boş gidip geldiği için Japonya Demiryolları sürekli zarar etmeye başlar ve bu tren istasyonunu kapatmaya karar verirler.
Bir de bakarlar ki Kanu Harada’nın okuluna zamanında gidip evine zamanında döndüğü tek vasıta bu trendir. Büyük devletin ehliyetli, liyakatli yöneticileri, Kanu Harada okulundan mezun olana kadar bu tren istasyonunu açık tutar ve trenin gidiş dönüş saatlerini Kanu Harada’nın okul saatlerine göre ayarlarlar. Büyük devletler, büyük olmanın gereğini yapar.
Evet, coğrafya kaderdir. Kanu Harada bu coğrafyada doğan, yaşayan bir kız çocuğu olsaydı, Narin, Cemile ve öldürülen diğer çocuklar gibi öldürülebilir, Gülistan Doku gibi kaybolan yüzlerce kayıptan biri olabilirdi. Narin kaybolduktan 19 gün sonra, okulda olması gereken günde cenazesine ulaşıldı.
Kirli görsel ve yazılı magazin medyası olay üzerinde günlerdir tepinip duruyor. Kutsal devletin ve yöneticilerinin olaydaki sorumluluğuna değinemiyor. CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, yaptığı açıklamada “Ailenin siyasi gücünden dolayı adalet yerini bulamayacak” diyor. AKP Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun yaptığı açıklamada, “Soruşturmada gizlilik kararı var. Ayrıca son aşamaya gelindi. Bizlerin bazen bilmediği, bazen de bilip söylemememiz gereken şeyler var. Çünkü aile de bizim dostlarımız. Konu çok hassas. Onları da çok fazla üzecek bir şey söylemek istemiyoruz” sözleri büyük tepki çekmişti.
Köyde devleti temsilen bulunan muhtarın, imamın, güvenlik güçlerinin, siyasilerin sorumlulukları nedir diye bir sorgulama yapılmadı, yapılamadı. Maksim Gorki “İnsanda utanma olmadı mı hiçbir şey dert değildir” diyor.
Bu ülke, kurumlarıyla utanma duygusunu kaybetti. Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya’nın yaptığı son konuşma, bazı sağduyulu siyasilerin yaptıkları açıklamalar, medyanın içler acısı durumu adeta Maksim Gorki’yi doğruluyor.
Bir ülkenin uygarlığının kriteri, gayri safi yurtiçi hasılasının yüksek olması, enflasyonun düşük olması, asgari ücretin yüksek olması gibi iktisadi kavramlarla açıklanamaz. Uygarlığın kriterleri; demokratik bir ülke olması, kadının ve çocuğun öldürülmediği, şiddet görmediği, cinsiyet eşitliği, insan ve hayvan haklarının ihlal edilmediği, doğasının tahrip edilmediği, halkıyla barışık yaşamak gibi siyasi kavramlara karşı gösterdiği sorumlulukla gerçekleşir ve böyle bir ülkenin iktisadi durumu da gelişmiş olur.
Hukukun olmadığı zeminde adaleti sağlayamazsınız. Adalet, herkese layık olduğu bir yaşam sunmaktadır. Bunu da ancak hukukla gerçekleştirirsiniz. İşte bugünkü kirli tablo, hukuksuzluğun eseridir.