Extinction Rebellion (Yokoluş İsyanı) adlı çevreci grup, 2019’da gerçekleştirdikleri geniş çaplı eylemlerden sonra iklim krizine dikkat çekmek için tekrar bir araya geldi.
Grup, 9 Nisan’da başlayan ve 9 gün sürmesi planlanan yeni eylemleri kapsamında Londra’nın merkezinde kalabalık yolları kapattı, şehrin en işlek köprülerini işgal etti.
Fosil yakıtlara yapılan yatırımların durdurulmasını talep eden aktivistler, düzenledikleri eylemlerin Londra’da normal hayat düzenini bozmayı ve olabildiğince çok sayıda insana ulaşmayı hedeflediğini söyledi.
Cumartesi günü başlayan gösteriler kapsamında şehir merkezinde yollar kapatıldı ve oturma eylemleri düzenlendi. Eylemciler, “Gezegenimizi kurtaracağız” ve “Kimin sokakları? Bizim sokaklarımız” şeklinde sloganlar attı.
Göstericilerin taşıdığı pankartlarda ise “Doğamız ve çocuklarımız için buradayız”, “Felakete doğru ilerliyoruz” ve “Dünyada yaşam yok oluyor” sözleri yazılıydı.
Gösteriler sırasında çeşitli enerji şirketlerinin ofislerinde de eylem yapan aktivistler, Fransa merkezli Schlumberger petrol şirketinin binasını kırmızıya boyadıkları elleriyle damgaladı.
Eylemler fosil yakıtlara odaklanıyor
2018 yılında İngiltere’de kurulan ve dünya çapında örgütlenen Yokoluş İsyanı, 2019’da dünyanın birçok bölgesinde iki hafta boyunca devam eden ve yüzlerce kişinin gözaltına alınmasıyla sonlanan iklim eylemleri düzenlemişti.
Bu süreçte Londra’dan bütün dünyaya yayılan grup, “Varlığımızı tehdit eden iklim felaketine ve ekolojik çöküşe karşı” üç aşamalı bir eylem planı oluşturdu:
- Tüm hükümletler ve kurumlar dünyanın karşı karşıya kaldığı iklim krizi tehlikesi konusunda doğruları söylemeli.
- Toplumun her bir bölümü sera gazı emisyonlarını 2025 yılına kadar azaltmak ve doğayı onarmak ve korumak için harekete geçmeli.
- Hükümetler “Yurttaşlar Meclisleri” kurmalı, insanlara iklim ve ekolojik adalet konularında söz hakkı vermeli.
Cumartesi günü başlayan ve binlerce kişinin katıldığı eylemlerde ise aktivistler, özellikle sera gazı salımlarının durdurulması ve fosil yakıt yatırımlarının acilen sonlandırılmasına odaklanıyor.
Gözaltı işlemi yapıldı
Göstericiler, Pazar günü Londra merkezinde iki önemli köprüde trafiği durdurdu ve oturma eylemi gerçekleştirdi.
Özel araçların ve otobüslerin geçişi engellenirken ambulanslar için göstericiler kaldırımlara çekildi. Londra Emniyet Teşkilatı, Pazar günkü gösterilerde 38 kişinin gözaltına alındığını açıkladı.
Polis müdahalesiyle karşılaşanlar arasında sağlık görevlileri de vardı.
Doktorlar ve hemşirelerden oluşan bu grup, “Sağlık aşkına: Fosil yakıtlara yatırım yapmayı durdurun” pankartı önünde oturma eylemi gerçekleştirdi.
“Artık tek çaremiz bu”
Yokoluş İsyanı, gençler arasında da ilgi gören bir hareket. İki gündür devam eden protestolara katılanların birçoğu da gençler.
BBC Türkçe’nin aktardığına göre, 21 yaşındaki Kiri Ley, eylemlerin barışçıl bir şekilde başkenti işgal etmeyi ve böylece hükümeti politika değişikliğine zorlamayı hedeflediğini söylüyor.
Ley, “Bir sürü farklı yol denedik. Mektup yazdık, protesto ettik, milletvekillerimizle konuştuk. Elimizden gelen her şeyi yaptık ve buna rağmen hükümetin bilim insanlarının tavsiye ettiği her şeyin tersini yaptığına şahit olduk. Artık tek çaremiz bu olduğu için buradayız” diyor.
Eylemlere karşı çıkanlar da var
Protestocular, Londra merkezini mümkün olduğunca uzun bir süre boyunca kapatmak konusunda kararlı olduklarını belirtiyor, bundan başka bir seçenekleri kalmadığını söylüyor.
