Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Macaristan seçim sonuçlarıyla en fazla ilgilenen alaka gösteren iktidarıyla muhalefetiyle Türkiye oldu. Macaristan’ın iktidarıyla muhalefetiyle Türkiye’ye ya da Türkiye’nin iktidar ve muhalefeti ile Macaristan’a benzer o kadar ortak yanları var ki o yüzden Türkiye adeta Macaristan seçimlerine kilitlendi.
Macaristan’da birleşik cephe, Başbakan Viktor ORBAN karşısında hüsrana uğradı. 12 yıldır iktidarını devam ettiren Orban 3 Nisan’da yapılan genel seçimde, 2018 genel seçimlerinde aldığı oyları artırarak zaferle çıkmayı başardı.
Orban’a karşı bir araya gelen 6 muhalefet partisinin aldığı oylar ise 2018 genel seçimlerinde aldıkları oyların altında kaldı. Parlamentoda elindeki mevcut sandalye sayılarını bile muhafaza edemediler, vekil sayıları azaldı.
Muhalefet sözcüleri yaptıkları açıklamada seçim sisteminin demokratik olmadığını dile getirdiler. Orban iktidarının devlet imkanlarını kullandığını, basını susturduğunu, halkı kamplara böldüğününü, devlet kurumlarını ele geçirdiği gibi gerekçelerden dolayı kaybettiklerini dile getirdiler. Muhalefetin siyasette 2+2=4 etmediğini bilmesi gerekirdi. Ona göre bir formül bulmalıydı.
Macaristan’daki seçim tablosu Türkiye’deki seçim tablosuyla o kadar örtüşüyor ki senaryo aynı sadece figüranlar ve yer isimleri farklı.
* Macaristan’da Orban iktidarını devirmek için sağlı sollu 6 siyasi parti bir araya gelerek seçim ittifakı yaptılar. Türkiye’de Erdoğan (AKP-MHP) iktidarını devirmek için 6 sağ, sol, milliyetçi, muhafazakar parti seçim ittifakı için bir araya geldiler.
* Macaristan ittifakının içindeki radikal sağ Jobbik partisinde iç karışıklıklar, sorunlar yaşandı. Bugün Akşener’in İyi partisinde benzer sorunlar yaşanmaktadır.
* Macaristan ittifakında 6 benzemez bir araya getirildi. Bu birliktelik ya tabana izah edilemedi, anlatılamadı ya da taban sağ sol çatışmasına girerek birlik oluşturamadı.
* Orban, Ukrayna-Rusya savaşında AB’ye karşı Rusya ile denge politikası gütmüştür. Rusya’dan doğalgaz ve ham petrol alıyor. Erdoğan, ABD, AB ülkelerinin Rusya’ya ambargo uygulamalarına rağmen bu uygulamaya katılmaması ve tavır almaması ticaretine devam etmesi gibi orta yol bir politika izlemiştir.
* Orban iktidarını yıllarca halkı kamplara bölen, düşman yaratma siyaseti üzerine kurguladı. Erdoğan da iktidarda kalabilmek için hep ötekiler yarattı. MHP’yi yanında tutabilmek için Kürtlerle ve ötekileştirdikleri ile hep kavgalı oldu.
Orban ve Erdoğan’ın o kadar çok ortak yanları var ki iktidarları için her yola baş vururlar, gerekirse dünyayı bile yakarlar.
Her iki lider de Orban ve Erdoğan AB için sorun teşkil ediyorlar. Hukuk düzenini kendilerine göre dizayn ediyorlar, hak ve özgürlükleri kısıtlıyorlar, insan hakları karneleri zayıf, demokrasiye karşı tehdit oluşturuyorlar. Akademik özgürlüğe karşılar. Basına sansür uyguluyor, susturuyorlar. Her iki liderde yönetimde otoriterleşiyor. Her iki liderde AB değerlerini içine sindiremiyorlar. Her iki liderde kendi zengin sınıfını oluşturdu, kendi oligarklarını oluşturdular. Orban yönetiminde Macaristan AB tarafından izole edilirken, Erdoğan yönetiminde Türkiye’nin üyelik sürecinde müzakereler donduruluyor. AB her iki lideri de endişeyle takip ediyor.
Türkiye’deki 6 partiden oluşan Millet İttifakı, etnik ve inançsal farklılıkları ittifaka kurban etti ve görmemezlikten geliyor. Kürtlere karşı yapılan AKP’nin yanlışlarını savunmakla Kürtlerin, dostlarının ve farklı inanç gruplarının oyunu alamaz. Alavere dalavere Kürt Memet nöbete misali içerisinde birçok bileşen barındıran HDP’yi dışlayacaksın, yok sayacaksın, her gün zindanlardaki insan hakları ihlalleri için sokakta olan Kürt analarını görmeyeceksin; ama biz Kürtleri incitmiyoruz diyeceksiniz, Kürtlere karşı değiliz diyeceksiniz.
Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nde “Kayyum uygulaması”nı savunacaksın.
Yerel seçimlerde bazı yerlerde HDP kazanmasın diye AKP adayını destekleyeceksiniz, Afrin’e, Kobani’ye atılan füzelerin üzerlerine milletvekilleriniz, belediye başkanlarınız imza atacaklar. Kürtlerden, dostlarından, sosyalistlerden, ötekileştirdiklerinizden oy isteyeceksiniz. Daha yolun başındayken özür dileyin. Çünkü özür borcunuz var. Kürt’e ve ötekileştirdiklerinize güven verin.
15 Sivil Toplum Örgütünden oluşan Adil Seçim İçin Seçim Güvenliği Platformu yaptıkları yazılı açıklama ile yeni seçim kanununun anti demokratik olduğunu savunurken, bütün partilerin ortak imzası ile Anayasa Mahkemesi’ne gidilerek itiraz edilmesi gerektiğini belirttiler.
Oysaki muhalefet “zaten gidecekler” havasında. Bu mantıkla hareket eden Macaristan muhalefeti hüsrana uğradı.
“Sonucun böyle olacağını asla düşünmemiştik. “ittifakın lideri demiş ve eklemiş. “Yenilgimiz ülkedeki demokrasi eksikliğinin sonucudur.” Demokrasi seçime indirgenmiştir diyor.
STÖ’lerin eleştirilerini, önerilerini dikkate alacaksınız ya ya iktidarın demokrasi oyununu bozacaksınız ya da seçime gitmeyeceksiniz. 85 milyonun vebali omuzlarınızda. Gerekeni yapın. Aksi halde Macaristan’daki muhalefetin durumuna düşersiniz. Bunun altında ezilirsiniz.