Temeli ahlaksızlığa dayalı kapitalizmden tabi ki de ahlaklı davranış beklenemez. İnsanların aç ve çaresizce evlerine kapandığı bu pandemi sürecinde fabrikalarda çarklar dönüyor, inşaatlar yükseliyor, tekstil makineleri şakır şakır çalışıyor, kargo emekçileri habire kargo paketleri taşıyorlar.
Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Patronlar daha çok daha çok kazansın diye. Çarkın dişlileri dönüyor. AVM’ler, zincir mağazaları lebaleb müşteri dolu. Küçük esnafın (bakkal, manav, kasap, kahvehane…) kepenkleri kapalı. İktidarın en büyük destekçisi olan bu gruptaki insanların, iş bulamayan milyonların ne yiyip ne içtiğini, nasıl geçindiğini umursamayan AKP-MHP koalisyon iktidarının kıblesi Kılıçdaroğlu’nun “Beşli çete” diye tabir ettiği müteahhitler, holdingler, tüccarlardır.
Her kriz beraberinde bazı fırsatlar doğurur. Ama bu fırsatlar ne küçük esnaf için ne de emeğiyle geçinen işçiyi, emekliyi, köylüyü, çiftçiyi kapsıyor.
Krizler patronlar, zenginler, holdingler için yeni fırsatlar doğurur. Pandemide olduğu gibi.
Bu pandemi sürecinde olduğu gibi, iktidar “AKP-MHP” koalisyonu zengin dostuysa değmeyin “CENGİZ”in keyfine. Rize İkizdere’deki İşkencedere Vadisi’nde yeni taş ocağı ihalesi gibi yağlı işler onları bekliyor.
Krizlerin ekonomik sonuçları gibi sosyal, siyasal ve toplumsal sonuçları da olmaktadır. Bu krizden en çok etkilenen bireyler işsiz insanlar, işini kaybedenler, iflas edip kepenk indiren esnaflar, borçlarından dolayı icralık olan çiftçi ve köylülerin sosyal yaşantıları adete felç olmaktadır.
Böylesi küresel bir krizde dünya devleri vatandaşlarının yükünü hafifletmek için sosyal devlet vasfını ortaya koyarlarken, devletimiz bize” IBAN NO” gönderiyor. Geçmediğimiz yolun, köprünün, hiç görmediğimiz, uçmadığımız havaalanının, gitmediğimiz şehir hastanelerine verdikleri müşteri garantisiyle yandaş, candaş müteahhitlere, holdinglere halka harcanması gereken bütçeden milyar dolarlar ödenmektedir.
Küresel pandemi krizini doğru temelde yönetemeyen ve başarısız olan iktidar binlerce işyerinin kapanmasına, işyeri sahiplerinin, çalışanlarının işsiz kalmalarına sebep olmuştur. Bu da ekonominin daralmasına yeterli verginin toplanamamasına sebep olmaktadır.
Son beş yılda siyasi ve ekonomik krizlerle cebelleşen iktidar artık sağduyusunu kaybetmiş, ülkeyi yönetemez duruma gelmiştir.
Ülkedeki siyasi istikrarsızlık, dış politikadaki yanlışlar, iç siyasetteki kavga, baskı, muhalifleri sindirme politikaları ülke itibarını dışarıda sıfırlamıştır. Ekonomik anlamda güven erozyonuna uğramıştır. Türk malları dışarıda boykot ediliyor, yabancı sermaye ülkeye girmiyor, hatta yerli sermaye bile güvenli alanlara yani dışarıya kaçıyor.
Krizler ezilenler için ölümcül hastalık gibidirler. Bağışıklık sistemleri zayıf olanı adeta öldürür. Bu kriz sürecinde sosyal devlet desteğinden yoksun bırakılan yüzlerce insan canına kıydı. İşte bu kötü manzaranın sorumlusu ülke nimetlerini yandaşlara, zenginlere peşkeş çeken AKP-MHP koalisyon iktidarıdır.
Ekonomistler Türkiye’deki krizin çok uzun süreceğini, tek çözümün ise iktidarın gitmesi olduğunu ifade ediyorlar.