Ancak grubun gündelik hayatın düzenini bozmaya yönelik protesto yöntemlerine karşı çıkanlar da var. Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan, yolları kapatmanın “ters etki yaratacağını”, göstericilerin hükümete baskı uygulamanın yanı sıra kamuoyu desteğine de ihtiyacı olduğunu belirtti.
İngiltere’de Yeşiller Partisi’nin eski eş başkanı, milletvekili Caroline Lucas ise “İnsanlar, seslerini duyurmanın tek yolunun bu olduğunu düşünüyor. Bu noktaya geldiğimiz için üzgünüm” dedi ve ekledi:
“Bence metroyu kapatmak protesto amaçlarına aykırı bir hareket. Öte yandan Londra sokaklarında yapılan gösteriler insanların hayal gücünü yakaladı ve daha önce hiç protesto etmemiş insanlar eylemlere katıldı. İnsanlar fosil yakıtların arıtk kullanılmaması gerektiğini bildikleri için katılıyorlar.”
İngiltere’nin yeni enerji stratejisi
İngiltere hükümeti, Yokoluş İsyanı eylemlerinden birkaç gün önce yeni enerji stratejisini açıklamıştı.
Hükümet yetkilileri, stratejinin İngiltere’nin enerji bağımsızlığını artırmayı hedeflediğini ve düşük karbon enerji üretimi yöntemlerine yoğunlaşacağını söyledi.
Ancak çok sayıda bilim insanı ve iklim aktivisti, bakanların Kuzey Denizi’nde petrol ve gaz aramayı taahhüt etmesini öfkeyle karşıladı.
Lucas ise, “Uluslararası Enerji Ajansı ve Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) fosil yakıtların kullanılmaması gerektiğini belirtiyor, ancak İngiltere hükümeti Kuzey Denizi’nde petrol ve gaz arayacağını söylüyor. Bence bu çok ahlaksızca bir hareket” ifadesini kullandı.
Fosil yakıtlar ve iklim krizi Fosil yakıtlar sadece dışa bağımlılık ve enerji krizi bağlamında değil dünyanın iklim krizinin etkilerinden kurtulması için de çok önemli bir anlama sahip. Paris Anlaşması hedeflerini karşılamak ve küresel ısıtmayı 1,5°C ile sınırlandırabilmek için, ülkelerin kolektif bir şekilde on yıl içinde fosil yakıt üretimini (kömür- yüzde 11, petrol- yüzde 4, doğalgaz-yüzde 3) küresel ölçekte yıllık yüzde 6 azaltması gerekiyor. Ancak, 57 ülke ve AB’nin iklim değişikliği konusundaki performanslarını değerlendiren İklim Değişikliği Performans Endeksi 2021‘e göre, ülkelerin hiçbiri, Paris Anlaşması hedefleriyle uyumlu bir yol izlemiyor. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) bu yıl yayınladığı AR6 raporuna göre, bilim insanları, ısınmayı 2100 yılına kadar 1,5°C ile sınırlamak için kısa ve hızla kapanan bir fırsat penceresi olduğundan eminler (1,5°C sınırını aşmadan). 1.5°C hedefine ulaşmak için, dünyanın yıllık CO2 emisyonlarını 2030’a kadar yüzde 48 azaltması ve 2050’de net sıfıra ulaşması, metan emisyonlarını 2030’a kadar üçte bir oranında azaltması ve 2050’ye kadar neredeyse yarıya indirmesi gerekiyor.Kömür, petrol ve doğal gaz kullanımının ise 2050’ye kadar sırasıyla yüzde 100, yüzde 60 ve yüzde 70 oranında azaltılmasıyla, ısınmayı başarılı bir şekilde 1,5°C ile sınırlandırabilir. Paris Anlaşması kapsamındaki mevcut Ulusal Katkı Beyanları (NDC’ler) aynı şekilde kalırsa Dünya, 1,5°C’lik ısınma eşiğini aşacaktır ve bu da bizi 2100 yılına kadar 2,8°C’lik ısınmaya doğru bir yola sokar.Öte yandan, Leeds Üniversitesi‘nde gerçekleştirilen bir çalışmaya göre, emisyon azaltımının hızla ve keskin şekilde gerçekleştirildiği senaryo, fosil yakıtlara bağımlı olan ve “ortalama” olarak değerlendirilebilecek gelecek senaryosuyla kıyaslandığında, yaşanan ısınma seviyesinden daha fazlasını yaşama riskini 13 kat azaltıyor. Fosil yakıtların yoğun şekilde sürdüğü gelecek senaryosu ise, önümüzdeki 20 yıl içerisinde sıcaklıkların 1 ila 1,5°C artabileceğini gösteriyor. Bu durum, Paris Anlaşması’nda belirlenen sıcaklık artışı sınırlandırmasının 2050 yılından çok önce aşılması anlamına geliyor. |
(TP) BİANET