52 yıldır devam eden dünyanın en uzun süreli kanlı olaylarının tarafları olan solcu gerilla örgütü FARC ve Kolombiya hükümeti 5 yıl süren müzakerelerden sonra barış anlaşmasını imzaladılar.
Sami Yusuf / Washington Hattı
Diyalog süreci 2012 yılında Küba ve Norveç ‘in garantörlüğünde, Şili ve Venezuela sponsorluğunda Küba nın başkenti Havana’da başladı.
Bugünkü Kolombiya, Venezuela, Ekvator ve Panama 1810 yılında İspanya’dan bağımsızlığını ilan etti ancak bağımsızlıkları 10 yıl sonra kabul edildi. Bağımsızlığın üzerinden 10 yıl geçmişti ki genç devletten sırasıyla Venezuela ve Ekvator ayrıldı. 1900 lerin başında da Panama ayrıldı.
Bağımsızlıktan sonra 1848 yılında kurucu başkan Simon Bolivar ve Kilise taraftarları göreceli olarak tutucu olan muhafazakar partiyi, buna karşılık olarak da Bolivar’ın yardımcısı Santander in taraftarları da seküler liberal partiyi kurdular. Partiler arasındaki tek fark ideolojik değil aynı zamanda kendilerini destekleyen ekonomik ve politik olarak güçlü elit ailelerden kaynaklanıyordu. Bu iki parti arasındaki zaman zaman şiddet içerikli ve kanlı çatışmalar 1800 lerin sonundan 1940lara kadar sürdü. Solcular ikinci dünya savaşı sonunda popülist liberal politikacı Gaitan’ın muhafazakâr parti idaresine ve aslında iki partinin de işine yarayan statükoya baş kaldırmasına kadar politik çatışmalara taraf olmadılar.
1948 yılında başkan adayı olan ve seçilmesine kesin gözüyle bakılan Gaitan öldürülünce iki parti arasında başlayan ve ülke tarihine “La Violencia” olarak geçen şiddet olayları 10 yil sürdü ve 200 binden fazla insan hayatını kaybetti. Siyasi kanlı şiddet olayları 1958 yılında muhafazakâr ve liberal partilerin güç paylaşımına razı olmaları ve ülkeyi sırayla yönetmeye razı oldukları Milli Cephe antlaşmasıyla sona erdi.
Ancak liberal partinin içindeki solcu kanat, komünistler ve zamanın Latin Amerika’sındaki sosyalist akımlardan etkilenenler Milli Cepheye katılmadılar.
Bu arada eşitsizliğin zirve yaptığı Kırsal kesimlerde köylüler Bogota merkezli elitlere başkaldırdılar. Başta bir avuç köylüden oluşan bu hareketten FARC doğdu ve 1964 yılında küçücük bir köyde Marquetalia cumhuriyetini kurarak bağımsızlıklarını ilan ettiler.
Devletin sert tutumu, adaletsizlik ve yoksulluk FARC in daha da güçlenmesine neden oldu. 80’lere gelindiğinde farklı solcu grupların daha aktif hale gelmesi, uyuşturucu trafiğinin ülke çapındaki silah ticaretini finanse etmesi ve bunlara karşılık özel mülkleri zenginleşen ve güçlenen gerillaya karşı koruyacak bizdeki koruculuk sistemini andıran sağcı paramiliter güçlerin oluşturulması şiddet olaylarını arttırdı. Komünist partiyle el ele vererek güçlenen FARC artık gözünü bütün ülkeye dikmiş ve Bogota daki politik statükoyu tehdit eder hale gelmişti. Uyuşturucuyla beraber fidye için insan kaçırma FARC in en büyük geliriydi. FARC İnsan kaçırmada o kadar uzmanlaşmıştı ki tecrübesini yakın geçmişte PKK ile paylaştığı bile bazı mahfillerde dillendirilir olmuştu.
Ülkenin güneyinden Bogota kapılarına dayanan uyuşturucu zengini FARC a devlet yanına hiç bir kural tanımayan gaddar paramiliter grupları alarak karşılık verdi. FARC bir taraftan geri çekilirken diğer taraftan güneyde kontrol ettiği alanı genişletiyor, paramiliter gruplar ise FARC ı geri püskürttüğü yerlerde uyuşturucu ticaretinde kontrolü ele geçiriyordu.
Bu arada 1985 ve 1999 daki iki barış görüşmesi paramiliterler, şiddet yanlışı sağcı politikacılar ve devlet içinde özellikle ordudaki direnişle başarısız oldu.
1999 da Amerika’nın desteğiyle Kolombiya ordusu gerçek manada silah ve istihbarata kavuştu. Sertlik yanlışı Uribe nin başkan seçilmesiyle paramiliterlerin de desteğiyle Kolombiya ordusu tam bir imha hareketine girişti.
İnsan hakları ihlalleri ve paramiliterle bazı politikacıların işbirliği yaptığı iddiaları üzerine Amerika desteğini çekti ve paramiliterler dağıtıldı. Tek başına kalan Kolombiya ordusu Uribe başkanlığında çatışmalara devam etti ve 2008 e gelindiğinde FARC en zayıf durumdayken zafer ilan etti. Zaferin maliyeti çok ağır olmuştu çünkü on binlerce ölü ve kayıp, milyonlarca yerlerinden edilmiş ve bir şekilde zarar görmüş sivile mal olmuştu. Terör sürecindeki can kayıplarının çoğundan paramiliterler sorumlu tutulurken, kaçırmalardan FARC sorumlu tutuluyor.
Uribe den sonra 2010 yılında başa geçen Santos ilkönce gizli ancak daha açıktan barış görüşmelerine başladı.
Bizdeki diyalog süreciyle aşağı yukarı paralel giden barış görüşmeleri Kolombiya’da başarılı olurken bizde niye başarısız oldu sorusunun cevabını bir sonraki yazıda arayacağız.
http://washingtonhatti.com/2017/05/29/farc-gerilla-orgutunun-baskaldiri-tarihi-kolombiya/