Ana SayfaGIŞTÎİDAMLAR VE CELLATLAR!

İDAMLAR VE CELLATLAR!

Türkiye’de ölüm cezası 1984’ten bu yana uygulanmamakta. Ölüm cezası 7 Mayıs 2004’te kaldırılarak 5170 sayılı kanun ile anayasadan idam ile ilgili tüm maddeler çıkarılmıştır. Yine aynı yılın 14 Temmuz’da 2004 tarihli 5218 sayılı kanunla da TCK’dan ölüm cezaları ile ilgili tüm maddeler çıkarılmıştır.

Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

Türkiye’de 1920’den 1984’e kadar 64 yıllık dönemde TBMM tarafından onaylanan ve infazı gerçekleştirilen ölüm cezası sayısı 712’dir. Bunların15’i kadın hükümlüdür. İstiklal mahkemelerinin TBMM’yi devre dışı bırakarak aldığı idam kararları bu sayıya dahil değildir. İstiklal mahkemelerinin 1500-2000 civarında idam kararları bulunduğu tahmin ediliyor.

İnfazlar 1965 yılına kadar halkın izleyebilmesi için gündüzleri belirli noktalarda İstanbul’da Sultan Ahmet Meydanında, Ankara’da Samanpazarın’da gerçekleştiriliyordu. 1965 yılında infaz kanununda yapılan düzenlemeden sonra infazlar cezaevi avlularında güneş doğmadan önce gizli olarak yapılmıştır.

Seyit Rıza 74 yaşında idam edilmiştir.

Erdal Eren’in idam kararını Yargıtay’ın 2 kez iptal etmesine rağmen 17 yaşında idam edilmiştir.

25 Temmuz 1971’de İzmir’de asılarak idam edilen Kadriye Partici Türkiye’de idam edilen son kadın hükümlü olmuştur.

Türkiye’de cezası infaz edilen son idam mahkumu 25 Ekim 1984’te infaz edilen Hıdır Arslan’dır.

1920-1961 yılları arasında 11’i İstiklal Mahkemeleri tarafından olmak üzere toplam 16 milletvekili idam edilmiştir.

CELLATLAR

Cellatlığın bir görev olarak ne zaman ortaya çıktığı bilinmemekle birlikte çok eski çağlardan beri var olduğu bilinmektedir.

Cellatlar idam mahkumların infazlarını gerçekleştiren eli kanlı katillerdir. Cellatlar genelde sağır ve dilsizlerden tercih edilirdi. Amaç konuşmasın, duymasın yani işine duygularını katmasın. Onun için duygusuz hissiz insanlıktan nasibini almamış, merhametsiz bireyler olmalıydılar.

Bu eli kanlı katiller onursuzca ekmek parası kazandıkları için yaptıkları işlerden dolayı halk bunları sevmezdi. Halk bunları tanımasın ve ailelerine bir zarar vermesin diye yüzü gözü peçe ile kapalı bir şekilde çarşı pazarda dolaşırlardı. Tabi ki her onursuzluğun halk nezdinde bir karşılığı olmalıydı.

Bu cellatların isimleri kullanılmazdı. İsimleri genelde “KARA ALİ” olurdu. Gel Kara Ali git Kara Ali…

Halkın tecrit ettiği bu cellatların naaşlarını da halk kendi mezarlıklarında istemezdi. Bu nedenle cesetlerini Pier Lotti Tepesinin Eyüp Mezarlığının hemen bitiminde cellat mezarlığı yer alıyor. Eyüp Sultan Mezarlığı dışında Karyağdı Tepesinde bulunan bu mezarlığın yeri parsel parsel satıldı üzerine binalar dikildi. Yani ilahi adalet, ne bir mezar yerleri ne de bir mezar taşları var. Cellat mezarları, ironik bir şekilde hem çok yüksek hem de mezar taşlarının üzerine isim yazılmazdı. Mezar taşları 2.5 metre yüksekliğindeydi. Günümüzde sadece 5-6 tane mezar taşları var. Diğerlerine kimse sahip çıkmadığı için kırılıp toprağa gömülmüşlerdir.

İstanbul Eyüp Sultan Mezarlığı dışında Karyağdı Tepesinde yer alan  ve üzerlerinde tanıtıcı hiçbir isim bulunmayan dikdörtgen taşlar bulunan bu mezarlık dünyada tek cellat mezarlığı olma özelliğini taşıyor.

Bu kalan 5-6 mezar taşı ibreti alem için etrafı kapatılmalı ve bir utanç anıtı olarak tarihe emanet edilmelidir. Günümüz cellatlarına ders olması için…

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights